FETÖ Kolay Mücadele Edilebilecek Bir Örgüt Değildir!...
Prof. Dr. Önder Duman, FETÖ kolay mücadele edilebilecek bir örgüt değildir ve örgütle mücadele sistematik bir şekilde devam ettirilmelidir dedi.
15 Temmuz 2023 - 00:19 - Güncelleme: 15 Temmuz 2023 - 00:29
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programları kapsamında Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Duman'ın konuşmacısı olduğu "FETÖ'nün Tarihsel Kodları" temalı söyleşi düzenlendi.
OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye; Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevim Alışır, Rektör Danışmanları Doç. Dr. Şener Şentürk, Doç. Dr. Gökhan Demir, fakülte dekanları, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Prof. Dr. Önder Duman, “15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemize yapılan hain darbe girişimine karşılık olarak; milletimizin ve devletimizin omuz omuza verip girdiği mücadelenin zaferle sonuçlanmasının üzerinden tam 7 yıl geçti. Türkiye’de örnek olan bu direniş mücadelesi hafızalardan silinmemelidir. Kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi milletimiz unutmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Söyleşide Amerikan Board Heyeti ile FETÖ’nün benzer yönleri ele alındı
Bugün Türkiye’de Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), istihbarat örgütü mü? Misyonerlik faaliyeti yürüten bir örgüt mü? Terör örgütü mü? Yoksa hepsi birden mi? sorularının tartışıldığını söyleyen Prof. Dr. Duman sunumunda; Amerika Birleşik Devletleri’nin Osmanlı Devleti’nde ve daha sonra Türkiye’de faaliyet gösteren en önemli Protestan misyonerlik örgütlerinden biri olan Amerikan Board Heyeti (ABCFM) ile FETÖ’nün benzer yönlerini ele aldı.
FETÖ, 1970 yıllarındaki Türk siyasetinin kaosundan beslendi
Fethullah Gülen’in 1966 yılında İzmir merkez vaizliğine atanmasıyla birlikte örgütün ilk yapılanmasının İzmir’de oluştuğunu belirten Duman, “Bu dönemde örgüt faaliyetlerini daha çok öğrenci ve genç kesim üzerine yöneltmiş, özellikle dar gelirli ailelere mensup yetenekli gençleri, bünyesindeki ışık evlerinde kendi ideolojisi doğrultusunda yetiştirmiştir. 1970’li yıllardaki Türk siyasetinde varolan kaos dönemini Fethullahçı Terör örgütü çok iyi kullanmıştır. Sokaklarda sağ-sol çatışması, mezhep çatışmaları, etnik, demografik sürtüşmeler yaşanırken, bu örgüt çatışmaların dışında kalmaya özen göstermiş ve bu aşamalarda kendi birimlerini, çatışmaların olmadığı güvenli limanlar olarak sunmuştur” diye konuştu.
1990’lı yıllar Devletin bilgilerini çalarak kendi örgütsel çıkarları ve hedefleri için kullanmaya başladığı dönemdir
Küreselleşme ile birlikte Gülen örgütünün popülerliği artmış, kurdukları medya organları, televizyon şirketleriyle algı yönetimi çalışmalarına başladıklarını ifade eden Duman, “Bu dönemde örgüt lideri, dönemin güçlü şahsiyetleriyle girdiği ilişkilerle gücünü hissettirmeye başlamıştır. Örgütün 1990’lı yıllardaki önemli bir başka faaliyeti de 24 Ekim 1996 yılında Bank Asya’nın kurulmasıdır. 1990’lı yılların başları, örgütün bürokrasi içine sızdırdığı mensupları eliyle sistematik bir şekilde devletin bilgilerini çalarak kendi örgütsel çıkarları ve hedefleri için kullanmaya başladığı dönemdir. Bu tarihten itibaren istihbarat toplama, fotoğraflama, bilgi, belge edinme, kumpas, soru çalma, iftira, itibarsızlaştırma suikastları başlamıştır” şeklinde konuştu.
Örgüt, liderine atfettiği mehdilik düşüncesine dayanarak dünya genelinde bir hâkimiyet anlayışına sahiptir
Fethullah Gülen’in sağlığını bahane ederek 21 Mart 1999’da ABD’ye gittiğini söyleyen Prof. Dr. Duman, “Örgüt, liderine atfettiği mehdilik düşüncesine dayanarak dünya genelinde bir hâkimiyet anlayışına sahiptir. İdari yapısının en üstünde “kâinat imamı” adıyla Fethullah Gülen bulunmaktadır. Kendisinden sonra gelen “İstişare heyeti” ise Fethullah Gülen’in belirlediği danışmanlardan oluşmaktadır. Bu heyet 1960’lı yılların sonlarında Kestane pazarı sürecinde yanında olanlar, zaman içerisinde güvenini kazananlar ve akrabalarından oluşmaktadır. Örgütün hiyerarşik yapısında istişare heyeti altında “kıta imamları”, onların altında da “coğrafi bölge imamları” yer almaktadır. 1996 yılı sonrasında terör örgütü Türkiye’yi Samsun, Konya, Erzurum, Gaziantep, Ankara, İzmir, İstanbul merkez olmak üzere yedi coğrafi çalışma bölgesine bölmüş, 2008 yılı sonrasında ise İzmir, İstanbul, Gaziantep, Ankara ve Erzurum merkez olmak üzere beşe bölmüştür” dedi.
15 Temmuz sonrası dönem iyi takip edilmelidir
Fethullahçı Terör Örgütü’nün Amerikan Board’a benzeyen yönlerini katılımcılarla paylaşan Prof. Dr. Önder Duman, konuşmasını şöyle tamamladı; “Fakirliği, çaresizliği ve inançları kullanan Amerikan Board ve FETÖ bugün hâlen tam olarak anlaşılamamış, hareket tarzları tam manasıyla çözülememiştir. Ancak her iki örgüt çalışma şekilleri göz önüne alındığında, FETÖ’nün günümüzün teknolojik koşullarında geliştirilmiş bir üst versiyon gibi hareket ettiği söylenebilir. Geçmişte mensuplarının önünü açabilmek için her türlü gayrimeşru yöntemi kullanan, en stratejik yerleri hedefine alan FETÖ, kolay mücadele edilebilecek bir örgüt değildir ve örgütle mücadele sistematik bir şekilde devam ettirilmelidir. Bu örgütle mücadele ederken yaşadığı her kırılmalardan sonra yapı değiştirdiği ve farklı isim altında faaliyetlerine devam ettiğini iyi bilmek lazım ve geçmişte Amerikan Board örgütü ile alakalı yapılan hatalardan kaçınılmalı, Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Amerikan Board hafızası kullanılmalı, 15 Temmuz sonrası dönem iyi takip edilmelidir.”
OMÜ İletişim Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü özel videosunun gösterimiyle program sona erdi.
OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye; Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevim Alışır, Rektör Danışmanları Doç. Dr. Şener Şentürk, Doç. Dr. Gökhan Demir, fakülte dekanları, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Prof. Dr. Önder Duman, “15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemize yapılan hain darbe girişimine karşılık olarak; milletimizin ve devletimizin omuz omuza verip girdiği mücadelenin zaferle sonuçlanmasının üzerinden tam 7 yıl geçti. Türkiye’de örnek olan bu direniş mücadelesi hafızalardan silinmemelidir. Kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi milletimiz unutmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Söyleşide Amerikan Board Heyeti ile FETÖ’nün benzer yönleri ele alındı
Bugün Türkiye’de Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), istihbarat örgütü mü? Misyonerlik faaliyeti yürüten bir örgüt mü? Terör örgütü mü? Yoksa hepsi birden mi? sorularının tartışıldığını söyleyen Prof. Dr. Duman sunumunda; Amerika Birleşik Devletleri’nin Osmanlı Devleti’nde ve daha sonra Türkiye’de faaliyet gösteren en önemli Protestan misyonerlik örgütlerinden biri olan Amerikan Board Heyeti (ABCFM) ile FETÖ’nün benzer yönlerini ele aldı.
FETÖ, 1970 yıllarındaki Türk siyasetinin kaosundan beslendi
Fethullah Gülen’in 1966 yılında İzmir merkez vaizliğine atanmasıyla birlikte örgütün ilk yapılanmasının İzmir’de oluştuğunu belirten Duman, “Bu dönemde örgüt faaliyetlerini daha çok öğrenci ve genç kesim üzerine yöneltmiş, özellikle dar gelirli ailelere mensup yetenekli gençleri, bünyesindeki ışık evlerinde kendi ideolojisi doğrultusunda yetiştirmiştir. 1970’li yıllardaki Türk siyasetinde varolan kaos dönemini Fethullahçı Terör örgütü çok iyi kullanmıştır. Sokaklarda sağ-sol çatışması, mezhep çatışmaları, etnik, demografik sürtüşmeler yaşanırken, bu örgüt çatışmaların dışında kalmaya özen göstermiş ve bu aşamalarda kendi birimlerini, çatışmaların olmadığı güvenli limanlar olarak sunmuştur” diye konuştu.
1990’lı yıllar Devletin bilgilerini çalarak kendi örgütsel çıkarları ve hedefleri için kullanmaya başladığı dönemdir
Küreselleşme ile birlikte Gülen örgütünün popülerliği artmış, kurdukları medya organları, televizyon şirketleriyle algı yönetimi çalışmalarına başladıklarını ifade eden Duman, “Bu dönemde örgüt lideri, dönemin güçlü şahsiyetleriyle girdiği ilişkilerle gücünü hissettirmeye başlamıştır. Örgütün 1990’lı yıllardaki önemli bir başka faaliyeti de 24 Ekim 1996 yılında Bank Asya’nın kurulmasıdır. 1990’lı yılların başları, örgütün bürokrasi içine sızdırdığı mensupları eliyle sistematik bir şekilde devletin bilgilerini çalarak kendi örgütsel çıkarları ve hedefleri için kullanmaya başladığı dönemdir. Bu tarihten itibaren istihbarat toplama, fotoğraflama, bilgi, belge edinme, kumpas, soru çalma, iftira, itibarsızlaştırma suikastları başlamıştır” şeklinde konuştu.
Örgüt, liderine atfettiği mehdilik düşüncesine dayanarak dünya genelinde bir hâkimiyet anlayışına sahiptir
Fethullah Gülen’in sağlığını bahane ederek 21 Mart 1999’da ABD’ye gittiğini söyleyen Prof. Dr. Duman, “Örgüt, liderine atfettiği mehdilik düşüncesine dayanarak dünya genelinde bir hâkimiyet anlayışına sahiptir. İdari yapısının en üstünde “kâinat imamı” adıyla Fethullah Gülen bulunmaktadır. Kendisinden sonra gelen “İstişare heyeti” ise Fethullah Gülen’in belirlediği danışmanlardan oluşmaktadır. Bu heyet 1960’lı yılların sonlarında Kestane pazarı sürecinde yanında olanlar, zaman içerisinde güvenini kazananlar ve akrabalarından oluşmaktadır. Örgütün hiyerarşik yapısında istişare heyeti altında “kıta imamları”, onların altında da “coğrafi bölge imamları” yer almaktadır. 1996 yılı sonrasında terör örgütü Türkiye’yi Samsun, Konya, Erzurum, Gaziantep, Ankara, İzmir, İstanbul merkez olmak üzere yedi coğrafi çalışma bölgesine bölmüş, 2008 yılı sonrasında ise İzmir, İstanbul, Gaziantep, Ankara ve Erzurum merkez olmak üzere beşe bölmüştür” dedi.
15 Temmuz sonrası dönem iyi takip edilmelidir
Fethullahçı Terör Örgütü’nün Amerikan Board’a benzeyen yönlerini katılımcılarla paylaşan Prof. Dr. Önder Duman, konuşmasını şöyle tamamladı; “Fakirliği, çaresizliği ve inançları kullanan Amerikan Board ve FETÖ bugün hâlen tam olarak anlaşılamamış, hareket tarzları tam manasıyla çözülememiştir. Ancak her iki örgüt çalışma şekilleri göz önüne alındığında, FETÖ’nün günümüzün teknolojik koşullarında geliştirilmiş bir üst versiyon gibi hareket ettiği söylenebilir. Geçmişte mensuplarının önünü açabilmek için her türlü gayrimeşru yöntemi kullanan, en stratejik yerleri hedefine alan FETÖ, kolay mücadele edilebilecek bir örgüt değildir ve örgütle mücadele sistematik bir şekilde devam ettirilmelidir. Bu örgütle mücadele ederken yaşadığı her kırılmalardan sonra yapı değiştirdiği ve farklı isim altında faaliyetlerine devam ettiğini iyi bilmek lazım ve geçmişte Amerikan Board örgütü ile alakalı yapılan hatalardan kaçınılmalı, Osmanlının ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Amerikan Board hafızası kullanılmalı, 15 Temmuz sonrası dönem iyi takip edilmelidir.”
OMÜ İletişim Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü özel videosunun gösterimiyle program sona erdi.
FACEBOOK YORUMLAR