Ferruh ÇETİN'den anılar... Türkiye büyüyor. Elbette, 1970'ler 1980'ler Türkiye'sine göre
Türkiye büyüyor
04 Şubat 2015 - 12:48
Türkiye büyüyor.
Elbette, 1970’ler 1980’ler Türkiye’sine göre her alanda gelişme kaydettik. Yeni yeni yollar yapıldı, yeni yeni hava alanları inşa edildi. Yeni sarayımız bile var. Sağlıkta olsun, ulaşımda olsun pek çok alanda halkın gelişimi için yatırımlar yapıldı. Bunları görmemezlik edemeyiz.
1970’lere göre Nüfusumuz bugün itibariyle 77 milyona ulaştı.
Ancak, gelin görün ki, bunca gelişmeye rağmen Türkiye’deki yoksulların sayıları azalacağı yerde ha bire arttı…
Bunu nereden çıkarıyorsunuz derseniz, hemen söyleyelim;
Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu konuda geniş bir araştırma yaptırmış.
Oradaki rakamlara baktığımızda Türkiye’deki korkunç ve vahim tabloyu görüyoruz...
Bu araştırma yazı dizisini yayınlamamızdaki tek gayemiz, bizi yönetenlerin dikkatlerini çekmek ve ülkemizdeki yoksulluğun giderilmesi için yeni yeni tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.
Bunu öncelikle belirtmek isteriz.
İsterseniz o raporun sonuçlarına bir bakalım.
Araştırmanın gelir dağılımıyla ilgili bölümdeki sonuçları şöyle:
“-Türkiye’de yaklaşık 19 milyon aile var. Ailelerin yüzde 1,2’sinin aylık geliri 5.600 TL ve üzeri, yüzde 3,8’inin aylık geliri 3.200-5.500 TL arası, yüzde 16,5’inin aylık geliri 1.900-3.000 TL arası, yüzde 16,9’unun aylık geliri 1.250- 1.870 TL arası, yüzde 23,1’inin aylık geliri 815-1.200 TL arası, yüzde 32,1’inin aylık geliri 450-810 TL arası, yüzde 6,4’ünün aylık geliri ise sadece 430 TL civarında.
AÇLIK SINIRININ ALTINDA
Araştırmadan çıkan bu veriler Türkiye’deki hanelerin % 61,2’sinin ayda 1200 TL veya altında gelirle hayatta kalmaya çalıştığını gözler önüne seriyor.
TÜRK-İş ve DİSK’in tespitlerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının aylık 1257 TL olduğu göz önünde bulundurulursa Türkiye’de halkın üçte ikisi açlık sınırının ya altında ya da bu sınıra çok yakın bir gelirle hayatta kalmaya çalışıyor.
Yine Türk-İş rakamlarına göre ülkemizde toplam 46 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşadığı belirtiliyor ki, bu da ülkemizdeki bu gerçeğin tez elden politika değişiklikleriyle düzeltilmesi gereğini ortaya koyuyor...
10 BİN DOLAR KANDIRMACASI
Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu ise hükümetin “kişi başına düşen geliri 10.000 dolara çıkarttık” söyleminin halkın geniş kesimleri için hiçbir şey ifade etmediği. Tabii aslında toplam Gayri Safi Milli Hasıla’nın ülke nüfusuna bölünmesi ile bulunan bir istatistiki veri olan “kişi başına düşen milli gelir”, “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının konu ettiği bir ailenin evine giren toplam geliri tam olarak yansıtmamaktadır.
Ne var ki, tüm gelir-gider ve para aktarımlarının toplamını hesaba kattığı için daha yüksek gözüken “kişi başına düşen milli gelir” miktarını hükümet sanki Türkiye’de “kişi başına düşen hane geliri” ile aynı şeymiş gibi çarpıtarak kullanmayı sürdürüyor.
Hâlbuki kişi başına düşen yıllık 10.000 dolar milli gelir yaklaşık 18.000 Türk Lirasına denk geliyor, bu da aylık 1.500 liraya tekabül ediyor. Bu durumda 4 kişilik bir hanenin eline ayda 4 x 1.500 TL yani 6.000 TL geçmesi gerekiyor ki, yılda kişi başına 10.000, hane başına da 40.000 dolar gelir söylemi gerçek olsun. Hâlbuki “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasına göre Türkiye’de ayda 5.600 TL ve üzeri (yani kişi başına 10.000 dolar civarı) geliri olan haneler nüfusun sadece %1,2’si!
ÇOK ÇARPICI VERİLER
Türkiye’deki gerçek ortalama hane gelirinin aşağı yukarı ne kadar olduğunu anlamak için OECD’nin 2013 yılı için Mayıs ayında yeni yayınladığı “İyi Yaşam Endeksi” raporu bize çok daha sağlıklı bir veri sunuyor. OECD araştırmasına göre Türkiye’de ortalama hane geliri yıllık 13.044 dolar. Yani yaklaşık 23.500 TL. Bu da aylık 1.950 liraya denk geliyor. Tabii bu veri sadece ortalama geliri gösteriyor, gelir dağılımını göstermiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın araştırması ise gelir dağılımındaki dengesizliği ortaya koyması açısından oldukça çarpıcı veriler sunuyor. Araştırmanın yukarıda da özetlenen sonucuna göre Türkiye’de hanelerin sadece %21,5’i 1.900 TL yani OECD’nin Türkiye için tespit ettiği ortalama hane geliri ve üzerinde aylık kazanca sahip. Hanelerin %78,5’i ise 1.900 TL ve altında gelirle geçinmeye çalışıyor.
NÜFUSUN % 78’İ DÜŞÜK GELİRLİ
Yani Türkiye’de ortalama hane gelirinin üzerinde gelir sağlayanlar toplam nüfusun sadece %21,5’i. Bu kesim tüm gelirlerin neredeyse %50’sini elde ediyor. Nüfusun %78,5’i ise aylık 1.900 TL’nin altında bir gelirle hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı araştırmasına göre ise 1200 TL ve altı geliri olan haneler %61,2 olduğuna göre, 940 TL ve altı geliri olanların oranının da neredeyse %50 olduğu ortaya çıkıyor.
YAPTIĞINA PİŞMAN OLMUŞ GİBİ
Öte yandan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sonradan yaptığı açıklama ile “bu araştırmanın doğrudan yoksulluğu ölçme amaçlı olmadığını” söylese de, araştırmada hane gelirine dair elde edilen verilerin doğruluğunu reddetmiyor/reddedemiyor.
“Türkiye’de Aile Yapısı Araştırmasının yöntem kısmı incelendiğinde de bu oldukça kapsamlı araştırmada hane gelirinin tespitinde doğru verileri elde etmek için özenli bir çalışmanın nasıl yürütüldüğü ayrıntılı biçimde ifade ediliyor. Örneklemenin nasıl yapıldığı ayrıntılı olarak anlatıldıktan sonra yüz yüze yapılan görüşmelerde “düşük söylenmesi” muhtemel olan hane gelirine dair beyanların, hane giderine dair beyanlarla karşılaştırılarak ve giderin gelirden fazla beyan edildiği durumlarda “hane gideri” beyanının “hane geliri” olarak kayda alındığı vurgulanarak hane gelirini tespitte ne kadar hassas davranıldığı vurgulanıyor.
GERÇEKLER GİZLENEMİYOR!
Aslında Aile Bakanlığı her ne kadar “bu araştırma yanlış yorumlandı, amacımız yoksulluğu ölçmek değildi” gibi tuhaf açıklamalar yapmış olsa da, daha önce değindiğimiz OECD’nin Mayıs 2013 tarihli güncel “İyi Yaşam Endeksi”nde yer alan Türkiye’de ortalama “hane geliri”ne dair veriler ile “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının Türkiye’deki hane gelirine dair sonuçları bir hayli tutarlı gözüküyor. Buna bakarak “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının aslında Türkiye’de hane geliri ve bu gelirin dağılımına dair oldukça gerçekçi sonuçlar elde ettiğini söyleyebiliriz.
YOKSULLUK SINIRI ÜRKÜTÜCÜ
Daha önce Aile Bakanlığı’nın araştırmasının sonuçlarından yola çıkarak Türkiye’deki hane gelirinin neredeyse yarısının en çok gelir elde eden ilk %21,5’lik kesim tarafından kazanıldığını ifade etmiştim. Ne var ki, 1.900 TL ve üzerinde gelir elde bu kesimin tamamını zengin olarak nitelemek elbette söz konusu değil. 1.900 TL’lik aylık hane geliri Türk-İş’in tespit ettiği aylık 4.200 TL’lik hane yoksulluk sınırının oldukça altında bir gelire denk düşmekte. “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının sonuçlarına göre tüm hanelerin sadece %5’i yoksulluk sınırı olarak tespit edilen 4.200 TL ve üzerinde gelire sahip. Türkiye’deki ailelerin % 95’i ise OECD ortalamasının altında gelire sahip. Türkiye’de ayda 5.600 TL ve üzerinde gelir elde eden ilk %1,2’lik kesimin ortalama geliri OECD hane geliri ortalamasının biraz üzerinde yer alsa da, yine de gelirleri OECD’nin en zengin %20’lik kesiminin ortalama gelirinin altında kalıyor.
ZENGİNLER TOPLAM BİRİKİMİN% 62’SİNİ KULLANIYOR
Demek ki, Türkiye’nin ortalamayı yükselten en zengin kesimi piramidin çok daha uç noktalarında yer almakta. Türkiye’deki en zengin %1’lik kesiminin kendi içindeki gelir dağılımı ve yıllık toplam gelir içindeki payına dair resmi bir veri bulunmamakta. Bu durumda Türkiye’nin en zengin kesimine dair elimizdeki tek veri servet birikimine dair her yıl Türkiye’de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Türkiye’deki mevduat hesaplarının miktar ve dağılımına dair yayınladığı veriler oluyor.
PASTAYI ZENGİNLER YİYOR
Kısacası Türkiye’de, yabancı sermayeyi cezbetmek üzerine kurulan, ithalat ve finans odaklı bu ekonomik büyümeden gerçek anlamda yararlanan ve zenginleşenler sadece nüfusun en zengin binde 5’ten de daha da küçük bir kesimi.
Nüfusun %99,5’inin toplam birikimleri bu en zengin %0,5’in birikimlerinin yarısı kadar etmezken, hükümet hala kişi başına geliri dünya ortalaması olan 10.000 dolara çıkarmış olmakla övünüyor, artan gelirin aslında sadece çok az sayıda kişinin başına düştüğü gerçeğini ise örtbas etmeye çalışıyor.
MİLYARDER SAYISI ARTMIŞ
Son olarak, Türkiye’de servet piramidinin üst basamaklarına çıkıldıkça gelir dağılımı dengesinin ne denli bozulduğunu çok çarpıcı bir şekilde gösterdiği için her sene Forbes dergisi tarafından yayınlanan “En Zengin 100 Türk” listesine değinmek istiyoruz. Forbes Türkiye’nin 2013 başı itibariyle son yayınladığı “En Zengin 100 Türk” listesine göre listede 44 dolar milyarderi bulunurken, milyarderlerin serveti 75,3 milyar dolara ve ilk 100’ün toplam serveti de yedi yılın en yüksek seviyesi olan 117,85 milyar dolara ulaştı. Bir fikir vermesi açısında 117 milyar doların Türkiye’nin 795 milyar dolar olan toplam Gayri Safi Milli Hasılası’nın %15’ine denk geldiğini söyleyebiliriz. Yani sadece 100 kişinin serveti tüm ülkenin milli gelirinin %15’ine denk geliyor. Gidişatı görmek için bir önceki senenin verilerine baktığımızda, piramidin tepesinin geçen seneye göre daha da sivrildiğini ve gelir ve servet uçurumunun büyüdüğünü görüyoruz. Zira 2012’de ilk 100’de 35 milyarder yer alıyordu, toplam servet ise 95 milyar dolardı.
UTANILACAK BİR DURUM
Aslında utanılacak bu durum özellikle hükümete yakın yayın yapan medya kuruluşları tarafından bir övünç kaynağı olarak lanse edilebiliyor. Örneğin Forbes listesindeki dolar milyarderi Türkler’in sayısının 35’ten 44’e çıkmasını “Dünya dolar milyarderleri liginde 44 Türk” başlığıyla veren Star Gazetesi “Türkiye’nin 44 milyarderi ile milyarderler listesinde şov yaptığını, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine fark attığını” ifade ederken, Kanal 7 Türkiye’nin dolar milyarderi sayısında dünyada 7. ve Avrupa’da 2. sıraya “yükselmesi” ile övünebiliyor. Akşam gazetesi “milyarder rekoru kırdık!” haberini zenginlerin fotoğraflarından oluşan gurur tablosuyla süslerken ekonomi dergileri “milyarder sayısında devleri solladık” manşetini atıyor.
HALA GELİR ADALETSİZLİĞİ VAR
Hâlbuki Türkiye’nin, ekonomisi kendisinden iki ila sekiz kat arasında büyük olan Japonya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada gibi ülkelerden daha çok dolar milyarderi çıkarmış olması bir övünç kaynağı olmak şöyle dursun ekonomik büyümeden toplumun çok büyük çoğunluğunun nasiplenememiş olduğunu ve gelir dağılımı dengesizliğinin uç noktalara ulaştığını ortaya koyan bir utanç tablosudur. Bu eserin baş mimarı elbette ki işbaşındaki hükümettir. Hükümetin gelir adaletini sağlamaya yönelik politikalar geliştirmek yerine kendi yaptırdığı araştırmadan çıkan gelir dağılımı dengesizliğine dair vahim tabloyu hala örtbas etmekle uğraşmaktadır ki acı olan da budur zaten...
Kısaca ve özetle anlatmak istediğimiz şudur: Türkiye’deki bu çarpık ve adaletsiz bölüşüm sürdükçe, ülke insanının yoksulluğu yenmesi olası değil...
Elbette, 1970’ler 1980’ler Türkiye’sine göre her alanda gelişme kaydettik. Yeni yeni yollar yapıldı, yeni yeni hava alanları inşa edildi. Yeni sarayımız bile var. Sağlıkta olsun, ulaşımda olsun pek çok alanda halkın gelişimi için yatırımlar yapıldı. Bunları görmemezlik edemeyiz.
1970’lere göre Nüfusumuz bugün itibariyle 77 milyona ulaştı.
Ancak, gelin görün ki, bunca gelişmeye rağmen Türkiye’deki yoksulların sayıları azalacağı yerde ha bire arttı…
Bunu nereden çıkarıyorsunuz derseniz, hemen söyleyelim;
Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu konuda geniş bir araştırma yaptırmış.
Oradaki rakamlara baktığımızda Türkiye’deki korkunç ve vahim tabloyu görüyoruz...
Bu araştırma yazı dizisini yayınlamamızdaki tek gayemiz, bizi yönetenlerin dikkatlerini çekmek ve ülkemizdeki yoksulluğun giderilmesi için yeni yeni tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.
Bunu öncelikle belirtmek isteriz.
İsterseniz o raporun sonuçlarına bir bakalım.
Araştırmanın gelir dağılımıyla ilgili bölümdeki sonuçları şöyle:
“-Türkiye’de yaklaşık 19 milyon aile var. Ailelerin yüzde 1,2’sinin aylık geliri 5.600 TL ve üzeri, yüzde 3,8’inin aylık geliri 3.200-5.500 TL arası, yüzde 16,5’inin aylık geliri 1.900-3.000 TL arası, yüzde 16,9’unun aylık geliri 1.250- 1.870 TL arası, yüzde 23,1’inin aylık geliri 815-1.200 TL arası, yüzde 32,1’inin aylık geliri 450-810 TL arası, yüzde 6,4’ünün aylık geliri ise sadece 430 TL civarında.
AÇLIK SINIRININ ALTINDA
Araştırmadan çıkan bu veriler Türkiye’deki hanelerin % 61,2’sinin ayda 1200 TL veya altında gelirle hayatta kalmaya çalıştığını gözler önüne seriyor.
TÜRK-İş ve DİSK’in tespitlerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının aylık 1257 TL olduğu göz önünde bulundurulursa Türkiye’de halkın üçte ikisi açlık sınırının ya altında ya da bu sınıra çok yakın bir gelirle hayatta kalmaya çalışıyor.
Yine Türk-İş rakamlarına göre ülkemizde toplam 46 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşadığı belirtiliyor ki, bu da ülkemizdeki bu gerçeğin tez elden politika değişiklikleriyle düzeltilmesi gereğini ortaya koyuyor...
10 BİN DOLAR KANDIRMACASI
Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu ise hükümetin “kişi başına düşen geliri 10.000 dolara çıkarttık” söyleminin halkın geniş kesimleri için hiçbir şey ifade etmediği. Tabii aslında toplam Gayri Safi Milli Hasıla’nın ülke nüfusuna bölünmesi ile bulunan bir istatistiki veri olan “kişi başına düşen milli gelir”, “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının konu ettiği bir ailenin evine giren toplam geliri tam olarak yansıtmamaktadır.
Ne var ki, tüm gelir-gider ve para aktarımlarının toplamını hesaba kattığı için daha yüksek gözüken “kişi başına düşen milli gelir” miktarını hükümet sanki Türkiye’de “kişi başına düşen hane geliri” ile aynı şeymiş gibi çarpıtarak kullanmayı sürdürüyor.
Hâlbuki kişi başına düşen yıllık 10.000 dolar milli gelir yaklaşık 18.000 Türk Lirasına denk geliyor, bu da aylık 1.500 liraya tekabül ediyor. Bu durumda 4 kişilik bir hanenin eline ayda 4 x 1.500 TL yani 6.000 TL geçmesi gerekiyor ki, yılda kişi başına 10.000, hane başına da 40.000 dolar gelir söylemi gerçek olsun. Hâlbuki “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasına göre Türkiye’de ayda 5.600 TL ve üzeri (yani kişi başına 10.000 dolar civarı) geliri olan haneler nüfusun sadece %1,2’si!
ÇOK ÇARPICI VERİLER
Türkiye’deki gerçek ortalama hane gelirinin aşağı yukarı ne kadar olduğunu anlamak için OECD’nin 2013 yılı için Mayıs ayında yeni yayınladığı “İyi Yaşam Endeksi” raporu bize çok daha sağlıklı bir veri sunuyor. OECD araştırmasına göre Türkiye’de ortalama hane geliri yıllık 13.044 dolar. Yani yaklaşık 23.500 TL. Bu da aylık 1.950 liraya denk geliyor. Tabii bu veri sadece ortalama geliri gösteriyor, gelir dağılımını göstermiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın araştırması ise gelir dağılımındaki dengesizliği ortaya koyması açısından oldukça çarpıcı veriler sunuyor. Araştırmanın yukarıda da özetlenen sonucuna göre Türkiye’de hanelerin sadece %21,5’i 1.900 TL yani OECD’nin Türkiye için tespit ettiği ortalama hane geliri ve üzerinde aylık kazanca sahip. Hanelerin %78,5’i ise 1.900 TL ve altında gelirle geçinmeye çalışıyor.
NÜFUSUN % 78’İ DÜŞÜK GELİRLİ
Yani Türkiye’de ortalama hane gelirinin üzerinde gelir sağlayanlar toplam nüfusun sadece %21,5’i. Bu kesim tüm gelirlerin neredeyse %50’sini elde ediyor. Nüfusun %78,5’i ise aylık 1.900 TL’nin altında bir gelirle hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı araştırmasına göre ise 1200 TL ve altı geliri olan haneler %61,2 olduğuna göre, 940 TL ve altı geliri olanların oranının da neredeyse %50 olduğu ortaya çıkıyor.
YAPTIĞINA PİŞMAN OLMUŞ GİBİ
Öte yandan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sonradan yaptığı açıklama ile “bu araştırmanın doğrudan yoksulluğu ölçme amaçlı olmadığını” söylese de, araştırmada hane gelirine dair elde edilen verilerin doğruluğunu reddetmiyor/reddedemiyor.
“Türkiye’de Aile Yapısı Araştırmasının yöntem kısmı incelendiğinde de bu oldukça kapsamlı araştırmada hane gelirinin tespitinde doğru verileri elde etmek için özenli bir çalışmanın nasıl yürütüldüğü ayrıntılı biçimde ifade ediliyor. Örneklemenin nasıl yapıldığı ayrıntılı olarak anlatıldıktan sonra yüz yüze yapılan görüşmelerde “düşük söylenmesi” muhtemel olan hane gelirine dair beyanların, hane giderine dair beyanlarla karşılaştırılarak ve giderin gelirden fazla beyan edildiği durumlarda “hane gideri” beyanının “hane geliri” olarak kayda alındığı vurgulanarak hane gelirini tespitte ne kadar hassas davranıldığı vurgulanıyor.
GERÇEKLER GİZLENEMİYOR!
Aslında Aile Bakanlığı her ne kadar “bu araştırma yanlış yorumlandı, amacımız yoksulluğu ölçmek değildi” gibi tuhaf açıklamalar yapmış olsa da, daha önce değindiğimiz OECD’nin Mayıs 2013 tarihli güncel “İyi Yaşam Endeksi”nde yer alan Türkiye’de ortalama “hane geliri”ne dair veriler ile “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının Türkiye’deki hane gelirine dair sonuçları bir hayli tutarlı gözüküyor. Buna bakarak “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının aslında Türkiye’de hane geliri ve bu gelirin dağılımına dair oldukça gerçekçi sonuçlar elde ettiğini söyleyebiliriz.
YOKSULLUK SINIRI ÜRKÜTÜCÜ
Daha önce Aile Bakanlığı’nın araştırmasının sonuçlarından yola çıkarak Türkiye’deki hane gelirinin neredeyse yarısının en çok gelir elde eden ilk %21,5’lik kesim tarafından kazanıldığını ifade etmiştim. Ne var ki, 1.900 TL ve üzerinde gelir elde bu kesimin tamamını zengin olarak nitelemek elbette söz konusu değil. 1.900 TL’lik aylık hane geliri Türk-İş’in tespit ettiği aylık 4.200 TL’lik hane yoksulluk sınırının oldukça altında bir gelire denk düşmekte. “Türkiye’de Aile Yapısı” araştırmasının sonuçlarına göre tüm hanelerin sadece %5’i yoksulluk sınırı olarak tespit edilen 4.200 TL ve üzerinde gelire sahip. Türkiye’deki ailelerin % 95’i ise OECD ortalamasının altında gelire sahip. Türkiye’de ayda 5.600 TL ve üzerinde gelir elde eden ilk %1,2’lik kesimin ortalama geliri OECD hane geliri ortalamasının biraz üzerinde yer alsa da, yine de gelirleri OECD’nin en zengin %20’lik kesiminin ortalama gelirinin altında kalıyor.
ZENGİNLER TOPLAM BİRİKİMİN% 62’SİNİ KULLANIYOR
Demek ki, Türkiye’nin ortalamayı yükselten en zengin kesimi piramidin çok daha uç noktalarında yer almakta. Türkiye’deki en zengin %1’lik kesiminin kendi içindeki gelir dağılımı ve yıllık toplam gelir içindeki payına dair resmi bir veri bulunmamakta. Bu durumda Türkiye’nin en zengin kesimine dair elimizdeki tek veri servet birikimine dair her yıl Türkiye’de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Türkiye’deki mevduat hesaplarının miktar ve dağılımına dair yayınladığı veriler oluyor.
PASTAYI ZENGİNLER YİYOR
Kısacası Türkiye’de, yabancı sermayeyi cezbetmek üzerine kurulan, ithalat ve finans odaklı bu ekonomik büyümeden gerçek anlamda yararlanan ve zenginleşenler sadece nüfusun en zengin binde 5’ten de daha da küçük bir kesimi.
Nüfusun %99,5’inin toplam birikimleri bu en zengin %0,5’in birikimlerinin yarısı kadar etmezken, hükümet hala kişi başına geliri dünya ortalaması olan 10.000 dolara çıkarmış olmakla övünüyor, artan gelirin aslında sadece çok az sayıda kişinin başına düştüğü gerçeğini ise örtbas etmeye çalışıyor.
MİLYARDER SAYISI ARTMIŞ
Son olarak, Türkiye’de servet piramidinin üst basamaklarına çıkıldıkça gelir dağılımı dengesinin ne denli bozulduğunu çok çarpıcı bir şekilde gösterdiği için her sene Forbes dergisi tarafından yayınlanan “En Zengin 100 Türk” listesine değinmek istiyoruz. Forbes Türkiye’nin 2013 başı itibariyle son yayınladığı “En Zengin 100 Türk” listesine göre listede 44 dolar milyarderi bulunurken, milyarderlerin serveti 75,3 milyar dolara ve ilk 100’ün toplam serveti de yedi yılın en yüksek seviyesi olan 117,85 milyar dolara ulaştı. Bir fikir vermesi açısında 117 milyar doların Türkiye’nin 795 milyar dolar olan toplam Gayri Safi Milli Hasılası’nın %15’ine denk geldiğini söyleyebiliriz. Yani sadece 100 kişinin serveti tüm ülkenin milli gelirinin %15’ine denk geliyor. Gidişatı görmek için bir önceki senenin verilerine baktığımızda, piramidin tepesinin geçen seneye göre daha da sivrildiğini ve gelir ve servet uçurumunun büyüdüğünü görüyoruz. Zira 2012’de ilk 100’de 35 milyarder yer alıyordu, toplam servet ise 95 milyar dolardı.
UTANILACAK BİR DURUM
Aslında utanılacak bu durum özellikle hükümete yakın yayın yapan medya kuruluşları tarafından bir övünç kaynağı olarak lanse edilebiliyor. Örneğin Forbes listesindeki dolar milyarderi Türkler’in sayısının 35’ten 44’e çıkmasını “Dünya dolar milyarderleri liginde 44 Türk” başlığıyla veren Star Gazetesi “Türkiye’nin 44 milyarderi ile milyarderler listesinde şov yaptığını, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine fark attığını” ifade ederken, Kanal 7 Türkiye’nin dolar milyarderi sayısında dünyada 7. ve Avrupa’da 2. sıraya “yükselmesi” ile övünebiliyor. Akşam gazetesi “milyarder rekoru kırdık!” haberini zenginlerin fotoğraflarından oluşan gurur tablosuyla süslerken ekonomi dergileri “milyarder sayısında devleri solladık” manşetini atıyor.
HALA GELİR ADALETSİZLİĞİ VAR
Hâlbuki Türkiye’nin, ekonomisi kendisinden iki ila sekiz kat arasında büyük olan Japonya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada gibi ülkelerden daha çok dolar milyarderi çıkarmış olması bir övünç kaynağı olmak şöyle dursun ekonomik büyümeden toplumun çok büyük çoğunluğunun nasiplenememiş olduğunu ve gelir dağılımı dengesizliğinin uç noktalara ulaştığını ortaya koyan bir utanç tablosudur. Bu eserin baş mimarı elbette ki işbaşındaki hükümettir. Hükümetin gelir adaletini sağlamaya yönelik politikalar geliştirmek yerine kendi yaptırdığı araştırmadan çıkan gelir dağılımı dengesizliğine dair vahim tabloyu hala örtbas etmekle uğraşmaktadır ki acı olan da budur zaten...
Kısaca ve özetle anlatmak istediğimiz şudur: Türkiye’deki bu çarpık ve adaletsiz bölüşüm sürdükçe, ülke insanının yoksulluğu yenmesi olası değil...
FACEBOOK YORUMLAR