HİTİT'LERİN KUTSAL ŞEHRİ "NERİK" GERÇEKTEN VEZİRKÖPRÜ'DE Mİ?
Ferruh ÇETİN'den anılar

04 Aralık 2014 - 19:57
Ferruh ÇETİN'den anılar...
HİTİT'LERİN KUTSAL ŞEHRİ "NERİK" GERÇEKTEN VEZİRKÖPRÜ'DE Mİ?
Son 20 yıldan bu yana Samsun ve yöresinde tarihi kazılara önem verildi.
Özellikle yabancı bilim adamlarının bulgularından sonra başlatılan bu tip kazıların ilk ve en önemli olanı Bafra'daki İkiztepe kazılarıdır.
Buna ilaveten Vezirköprü ilçesinin Oymaağaç köyünde de 2005 yılında bir kazı başlatıldı.
Yazıtlarda adı sıkça geçen, Hititlerin kutsal olarak kabul ettiği tarihsel yerleşme Nerik olduğu sanılan alanda 2005 yılından bu yana sürdürülen kazılarda birçok bulguya rastlandığı açıklanıyor. Vezirköprü'deki kazılar Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rainer Maria Czichon'un başkanlığında 9 yıldır sürdürülüyor.
EFSANELER NE DİYOR?
Uzmanlara göre, eski Hitit Döneminde yazılan Hitit kanunlarına göre sadece dört şehrin; yani Hattuşa, Nerik, Arinna ve Ziplanda’nın vergi ödemesi gerekmiyormuş. Böyle bir imtiyaz Nerik’in önemini öne çıkarmaya yetiyormuş. Hem İlluyanka efsanesi hem de Purulliyaş şenliği, Hititlerin en önemli şenliklerindenmiş ve Nerik’te yapılırmış.
MÖ 15. / 14. yüzyıllarda Kaşkaların Hititlere ait olan kuzey bölgeleri almalarına rağmen, Hititler, kendi inanışlarına devam etmişlerdir. Kaşkaların kim olduğu ve nerede yaşadığı hala bilinmemekle birlikte, yerleşme bölgelerinin Ordu, Amasya, Merzifon, Sinop arasında olduğu düşünülmektedir.
MÖ 13. yüzyılda Hattuşili III, bütün Kuzey Anadolu’yu Kaşkalardan tamamen geri almış ve bu bölge Hitit tarihi bitene kadar Hitit İmparatorluğunun önemli bir kısmı olarak kalmıştır. Şehirlerin tapınakları, özellikle hava tanrısının tapmağı restore edilmiş ve Nerik, tekrar büyük Nuntarrijahşaş kutsal seyahat festivaline katılmıştır.
KIZILIRMAK'IN YAKININDA
30 yıl önce, Nerik şehrinin Durağan, Kargı, Osmancık ve Gümüşhacıköy’ün çevresinde olduğu düşünülmüştür, ama bugün Hititologların çoğu Nerik’in Vezirköprü ve Havzanın kuzey tarafında yer aldığını düşünür. Böyle bir lokalizasyon için Hitit metinlerinden yola çıkılmaktadır: “Maraşşantija Nehrinin yatağı eskiden başka bir yöndeydi. Ama Nerik’in hava tanrısı bu yatağı değiştirdi ve Nerik’e yalan bir yere götürdü”.
Bu metinden yola çıkan Prof. Massimo Folianini, Prof. Dr. Volkert Haas ve “Tübinger Atlas des Vorderen Orient”, Nerik’in, Kızılırmak’ın yakın çevresindeki Oymaağaç Höyük olduğunu düşünmüştür.
Samsun İlinde Vezirköprü Ovasının kuzey kenarında yer alan Oymaağaç Höyük, gerçekten Nerik ile özdeşleştirilebilir mi?
BULUNAN TABLETLER UMUT VERİCİ
Bu hipotez; Berlin Freie Üniversitesi, Gerda Henkel Vakfı, Alman Araştırma Fonu ve Tepe Knauf Ankara tarafından gerçekleştirilen arkeolojik araştırmaların sonuçlarına göre mümkün olabilir.
2005 yılından itibaren on bir Hitit çivi yazılı tablet parçası ve çeşitli hiyeroglif yazılı mühür baskılı bulla parçaları, hem yüzey araştırmaları hem de kazı çalışmaları sırasında bulunmuştur. Bu buluntular Nerik’in etrafında olduğu tahmin edilen Haharwa Dağları’ndan (Tavşan Dağları), Nerik’in hava tanrısı için düzenlenen törenlerden, Nerik hava tanrısının karısından ve Nerik’in pantheonuna ait diğer tanrılardan
da bahseder. 2009 yılında bulunan bir tablet parçası üzerinde mabede ait envanter malzemeleri sıralanmıştır: gümüş bir ibrik, altın bir top ve çeşitli tanrılara ait altın ve gümüş UD. ZAL. LE, yani bilinmeyen objeler belki de semboller. Büyük olasılıkla sayılan objeler envanter metninin bulunduğu yerden, yani Oy- maağaç Höyük’ün tepesindeki mabet binasından gelmiştir.
YETERLİ DELİL VAR
Ayrıca Amasya ve Merzifon’un etrafında gerçekleştirilen çeşitli yüzey araştırmalarına rağmen Hitit İmparatorluk seramiğinin tek buluntu yeri Oymaağaç Höyüktür. Kuzey Anadolu’daki Hititlerle Kaşkalar arasındaki çatışmalardan sonra Hititler, bazı yerlerde yenileme çalışmaları yapmışlardır. Restorasyonu yapılan şehirlerden birinin de Nerik olması nedeniyle burada Hitit İmparatorluk Dönemine rastlanmıştır. O yüzden Oymaağaç Höyükte bulunan Geç Tunç Çağı seramiği, Nerik hipotezi için diğer iyi bir delildir.
Vezirköprü Ovasının en büyük yerleşme yeri Oymaağaç Höyüktür. Büyüklüğü dışında Kalkolitik Dönemden Demir Çağma kadar kesintisiz olarak devam eden yerleşme süresi ve ayrıca Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde mezarlık olarak kullanılmış olması, Oymaağaç Höyükun özel durumunu aydınlatma noktasında önemli bir paya sahiptir. Oymaağaç Höyükte bulunan 16 mermer bilezik parçası, çeşitli obsidyen aletler ve 4 kilometre uzaklıktaki Adatepe-Tepecik’te toplanan siyah astarlı Alişar Tipi “Fruchtstânder” parçaları, Vezirköprü Ovasının yerleşme başlangıcının Kalkolitik Dönem’de olduğunun bir kanıtıdır.
NERİK'İ İŞARET EDİYOR
Oymaağaç Höyük’te R. M. Czichon tarafından yapılan kazı ve yüzey araştırması çalışmaları, Nerik Kenti’nin lokalizasyon meselesine çözüm getirecek önemli veriler elde etmek amacıyla gerçekleşmektedir. R. M. Czichon, Oymaağaç Höyük’teki ilk çalışmalarında yüzeyden Hitit İmparatorluk Çağı’na tarihlenen hem
çivi yazılı tabletler hem de çanak – çömlek parçaları toplamış olup yerleşmede Hitit İmparatorluk Çağı iskânını ortaya koymuştur.
ÇİVİ YAZILARI NEYİ ANLATIYOR
Oymaağaç Höyük’ün yüzeyinde bulunan ve aynı tablete ait olduğu düşünülen iki parça halindeki Hitit çivi yazılı metninde tarihi bir olay anlatılmaktadır. Bir kralın yukarı ülkelere gittiği ve orada savaştığından bahseden belgede “Yukarı Ülke” ifadesi Nerik’inde içinde bulunduğu bölgeyi işaret etmektedir.
Oymaağaç’ta yapılan çalışmalara bakıldığında burasının konumu nedeniyle önemli bir Hitit şehri olabileceği söylenebilir. Tabletler ve mühürler üzerinde Nerik’i işaret eden ifadeler dikkat çekici olsa da şu an için kentin ismini koymada yeterli değildir.
Şu anda Oymaağaç Höyükun en eski in situ buluntuları, bir atölye bölgesinde karşılaşılan fırın kalıntılarıdır. Ayrıca büyük olasılıkla Eski Tunç Çağma ait, en az üç kere yenilenen kare şeklinde bir hububat deposu veya bir kuyu olabilecek nitelikteki, üç metreden daha fazla derinliğe sahip yapının uzun zaman kullanıldığı kesindir, çünkü içinde Orta Tunç Çağma ait kırmızı astarlı seramik parçaları bulunmuştur.
KAZILARDA NELERE RASTLANDI
Geç Tunç Çağında Oymaağaç Höyükte görkemli bir mimari ile karşılaşılır. 2500 metre büyüklüğünde kare bir yapı, belki de bir mabet, Oymaağaç Höyük’iin kuzeydoğu tepesine hâkim konumdadır. Tipik bir mabette olduğu gibi, bu yapının köşeleri tam dört yöne doğru yapılmıştır. İlk mabet bir avlunun etrafında yer alan odalardan oluşur. Üç tarafına yeni bölümler eklenerek bugünkü görüntüsüne ulaşılmıştır. Mabedin girişi büyük olasılıkla doğu tarafta yer alıyordu, ancak bu noktada jeofizik araştırmalarında bir boşluk kalıyor. Mabedin güneyindeki dış duvarın etrafında bir avlu bulunmaktaydı. Etrafında bir temenos duvarının olması bu avlunun halka açık olmadığının göstergesi oldu. Dış avlunun girişi ise güneydoğu köşede yer almaktaydı. Dikdörtgen biçimli dört adet gri kül dolu boşluk ahşap kapı direklerin yerini göstermektedir. Tertemiz avlusunda çok sayıda minyatür kaplar, biraz daha büyük tabaklar ve bir bronz ok ucu ele geçirilmiştir. Mabedin güney tarafında sadece temel duvarları ve toprak dolgulu bir bodrum katma rastlanmıştır. Mabedin kuzey tarafında zemin kat ve tabanlar sağlam kalmıştır. Tabanın üzerindeki molozun içinde başlangıçta bahsedilen büyük çivi yazılı tablet parçaları bulunmuştur. Bu parçalar büyük olasılıkla bina ve duvarları yıkılırken üst kattan aşağı düşüp kırılmıştır. İki tablet parçası daha yandaki Demir Çağı çukurlarında bulunmuştur. Ayrıca iki kırmızı perdahlı boğa ayağı, kırmızı beyaz boyalı bir boğa boynuzu, gümüş bir boğa başı rölyefi, alabas- ter parçaları, bir mobilyanın desenli bir kemik kaplaması ve bir insan (veya tanrı?) heykelinin kırmızı boyalı çarığı mabede ait buluntular hakkında fikir vermektedir.
2009 yılında jeo-elektrikli bir araştırma sırasında mabedin girişinin hemen yanında bir sur kapısı ile karşılaşılmıştır. Kapının yatay kesiti, Hattuşa-Boğazköy’in ve Sarissa- Kuşaklı’nın sur kapılarına benzemektedir. Kapı girişinin yanında iki tane 6 odalı kule vardır. Kuzey kulenin kuzey ve batı duvarları etrafında bir merdiven başlamakta ve güneye doğru devam etmektedir. Güneybatı odasın-da karşılaşılan bir yangın tabakasında zengin buluntulara rastlanmıştır. Odanın kuzeydoğu köşesinde tabanın içinde 200 litrelik ve küçük banklı bir küvetle karşılaşılmıştır.
Oymaağaç Höyük gerçekten Nerik ise, çeşme Hitit metninde bahsedilen ünlü “Nerik Çeşmesi” olabilir: “Nerik’in hava tanrısı, dokuz dağlardan gel, Maraşşantija nehrinden gel ve senin çok sevdiğin Nerik çeşmesinden çık!
EN İDEAL YER OLABİLİR
H. G. Güterbock, daha önce değerlendirilmeyen bir Hitit belgesine dayanarak Nerik Kenti’nin yerini tespite çalışmıştır. Bu metnin arka yüzünde şöyle bir ifade bulunmaktadır: “Maraššanta Nehri eskiden başka bir yönde akardı; fakat Fırtına Tanrısı onu çevirdi ve onu tanrıların Güneş Tanrısı’na doğru akıttı. Onu Nerik Şehrine; yakın akıttı.” Bu parçadan çıkan kesin ve en önemli sonuç, Nerik Şehri’nin Marašantiya/Kızılırmak kenarında veya yakınında bulunduğudur.
J. G. Macqueen, Nerik Şehri’nin yine Kızılırmak ve denizle, bunun yanı sıra pınarlarla ilişkisini ortaya koyar. Araştırmacı Nerik’in pınarlarla olan ilişkisini Havza çevresindeki yeraltı su kaynakları ile açıklamaya çalışmış olup Vezirköprü kuzeyindeki Oymaağaç Höyük’ün, Nerik için en ideal yer olduğunu belirtmiştir.
HİTİT'LERİN KUTSAL ŞEHRİ "NERİK" GERÇEKTEN VEZİRKÖPRÜ'DE Mİ?
Son 20 yıldan bu yana Samsun ve yöresinde tarihi kazılara önem verildi.
Özellikle yabancı bilim adamlarının bulgularından sonra başlatılan bu tip kazıların ilk ve en önemli olanı Bafra'daki İkiztepe kazılarıdır.
Buna ilaveten Vezirköprü ilçesinin Oymaağaç köyünde de 2005 yılında bir kazı başlatıldı.
Yazıtlarda adı sıkça geçen, Hititlerin kutsal olarak kabul ettiği tarihsel yerleşme Nerik olduğu sanılan alanda 2005 yılından bu yana sürdürülen kazılarda birçok bulguya rastlandığı açıklanıyor. Vezirköprü'deki kazılar Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rainer Maria Czichon'un başkanlığında 9 yıldır sürdürülüyor.
EFSANELER NE DİYOR?
Uzmanlara göre, eski Hitit Döneminde yazılan Hitit kanunlarına göre sadece dört şehrin; yani Hattuşa, Nerik, Arinna ve Ziplanda’nın vergi ödemesi gerekmiyormuş. Böyle bir imtiyaz Nerik’in önemini öne çıkarmaya yetiyormuş. Hem İlluyanka efsanesi hem de Purulliyaş şenliği, Hititlerin en önemli şenliklerindenmiş ve Nerik’te yapılırmış.
MÖ 15. / 14. yüzyıllarda Kaşkaların Hititlere ait olan kuzey bölgeleri almalarına rağmen, Hititler, kendi inanışlarına devam etmişlerdir. Kaşkaların kim olduğu ve nerede yaşadığı hala bilinmemekle birlikte, yerleşme bölgelerinin Ordu, Amasya, Merzifon, Sinop arasında olduğu düşünülmektedir.
MÖ 13. yüzyılda Hattuşili III, bütün Kuzey Anadolu’yu Kaşkalardan tamamen geri almış ve bu bölge Hitit tarihi bitene kadar Hitit İmparatorluğunun önemli bir kısmı olarak kalmıştır. Şehirlerin tapınakları, özellikle hava tanrısının tapmağı restore edilmiş ve Nerik, tekrar büyük Nuntarrijahşaş kutsal seyahat festivaline katılmıştır.
KIZILIRMAK'IN YAKININDA
30 yıl önce, Nerik şehrinin Durağan, Kargı, Osmancık ve Gümüşhacıköy’ün çevresinde olduğu düşünülmüştür, ama bugün Hititologların çoğu Nerik’in Vezirköprü ve Havzanın kuzey tarafında yer aldığını düşünür. Böyle bir lokalizasyon için Hitit metinlerinden yola çıkılmaktadır: “Maraşşantija Nehrinin yatağı eskiden başka bir yöndeydi. Ama Nerik’in hava tanrısı bu yatağı değiştirdi ve Nerik’e yalan bir yere götürdü”.
Bu metinden yola çıkan Prof. Massimo Folianini, Prof. Dr. Volkert Haas ve “Tübinger Atlas des Vorderen Orient”, Nerik’in, Kızılırmak’ın yakın çevresindeki Oymaağaç Höyük olduğunu düşünmüştür.
Samsun İlinde Vezirköprü Ovasının kuzey kenarında yer alan Oymaağaç Höyük, gerçekten Nerik ile özdeşleştirilebilir mi?
BULUNAN TABLETLER UMUT VERİCİ
Bu hipotez; Berlin Freie Üniversitesi, Gerda Henkel Vakfı, Alman Araştırma Fonu ve Tepe Knauf Ankara tarafından gerçekleştirilen arkeolojik araştırmaların sonuçlarına göre mümkün olabilir.
2005 yılından itibaren on bir Hitit çivi yazılı tablet parçası ve çeşitli hiyeroglif yazılı mühür baskılı bulla parçaları, hem yüzey araştırmaları hem de kazı çalışmaları sırasında bulunmuştur. Bu buluntular Nerik’in etrafında olduğu tahmin edilen Haharwa Dağları’ndan (Tavşan Dağları), Nerik’in hava tanrısı için düzenlenen törenlerden, Nerik hava tanrısının karısından ve Nerik’in pantheonuna ait diğer tanrılardan
da bahseder. 2009 yılında bulunan bir tablet parçası üzerinde mabede ait envanter malzemeleri sıralanmıştır: gümüş bir ibrik, altın bir top ve çeşitli tanrılara ait altın ve gümüş UD. ZAL. LE, yani bilinmeyen objeler belki de semboller. Büyük olasılıkla sayılan objeler envanter metninin bulunduğu yerden, yani Oy- maağaç Höyük’ün tepesindeki mabet binasından gelmiştir.
YETERLİ DELİL VAR
Ayrıca Amasya ve Merzifon’un etrafında gerçekleştirilen çeşitli yüzey araştırmalarına rağmen Hitit İmparatorluk seramiğinin tek buluntu yeri Oymaağaç Höyüktür. Kuzey Anadolu’daki Hititlerle Kaşkalar arasındaki çatışmalardan sonra Hititler, bazı yerlerde yenileme çalışmaları yapmışlardır. Restorasyonu yapılan şehirlerden birinin de Nerik olması nedeniyle burada Hitit İmparatorluk Dönemine rastlanmıştır. O yüzden Oymaağaç Höyükte bulunan Geç Tunç Çağı seramiği, Nerik hipotezi için diğer iyi bir delildir.
Vezirköprü Ovasının en büyük yerleşme yeri Oymaağaç Höyüktür. Büyüklüğü dışında Kalkolitik Dönemden Demir Çağma kadar kesintisiz olarak devam eden yerleşme süresi ve ayrıca Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde mezarlık olarak kullanılmış olması, Oymaağaç Höyükun özel durumunu aydınlatma noktasında önemli bir paya sahiptir. Oymaağaç Höyükte bulunan 16 mermer bilezik parçası, çeşitli obsidyen aletler ve 4 kilometre uzaklıktaki Adatepe-Tepecik’te toplanan siyah astarlı Alişar Tipi “Fruchtstânder” parçaları, Vezirköprü Ovasının yerleşme başlangıcının Kalkolitik Dönem’de olduğunun bir kanıtıdır.
NERİK'İ İŞARET EDİYOR
Oymaağaç Höyük’te R. M. Czichon tarafından yapılan kazı ve yüzey araştırması çalışmaları, Nerik Kenti’nin lokalizasyon meselesine çözüm getirecek önemli veriler elde etmek amacıyla gerçekleşmektedir. R. M. Czichon, Oymaağaç Höyük’teki ilk çalışmalarında yüzeyden Hitit İmparatorluk Çağı’na tarihlenen hem
çivi yazılı tabletler hem de çanak – çömlek parçaları toplamış olup yerleşmede Hitit İmparatorluk Çağı iskânını ortaya koymuştur.
ÇİVİ YAZILARI NEYİ ANLATIYOR
Oymaağaç Höyük’ün yüzeyinde bulunan ve aynı tablete ait olduğu düşünülen iki parça halindeki Hitit çivi yazılı metninde tarihi bir olay anlatılmaktadır. Bir kralın yukarı ülkelere gittiği ve orada savaştığından bahseden belgede “Yukarı Ülke” ifadesi Nerik’inde içinde bulunduğu bölgeyi işaret etmektedir.
Oymaağaç’ta yapılan çalışmalara bakıldığında burasının konumu nedeniyle önemli bir Hitit şehri olabileceği söylenebilir. Tabletler ve mühürler üzerinde Nerik’i işaret eden ifadeler dikkat çekici olsa da şu an için kentin ismini koymada yeterli değildir.
Şu anda Oymaağaç Höyükun en eski in situ buluntuları, bir atölye bölgesinde karşılaşılan fırın kalıntılarıdır. Ayrıca büyük olasılıkla Eski Tunç Çağma ait, en az üç kere yenilenen kare şeklinde bir hububat deposu veya bir kuyu olabilecek nitelikteki, üç metreden daha fazla derinliğe sahip yapının uzun zaman kullanıldığı kesindir, çünkü içinde Orta Tunç Çağma ait kırmızı astarlı seramik parçaları bulunmuştur.
KAZILARDA NELERE RASTLANDI
Geç Tunç Çağında Oymaağaç Höyükte görkemli bir mimari ile karşılaşılır. 2500 metre büyüklüğünde kare bir yapı, belki de bir mabet, Oymaağaç Höyük’iin kuzeydoğu tepesine hâkim konumdadır. Tipik bir mabette olduğu gibi, bu yapının köşeleri tam dört yöne doğru yapılmıştır. İlk mabet bir avlunun etrafında yer alan odalardan oluşur. Üç tarafına yeni bölümler eklenerek bugünkü görüntüsüne ulaşılmıştır. Mabedin girişi büyük olasılıkla doğu tarafta yer alıyordu, ancak bu noktada jeofizik araştırmalarında bir boşluk kalıyor. Mabedin güneyindeki dış duvarın etrafında bir avlu bulunmaktaydı. Etrafında bir temenos duvarının olması bu avlunun halka açık olmadığının göstergesi oldu. Dış avlunun girişi ise güneydoğu köşede yer almaktaydı. Dikdörtgen biçimli dört adet gri kül dolu boşluk ahşap kapı direklerin yerini göstermektedir. Tertemiz avlusunda çok sayıda minyatür kaplar, biraz daha büyük tabaklar ve bir bronz ok ucu ele geçirilmiştir. Mabedin güney tarafında sadece temel duvarları ve toprak dolgulu bir bodrum katma rastlanmıştır. Mabedin kuzey tarafında zemin kat ve tabanlar sağlam kalmıştır. Tabanın üzerindeki molozun içinde başlangıçta bahsedilen büyük çivi yazılı tablet parçaları bulunmuştur. Bu parçalar büyük olasılıkla bina ve duvarları yıkılırken üst kattan aşağı düşüp kırılmıştır. İki tablet parçası daha yandaki Demir Çağı çukurlarında bulunmuştur. Ayrıca iki kırmızı perdahlı boğa ayağı, kırmızı beyaz boyalı bir boğa boynuzu, gümüş bir boğa başı rölyefi, alabas- ter parçaları, bir mobilyanın desenli bir kemik kaplaması ve bir insan (veya tanrı?) heykelinin kırmızı boyalı çarığı mabede ait buluntular hakkında fikir vermektedir.
2009 yılında jeo-elektrikli bir araştırma sırasında mabedin girişinin hemen yanında bir sur kapısı ile karşılaşılmıştır. Kapının yatay kesiti, Hattuşa-Boğazköy’in ve Sarissa- Kuşaklı’nın sur kapılarına benzemektedir. Kapı girişinin yanında iki tane 6 odalı kule vardır. Kuzey kulenin kuzey ve batı duvarları etrafında bir merdiven başlamakta ve güneye doğru devam etmektedir. Güneybatı odasın-da karşılaşılan bir yangın tabakasında zengin buluntulara rastlanmıştır. Odanın kuzeydoğu köşesinde tabanın içinde 200 litrelik ve küçük banklı bir küvetle karşılaşılmıştır.
Oymaağaç Höyük gerçekten Nerik ise, çeşme Hitit metninde bahsedilen ünlü “Nerik Çeşmesi” olabilir: “Nerik’in hava tanrısı, dokuz dağlardan gel, Maraşşantija nehrinden gel ve senin çok sevdiğin Nerik çeşmesinden çık!
EN İDEAL YER OLABİLİR
H. G. Güterbock, daha önce değerlendirilmeyen bir Hitit belgesine dayanarak Nerik Kenti’nin yerini tespite çalışmıştır. Bu metnin arka yüzünde şöyle bir ifade bulunmaktadır: “Maraššanta Nehri eskiden başka bir yönde akardı; fakat Fırtına Tanrısı onu çevirdi ve onu tanrıların Güneş Tanrısı’na doğru akıttı. Onu Nerik Şehrine; yakın akıttı.” Bu parçadan çıkan kesin ve en önemli sonuç, Nerik Şehri’nin Marašantiya/Kızılırmak kenarında veya yakınında bulunduğudur.
J. G. Macqueen, Nerik Şehri’nin yine Kızılırmak ve denizle, bunun yanı sıra pınarlarla ilişkisini ortaya koyar. Araştırmacı Nerik’in pınarlarla olan ilişkisini Havza çevresindeki yeraltı su kaynakları ile açıklamaya çalışmış olup Vezirköprü kuzeyindeki Oymaağaç Höyük’ün, Nerik için en ideal yer olduğunu belirtmiştir.
FACEBOOK YORUMLAR