Ferruh ÇETİN'den anılar... ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE
Ferruh ÇETİN'den anılar
06 Ocak 2015 - 23:30
Ferruh ÇETİN'den anılar...
ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE SAMSUN'UN 100 YILLIK GEÇMİŞİ ( 6 )
5. SAMSUN'UN EKONOMİSİ
Roman dikkatle okunduğunda satır aralarında Samsun’un ekonomik
durumunun nasıl olduğu konusunda da bilgiler içerir. Mesela, 1915’te “Köylü mısır, türün ve fındık yetiştiriyordu.” 1919’da ise, Mecidiye esnafın, Subaşıysa zanaatkârın toplu biçimde faaliyet gösterdikleri çarşılardı.
Mecidiye’nin dar uzun konumuna karşın Subaşı çember biçimindeydi. Bu iki çarşı aynı zamanda Saathane meydanına açılıyordu
1950'LERDEKİ GELİŞME
Romandan anlaşıldığı kadarıyla Samsun 1950’li yıllarda bir hayli gelişme kaydetmiştir. Bu gelişme şöyle anlatılır:
“O yıl tüccar sayısı oldukça çoğalmış. Özellikle tütün işi büyük bir
tırmanış göstererek, ticaret yaşamında ilk sıraya yerleşmiş
görünüyor. İkinci sırada tekstil ürünlerinin toptancıları göze çarpıyor. Zahireciler Saathane Meydanı’nı tutarken Subaşı, zanaatçıların elinde. Ünlü bakırcılar yokuşu, torna tezgâhları,
ayakkabı yapımcıları, terziler, eczacılar, yorgancılar, doktor
muayenehaneleri gene aynı yerde. Kereste piyasasına, batı Trakya
ve Yugoslavya’dan gelen göçmenler hakim durumda. Saathane Meydanı’nın dik uzanan sokaklarında kuyumcular bulunuyor.
Şehir o günlerde ilçe ve köylerin akımından uzaktır. Ekonomik
gücün yarattığı sosyal yapıdaki ayrım oldukça belirgin. Şehir
kulübü üye seçiminde oldukça titiz davranmakta, zanaatçı tek üye
kabul etmemektedir.” 1950’li yıllar aynı zamanda Samsun’un dünyaya açıldığı yıllardır:
“Bafra’yı Avrupa ve Amerika’ya tanıtan tütünün ünü, fındıktaki dış satımın yükselişi hep bu son birkaç yılda görülen gelişmelerdir.”
EKONOMİK SIKINTILARI GÖRÜYORUZ
Bu olumlu gelişmelerin yanında Samsun’un ekonomik hayatındaki
sıkıntılar da akseder romana. Bu sıkıntılardan biri 1953’te yaşanmıştır: “1953 yılının sonlarına doğru Samsun, ticaret yaşamında
zincirleme iflaslara sahne oluyordu. İlk iflas haberi kentin yerlisi
olarak bilinen Sabunculardan gelmişti. Bunu sırayla Rize kökenli
armatör Kalkavanlar izliyordu. Gene kentin yerlisi olan, koyun ticaretiyle uğraşan Koyuncular, aynı şekilde deve ticaretiyle uğraşan Deveciler, Şahinzadeler, zücaciye tüccarlığı yapan Hamamiler, tuhafiye tüccarı Üç Kardeşler, Lazzadeler ve Kani Tulas, ticaret sahnesinden art arda çekilmeye başlıyordu.”
Bu arada Samsun’a yapılan önemli yatırımların yılını da öğreniriz.
1960 yılında ne gibi gelişmelerin yaşandığı romanda şöyle anlatılır:
“Elli dörtte temeli atılan deniz limanı hizmete açılmıştı. Ayrıca elli
yedide yapılan havalimanının yanı sıra da Samsun’u Ankara,
Trabzon ve Sinop illerine bağlayan karayolu çalışmaları
tamamlanmıştı.” Romanda 1935’in Samsun’u anlatılırken, bilhassa köylerde yaşayan halkın nelerden mahrum olduğu şu alıntıdan anlaşılmaktadır: Roman kahramanlarından Feyzi, yeğenine şunu söyler: “Al şu kâğıdı. Sarıların Cemal’e git. Selamımı ilet. Yirmi beş tane kesme şeker sarsın içine.”
100 YILA SAMSUN'DAN BAKIŞ
Sonuç “Islak Kentin İnsanları” romanında 1900-2000 arasında yaşanan yüz yıllık olaylara genel anlamda Samsun’dan bakılır. Zerrin Koç’un roman
diliyle yansıttığı bu görüntüler, kurmacadan çok bir belgesel tadında sunulmuştur.
Samsun’la ilgili gerçek tarihi belgeler tarandığında, romanda anlatılanların pek de kurmaca olmadıkları görülecektir.
Romanda kurmaca unsurlar da vardır, fakat bunlar Samsun’un bir asırlık geçmişi hakkında fikir
sahibi olmamıza engel teşkil etmemektedir.
Romanda bir ailenin üç kuşak devam eden dramının dekoru olarak seçilen
Samsun’da neler göze ilişmiyor ki…
Türkiye’nin kurtuluş atılımının başladığı Samsun’u 1919 yılındaki görüntüsünden başlayıp ta 1990’lara
kadar periyotlar halinde izleriz. Bu periyotların her birinde Samsun’un
görüntüsünde neler değişmiş veya görüntüye neler eklenmiş? Yine bu bir asır içinde Samsun halkı nasıl yaşamaktadır? Ne gibi badireler atlatmıştır?
Roman, bu sorulara cevap teşkil eden bir derinliğe sahiptir.
YERLİSİNİ KORUYAMAYAN SAMSUN
Sonuç olarak romanın arka kapağında yer alan şu cümleleri buraya
aynen almayı uygun bulduk:
“Islak Kentin İnsanları, geçmişle siyasal bir hesaplaşma amacı
gütmeyen, ama sıradan insanın gündelik yaşamını üç kuşak
boyunca anlatan, adsız kahramanların oluşturduğu bir romandır.
Metnin akışı içinde resmi tarihin ünlü kişileri yer yer boy gösterseler de, bunlar romanın art alanında yer almış gölgelerdir.
Romanda ustaca çizilen “Islak Kent”, kendi kültürünü dilediğince
üretememiş, ürettiğini de koruyamamış bir Karadeniz kentidir.
Göçle gelenler, kendi kültürlerini de birlikte getirerek, varolan
kültürü de yok etmişlerdir.”
Dolayısıyla Samsun, yaşadığı çalkantılı tarihi süreç içinde, yerlisini
muhafaza edememiş olması, çok fazla göçe sahne olması gibi sebeplerle
“kendine özgü rengi oluşmayan bir şehir” olarak kalmıştır. Ancak onu Türkiye tarihinde önemli ve ebedi kılacak olan özelliği ise 19 Mayıs şehri
olmasıdır. Çünkü Samsun hep 19 Mayıs şehri olarak anılmaktadır. ( Bitti )
ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜYLE SAMSUN'UN 100 YILLIK GEÇMİŞİ ( 6 )
5. SAMSUN'UN EKONOMİSİ
Roman dikkatle okunduğunda satır aralarında Samsun’un ekonomik
durumunun nasıl olduğu konusunda da bilgiler içerir. Mesela, 1915’te “Köylü mısır, türün ve fındık yetiştiriyordu.” 1919’da ise, Mecidiye esnafın, Subaşıysa zanaatkârın toplu biçimde faaliyet gösterdikleri çarşılardı.
Mecidiye’nin dar uzun konumuna karşın Subaşı çember biçimindeydi. Bu iki çarşı aynı zamanda Saathane meydanına açılıyordu
1950'LERDEKİ GELİŞME
Romandan anlaşıldığı kadarıyla Samsun 1950’li yıllarda bir hayli gelişme kaydetmiştir. Bu gelişme şöyle anlatılır:
“O yıl tüccar sayısı oldukça çoğalmış. Özellikle tütün işi büyük bir
tırmanış göstererek, ticaret yaşamında ilk sıraya yerleşmiş
görünüyor. İkinci sırada tekstil ürünlerinin toptancıları göze çarpıyor. Zahireciler Saathane Meydanı’nı tutarken Subaşı, zanaatçıların elinde. Ünlü bakırcılar yokuşu, torna tezgâhları,
ayakkabı yapımcıları, terziler, eczacılar, yorgancılar, doktor
muayenehaneleri gene aynı yerde. Kereste piyasasına, batı Trakya
ve Yugoslavya’dan gelen göçmenler hakim durumda. Saathane Meydanı’nın dik uzanan sokaklarında kuyumcular bulunuyor.
Şehir o günlerde ilçe ve köylerin akımından uzaktır. Ekonomik
gücün yarattığı sosyal yapıdaki ayrım oldukça belirgin. Şehir
kulübü üye seçiminde oldukça titiz davranmakta, zanaatçı tek üye
kabul etmemektedir.” 1950’li yıllar aynı zamanda Samsun’un dünyaya açıldığı yıllardır:
“Bafra’yı Avrupa ve Amerika’ya tanıtan tütünün ünü, fındıktaki dış satımın yükselişi hep bu son birkaç yılda görülen gelişmelerdir.”
EKONOMİK SIKINTILARI GÖRÜYORUZ
Bu olumlu gelişmelerin yanında Samsun’un ekonomik hayatındaki
sıkıntılar da akseder romana. Bu sıkıntılardan biri 1953’te yaşanmıştır: “1953 yılının sonlarına doğru Samsun, ticaret yaşamında
zincirleme iflaslara sahne oluyordu. İlk iflas haberi kentin yerlisi
olarak bilinen Sabunculardan gelmişti. Bunu sırayla Rize kökenli
armatör Kalkavanlar izliyordu. Gene kentin yerlisi olan, koyun ticaretiyle uğraşan Koyuncular, aynı şekilde deve ticaretiyle uğraşan Deveciler, Şahinzadeler, zücaciye tüccarlığı yapan Hamamiler, tuhafiye tüccarı Üç Kardeşler, Lazzadeler ve Kani Tulas, ticaret sahnesinden art arda çekilmeye başlıyordu.”
Bu arada Samsun’a yapılan önemli yatırımların yılını da öğreniriz.
1960 yılında ne gibi gelişmelerin yaşandığı romanda şöyle anlatılır:
“Elli dörtte temeli atılan deniz limanı hizmete açılmıştı. Ayrıca elli
yedide yapılan havalimanının yanı sıra da Samsun’u Ankara,
Trabzon ve Sinop illerine bağlayan karayolu çalışmaları
tamamlanmıştı.” Romanda 1935’in Samsun’u anlatılırken, bilhassa köylerde yaşayan halkın nelerden mahrum olduğu şu alıntıdan anlaşılmaktadır: Roman kahramanlarından Feyzi, yeğenine şunu söyler: “Al şu kâğıdı. Sarıların Cemal’e git. Selamımı ilet. Yirmi beş tane kesme şeker sarsın içine.”
100 YILA SAMSUN'DAN BAKIŞ
Sonuç “Islak Kentin İnsanları” romanında 1900-2000 arasında yaşanan yüz yıllık olaylara genel anlamda Samsun’dan bakılır. Zerrin Koç’un roman
diliyle yansıttığı bu görüntüler, kurmacadan çok bir belgesel tadında sunulmuştur.
Samsun’la ilgili gerçek tarihi belgeler tarandığında, romanda anlatılanların pek de kurmaca olmadıkları görülecektir.
Romanda kurmaca unsurlar da vardır, fakat bunlar Samsun’un bir asırlık geçmişi hakkında fikir
sahibi olmamıza engel teşkil etmemektedir.
Romanda bir ailenin üç kuşak devam eden dramının dekoru olarak seçilen
Samsun’da neler göze ilişmiyor ki…
Türkiye’nin kurtuluş atılımının başladığı Samsun’u 1919 yılındaki görüntüsünden başlayıp ta 1990’lara
kadar periyotlar halinde izleriz. Bu periyotların her birinde Samsun’un
görüntüsünde neler değişmiş veya görüntüye neler eklenmiş? Yine bu bir asır içinde Samsun halkı nasıl yaşamaktadır? Ne gibi badireler atlatmıştır?
Roman, bu sorulara cevap teşkil eden bir derinliğe sahiptir.
YERLİSİNİ KORUYAMAYAN SAMSUN
Sonuç olarak romanın arka kapağında yer alan şu cümleleri buraya
aynen almayı uygun bulduk:
“Islak Kentin İnsanları, geçmişle siyasal bir hesaplaşma amacı
gütmeyen, ama sıradan insanın gündelik yaşamını üç kuşak
boyunca anlatan, adsız kahramanların oluşturduğu bir romandır.
Metnin akışı içinde resmi tarihin ünlü kişileri yer yer boy gösterseler de, bunlar romanın art alanında yer almış gölgelerdir.
Romanda ustaca çizilen “Islak Kent”, kendi kültürünü dilediğince
üretememiş, ürettiğini de koruyamamış bir Karadeniz kentidir.
Göçle gelenler, kendi kültürlerini de birlikte getirerek, varolan
kültürü de yok etmişlerdir.”
Dolayısıyla Samsun, yaşadığı çalkantılı tarihi süreç içinde, yerlisini
muhafaza edememiş olması, çok fazla göçe sahne olması gibi sebeplerle
“kendine özgü rengi oluşmayan bir şehir” olarak kalmıştır. Ancak onu Türkiye tarihinde önemli ve ebedi kılacak olan özelliği ise 19 Mayıs şehri
olmasıdır. Çünkü Samsun hep 19 Mayıs şehri olarak anılmaktadır. ( Bitti )
FACEBOOK YORUMLAR