İNSAN HAKLARI VE DEMOKRATİKLEŞME
İNSAN HAKLARI VE DEMOKRATİKLEŞME REFORMLARIYLA TÜRKİYE İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948 yılında kabul edilişinden bugüne insan hakları konusunda dünyada pek çok ilerleme kay
10 Aralık 2015 - 18:33
İNSAN HAKLARI VE DEMOKRATİKLEŞME REFORMLARIYLA TÜRKİYE
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948 yılında kabul edilişinden bugüne insan hakları konusunda dünyada pek çok ilerleme kaydedildi. Türkiye’de ise 2000’li yıllardan itibaren temel hak ve özgürlüklere ilişkin reformlar büyük ivme kazandı. Eşit vatandaşlık bilinciyle ayrım yapılmadan herkesin temel hak ve özgürlüklerden en geniş şekilde yararlanmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirildi.
Birleşmiş Milletler’in (BM), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul edişinin yıldönümü olan 10 Aralık, tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu bilincinin yerleşmesi amacıyla her yıl “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanıyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948’de kabul edilmesinin ardından devletlerin iç sorunu olarak görülmekten çıkan insan hakları, modern anlamda “ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklar” olarak tanımlanmaya başladı.
Türkiye; temel hak ve özgürlüklerin evrensel ölçülerde geliştirilmesine yönelik bir yandan iç hukuk sistemini uluslararası sözleşmeler ile denetim mekanizmalarına entegre ederken diğer yandan da vatandaşların “eşit yurttaşlık” ilkesiyle her alanda geniş hak ve özgürlüklere kavuşmasına yönelik reformlar gerçekleştirdi. Demokratikleşme, temel hak ve özgürlükler ile insan hakları alanındaki gerçekleştirilen reformlar 2000’li yıllardan itibaren büyük ivme kazandı.
Temel haklara ilişkin uluslararası antlaşmaların iç hukuka üstünlüğünün kabulü, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi alanında önemli bir adım oldu. Uluslararası hukuk normlarıyla entegrasyon çalışmaları kapsamında; “İkiz Sözleşmeler” olarak bilinen ve insan hakları alanında evrensel nitelikteki en önemli düzenlemelerden olan “Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” ile “Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” onaylandı.
İşkenceye Sıfır Tolerans Politikası
“İşkenceye sıfır tolerans” politikası kapsamında, gözaltı koşulları iyileştirildi ve kolluk merkezleri modernleştirildi. “İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol” ile “Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” onaylanarak, BM ve Avrupa Konseyi standartlarını karşılamayan cezaevleri kapatılmaya başlandı.
AB Uyum Paketleri Kapsamında Reformlar Dizisi
Avrupa Birliği’ne (AB) uyum taahhütleri çerçevesinde ölüm cezası kaldırıldı. 2002 yılında çıkarılan İkinci AB Uyum Paketi çerçevesinde, Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişikliklerle siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, Türkiye’de demokrasinin güçlenmesinde önemli kilometre taşlarından biri oldu. Temel haklara ilişkin uluslararası antlaşmalarla entegrasyon çalışmaları kapsamında Üçüncü AB Uyum Paketi kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği ihlal kararlarının, hukuk ve ceza davalarında yeniden yargılama nedeni olarak kabul edildi. Bu sayede temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmaların normatif değeri konusunda yaşanan belirsizliği ortadan kaldırmış oldu.
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
Türkiye’de insan hakları alanında yapılan en dikkat çekici iyileştirmelerden biri, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının getirilmesi oldu. 12 Eylül 2010’da yapılan halk oylaması ile Anayasanın yargıya ilişkin hükümlerinde önemli değişiklikler içeren 5982 sayılı Kanun kabul edildi. Bu değişiklikler kapsamında bireysel başvuru hakkının yeni bir hak arama yolu olarak hukuk düzenimize girdi. Buna göre kişiler, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden AİHS kapsamındaki birinin ihlal edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilme imkânına kavuştu. İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği dünyada, en önemli konulardan biri haline gelen kişisel verilerin korunması ilkesi, Türkiye’de Anayasal güvenceye kavuşturuldu.
Farklı Dilde Siyasi Propaganda
Devlet memurlarının yargıya başvuru haklarının genişletilmesi, siyasi parti özgürlüğünün güvenceli hale getirilmesi, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması siyasi alanda gerçekleştirilen önemli reformlar arasında yer aldı. Yeni kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile insan hakları alanındaki kurumsal yapılanma güçlendirildi. 30 Eylül 2013 yılında açıklanan Demokratikleşme Paketi ile farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkânını getirilirken, 298 Sayılı Kanun’un ilgili maddesini değiştirerek siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propaganda da Türkçenin yanında farklı dil ve lehçelerinde kullanılabilmesinin önü açıldı.
Bilgi Edinme Hakkı Yürürlükte
Demokratik yönetimin güçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyan bilgi edinme hakkı 2003 yılında mevzuatımıza girerken, sivil toplum alanının genişletilmesi ve örgütlenme özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla 2004 yılında yeni bir Dernekler Kanunu yürürlüğe kondu. 2012 yılında ise, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri yeni bir bakış açısıyla ele alan yeni bir “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” çıkarıldı. Çağdaş bir basın kanunu çıkarılarak, yayınevlerinin kapatılmasına ve baskı araçlarına el konulmasına neden olan uygulamalar kaldırıldı.
Eşit Vatandaşlık İlkesi
“Eşit vatandaşlık” ilkesi kapsamında çok sayıda reform hayata geçirildi. Farklı inanç gruplarına mensup vatandaşların ibadet yerlerine ilişkin özgürlüklerin genişletilmesi, azınlıklara ait cemaat vakıflarının mülk edinmelerinin kolaylaştırılması ve taşınmazlarının bu vakıflara iadesi gibi adımlar atıldı.
Türkiye’de özellikle son on yılda kadın ve çocuk haklarının iyileştirilmesine yönelik de önemli adımlar atıldı. “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüğe girerken, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne ve “Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Konusundaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne taraf olundu.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948 yılında kabul edilişinden bugüne insan hakları konusunda dünyada pek çok ilerleme kaydedildi. Türkiye’de ise 2000’li yıllardan itibaren temel hak ve özgürlüklere ilişkin reformlar büyük ivme kazandı. Eşit vatandaşlık bilinciyle ayrım yapılmadan herkesin temel hak ve özgürlüklerden en geniş şekilde yararlanmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirildi.
Birleşmiş Milletler’in (BM), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul edişinin yıldönümü olan 10 Aralık, tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu bilincinin yerleşmesi amacıyla her yıl “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanıyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948’de kabul edilmesinin ardından devletlerin iç sorunu olarak görülmekten çıkan insan hakları, modern anlamda “ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklar” olarak tanımlanmaya başladı.
Türkiye; temel hak ve özgürlüklerin evrensel ölçülerde geliştirilmesine yönelik bir yandan iç hukuk sistemini uluslararası sözleşmeler ile denetim mekanizmalarına entegre ederken diğer yandan da vatandaşların “eşit yurttaşlık” ilkesiyle her alanda geniş hak ve özgürlüklere kavuşmasına yönelik reformlar gerçekleştirdi. Demokratikleşme, temel hak ve özgürlükler ile insan hakları alanındaki gerçekleştirilen reformlar 2000’li yıllardan itibaren büyük ivme kazandı.
Temel haklara ilişkin uluslararası antlaşmaların iç hukuka üstünlüğünün kabulü, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi alanında önemli bir adım oldu. Uluslararası hukuk normlarıyla entegrasyon çalışmaları kapsamında; “İkiz Sözleşmeler” olarak bilinen ve insan hakları alanında evrensel nitelikteki en önemli düzenlemelerden olan “Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” ile “Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” onaylandı.
İşkenceye Sıfır Tolerans Politikası
“İşkenceye sıfır tolerans” politikası kapsamında, gözaltı koşulları iyileştirildi ve kolluk merkezleri modernleştirildi. “İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol” ile “Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” onaylanarak, BM ve Avrupa Konseyi standartlarını karşılamayan cezaevleri kapatılmaya başlandı.
AB Uyum Paketleri Kapsamında Reformlar Dizisi
Avrupa Birliği’ne (AB) uyum taahhütleri çerçevesinde ölüm cezası kaldırıldı. 2002 yılında çıkarılan İkinci AB Uyum Paketi çerçevesinde, Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişikliklerle siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, Türkiye’de demokrasinin güçlenmesinde önemli kilometre taşlarından biri oldu. Temel haklara ilişkin uluslararası antlaşmalarla entegrasyon çalışmaları kapsamında Üçüncü AB Uyum Paketi kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği ihlal kararlarının, hukuk ve ceza davalarında yeniden yargılama nedeni olarak kabul edildi. Bu sayede temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmaların normatif değeri konusunda yaşanan belirsizliği ortadan kaldırmış oldu.
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
Türkiye’de insan hakları alanında yapılan en dikkat çekici iyileştirmelerden biri, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının getirilmesi oldu. 12 Eylül 2010’da yapılan halk oylaması ile Anayasanın yargıya ilişkin hükümlerinde önemli değişiklikler içeren 5982 sayılı Kanun kabul edildi. Bu değişiklikler kapsamında bireysel başvuru hakkının yeni bir hak arama yolu olarak hukuk düzenimize girdi. Buna göre kişiler, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden AİHS kapsamındaki birinin ihlal edilmesi durumunda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilme imkânına kavuştu. İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği dünyada, en önemli konulardan biri haline gelen kişisel verilerin korunması ilkesi, Türkiye’de Anayasal güvenceye kavuşturuldu.
Farklı Dilde Siyasi Propaganda
Devlet memurlarının yargıya başvuru haklarının genişletilmesi, siyasi parti özgürlüğünün güvenceli hale getirilmesi, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması siyasi alanda gerçekleştirilen önemli reformlar arasında yer aldı. Yeni kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile insan hakları alanındaki kurumsal yapılanma güçlendirildi. 30 Eylül 2013 yılında açıklanan Demokratikleşme Paketi ile farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkânını getirilirken, 298 Sayılı Kanun’un ilgili maddesini değiştirerek siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propaganda da Türkçenin yanında farklı dil ve lehçelerinde kullanılabilmesinin önü açıldı.
Bilgi Edinme Hakkı Yürürlükte
Demokratik yönetimin güçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyan bilgi edinme hakkı 2003 yılında mevzuatımıza girerken, sivil toplum alanının genişletilmesi ve örgütlenme özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla 2004 yılında yeni bir Dernekler Kanunu yürürlüğe kondu. 2012 yılında ise, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri yeni bir bakış açısıyla ele alan yeni bir “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” çıkarıldı. Çağdaş bir basın kanunu çıkarılarak, yayınevlerinin kapatılmasına ve baskı araçlarına el konulmasına neden olan uygulamalar kaldırıldı.
Eşit Vatandaşlık İlkesi
“Eşit vatandaşlık” ilkesi kapsamında çok sayıda reform hayata geçirildi. Farklı inanç gruplarına mensup vatandaşların ibadet yerlerine ilişkin özgürlüklerin genişletilmesi, azınlıklara ait cemaat vakıflarının mülk edinmelerinin kolaylaştırılması ve taşınmazlarının bu vakıflara iadesi gibi adımlar atıldı.
Türkiye’de özellikle son on yılda kadın ve çocuk haklarının iyileştirilmesine yönelik de önemli adımlar atıldı. “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” yürürlüğe girerken, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne ve “Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Konusundaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ne taraf olundu.
FACEBOOK YORUMLAR