HAYRİ HİZMETLERİN MİMARİ HAKKA YÜRÜDÜ....

HAYRİ HİZMETLERİN MİMARİ HAKKA YÜRÜDÜ

02 Aralık 2014 - 00:13
HAYRİ HİZMETLERİN MİMARİ HAKKA YÜRÜDÜ....

Alirıza ÖZTÜRK hoca, O Samsunda hayrı ve vakfı hizmetlerin mimarıydı.
Ehli Sünnet merkezli düşünen ve yaşayan, itikadı sağlam, güvenilen bir insandı.
Kamil bir Müslüman, iyi bir insan, yardımı seven birisiydi.
O, aynı zamanda derin bir donanıma sahip âlim, hitabeti güçlü ve güzel olan hoca idi.
Bir süre resmi vaiz olarak da görev yaptı ve büyük camide vaazlar verdi.
Milli Selamet Partisi Samsun İl Başkanlığı görevinde de bulundu.
Belki partinin adından hareketle o dönemlerde, bu gün de hâlâ aynı isimle çocukları Mustafa ve Muammer kardeşlerin işlettiği, çoğunlukla dini eserlerin satıldığı Selamet kitap evini açtı.
Geçmiş yıllarda, Samsunda dini tahsil yapan öğrencilerin birçoğunun yolu Alirıza hocanın selamet kitap evine uğramıştır.
Garip ve fakir imam-hatibi öğrencileri, onun evladı gibiydi.
Dini müesseselerin inşaatlarıyla ilgilenen vakıf ve dernek başkanlarıyla, köy ve mahalle muhtarlarının yolu da hocanın kitap evine uğradı.
Yönetim kurulu üyesi olduğum bir kaç dernek hizmetleri vesilesiyle, biz de hocamla bu anlamda birlikte çalışmalarda bulunduk.
Sadece samsunda değil, Karadeniz’in bir çok ilinde ve ülkenin bazı vilayetlerindeki dini müesseselerin ve camilerin temelinde harcı vardı hocamızın.
İddialı, inatçı ve de bir o kadar işinin takipçisiydi.

Randevusunu dakika aksatmaz, aksatanı fena şekilde bozar, verdiği sözü mutlaka zamanını ve miktarını da dikkate alarak yerine getirirdi.
Muhafazakâr siyaset alanında siyaset yapacak olanlar da hocanın icazetine başvururlardı.
Alirıza Hoca; lafı eğip, bükmeden, karşı tarafın ezileceğini ve sıkılacağını  hesaba katmadan direk ve dümdüz söylerdi. Yeni tanıyanlar bu usulden alınırlar, eskiden tanıyan bizler de zaten öyle bir durumla karşılaşmanın doğal olduğunu bilir ve hazırlıklı olurduk.

Vaizlik görevini neden bıraktığını sorduğum soruma çok ibretlik bir cevap vermişti.
Bir cuma günü büyük camide yaptığı vaazdan sonra saathane meydanına yakın olan kendisinin işlettiği selamet kırtasiye giderken, vaazını her hafta dinleyen bir vatandaş, “Hocam! Çok güzel konuştunuz ama yine de, bu hafta dersinize iyi hazırlanmadığınız anlaşılıyordu” demiş.
Hoca da, gerçekten özel ve ticari işleri nedeniyle o günkü vaazına hazırlıksız çıkmış. Zaten, bunun ezikliğini de vaaza çıkmadan hissediyormuş. Dinleyenler bunu hissetmesiyle çok büyük bir suçluluk ve eksiklik hissetmiş. Dükkânına gitmeden doğruca il müftülüğüne gidip Vaizlik görevinden istifa etmiş.
Hocanın, bilgi donanımı ve hitabeti hiç çalışmadan saatlerce konuşmaya müsaitti ama buna rağmen hazırlıksız olduğunun bir kişi tarafından bile hissedilmesi onu rahatsız etmiş. Belki de, hiç birimizin gösteremeyeceği duyarlılığı göstererek herkesin kapısında beklediği devlet memurluğundan istifa etmiş.
Hocanın, oturuşu, yürüyüşü, konuşma üslubu, gülmesi ve her bir tavrı şahsına münhasırdı. Her haliyle bir şey söyler, kendisini tanıyanlar da hal diliyle söylediklerini anlardı.
Son zamanlarda hastalığının verdiği bunalımdan dolayı gezmek istediğinde zaman zaman samsunumuzun  yetiştirdiği genç âlim İhsan Şenocak hocanın yanına uğradı.
Bir defasında İhsan hocaya, “dini müesseselerin inşaatlarıyla çok uğraştım, bunun yerine ilimle uğraşsaydım da islama saldıran Ehli Sünnet düşmanlarına cevap verseydim” dediğini İhsan hocadan dinledim.
Hocaya, kendisini seven sevmeyen, aynı görüşte olan olmayan herkes güvenirdi. Üslubunu ağır ve incitici bulanlar bile, konu hayri ve vakfi hizmet olunca en çok Alirıza ÖZTÜRK hocaya güvenirdi.

Rabbim kendisine gani gani rahmet eylesin, geride  kalan kederli aile efradına sabır ihsan etsin. Başta ailesi olmak üzere tanıyan herkesin başı sağ olsun.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum