İnsanlar hataya...
ADİL YÖNETİCİ İnsanlar hataya düşmesinden emin oldukları hak ve hakikat bilgisine sahip önderlere muhtaçtır
04 Aralık 2015 - 09:35
ADİL YÖNETİCİ
İnsanlar hataya düşmesinden emin oldukları hak ve hakikat bilgisine sahip önderlere muhtaçtır. Kendi çıkarlarını en iyi şekilde koruyabilecek ve onları en iyi şekilde idare edebilmeli zeki, fıtrat safiyetini bozmamış, kalbi şahadetle dolu sonradan bulaşmış şeylerden nefsini iyice temizlemiş liderlere ihtiyaç duyulur.
Günümüzde ne yazık ki böyle liderler parmakla gösterilir! İşte o parmakla gösterilen liderler de hani bir tabir vardır “meyve veren ağaç taşlanır” sürekli taşlanmakta. Osmanlılarda şehzadeler on - onyedi yaşına geldiklerinde sancaklara gönderilir lala dediğimiz çok tecrübeli bir devlet adamının gözetiminde hem işleri yürütür hem de yetiştirilirlerdi. Yanlarında annesi hocaları askerleri ve maiyeti küçük bir devlet teşkilatlanmasının örneğini gösterir ki bu sayede şehzade mükemmel bir şekilde yaşayarak eğitimini almış olur. Devletin başarılı olmasının temel sebebi merkezi otoritesinin çok güçlü olmasındandır. Tarih içerisinde merkezi otoritesi en güçlü olan devlet Osmanlı devletidir. En uzun ömürlü olan Türk devleti de bu sebepledir ki Osmanlılar olmuştur.
Asırlardır her topluluğun bir lideri bulunmuştur. Kur'an bu konuda bir ayet i kerimede ''Sen ancak bir uyarıcısın, her toplumun bir rehberi vardır (Ra'd 13/7). İnsanların bir kısmı bizzat yönetilemeyecek kötü görüşlere sahiptir sürekli uyulması gereken kurallara ters düşen şeylerin beşinde koştururlar. Bunlar sapıklık içindedirler, hem de etrafında bulunan insanları saptırmak için güçleri yettiğince mücadele ederler. Çeşitli alanlarda bilinçsiz insanlardan faydalanıp bu sapıklıklarını yaymak, huzuru, güveni yıpratacak girişimlerde bulunurlar. Her ne kadar karda yürüyüp izini belli etmediklerini düşünseler de ak bir sütte leke gibi meydana çıkarlar! Kimileri daha beceriksiz tıpkı deve kuşu gibi kafalarını kuma gömer. Hâlbuki tüm çirkinlikleri meydandadır… Muhalefetin bu hallerine karşı koyacak ve bu konuda aynı inanca sahip insanları uyaracak, hangi devire bakarsanız bakın taşkınlık, ayrılık çıkaran hükümleri kabul etmeyip kendi kafalarından hükümler kuran insanlar olmuştur. Birçoğu tutunamamış, birçoğu inancını kabullendirmiş, hem kendini hem saptırdıklarını kötü bir felakete sürüklemiştir.
Toplumun düzeni ancak bu fikirlere dur demek ve onları hizaya getirmekle mümkündür. Yüce Allah bazen aynı toplumda takva ve adalet sahiplerini güçsüz, zalim ve adaletsiz olanları güçlü gösterebilir… Öyle olmazsa bunun adına sınav denmez. Böylelikle inananların ne kadar doğru karar vereceklerini ve ne kadar sabırlı olduklarını denetler. Hani bir zamanlar Hz. Musa’ya uyanlar Firavun'un zulmünden kurtulduktan sonra birçoğunun buzağıyı kendilerine İlah edindiler, bir kısımda onlar iman edenlere rastladıkları zaman; «İnandık» derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman; «Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz.» derler. Bunun gibi Ayet örnekleri sadakatin ve güvenin en büyük örnekleridir. Allah doğru yola yönelenleri muvaffak eder.
Bir kısım insan da vardır ki bunlarda kısmen isabetli görüşlere sahiptirler. Bunlar doğru yola tam anlamıyla ulaşamaz. Sağlam ve köklü kararlar veremezler… Bazı fırsatları elde etseler de pek çok fırsatı kaçırırlar. Kendilerini kimseye ihtiyacı olmayan mükemmel insan görürler. Dolayısıyla onlara içerisinde bulundukları cehaleti hatırlatıp onları uyarmak için bir lidere ihtiyaçları vardır. Her toplumun olduğu gibi her kurumun da bir yöneticisi vardır. Allah Resulü (s.a.v) bir hadis i şerifinde şöyle buyurmuş; "Hepiniz gözeticisiniz, gözettiklerinizden sorumlusunuz. Lider bir gözeticidir, yönettiklerinden sorumludur. Adam ailesinin gözeticisidir, onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde gözeticidir, görevli olduğu işten sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının gözeticisidir, ondan sorumludur.
Başarılı Liderlere Allah katında büyük mükâfatlar verildiği gibi, halkına, topluluğuna yönetimi altında olan birine haksızlık ve zulüm yaparsa onun cezası açık olarak bildirilmiştir.
Adaletli olmayı, hiç kimseye haksızlık yapmamayı ve nefsinin istediklerini değil yönetimi altında bulunanlar için en hayırlı olanı yapmalı ve sürekli üzerine yüklenen mesuliyetin önemini ve hassasiyetini hatırlamalı.
“Davud! Biz seni ülkede hükümdar yaptık, sen de insanlar arasında adaletle hükmet, keyfine/nefsinin hevesine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın” (Sad, 38/26). Yönetici seçiminde de topluluklara çok büyük görevler düşüyor. Adaletli olması, haksızlık yapmaması, inançlarına ve geleneklerine bağlı ve güçlü ve cesaretli olması. Bu vasıflar doğrultusunda seçtikleri liderlere bağlılıklarını bildirmeleri, her hususta bu yöneticileri desteklemeleri de en mühim meselelerden birisidir.
“Ey iman edenler! Allah’a itâat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere/yöneticilere de itâat edin! Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu sizin için daha hayırlıdır ve sonuç bakımından da daha güzeldir” (Nisa, 4/59).
Yöneticilerin en büyük görevi adaletli olmaktır. Yönetilenlerin en büyük görevi de, bu adaletli hükümlere uymaktır…
İnsanlar hataya düşmesinden emin oldukları hak ve hakikat bilgisine sahip önderlere muhtaçtır. Kendi çıkarlarını en iyi şekilde koruyabilecek ve onları en iyi şekilde idare edebilmeli zeki, fıtrat safiyetini bozmamış, kalbi şahadetle dolu sonradan bulaşmış şeylerden nefsini iyice temizlemiş liderlere ihtiyaç duyulur.
Günümüzde ne yazık ki böyle liderler parmakla gösterilir! İşte o parmakla gösterilen liderler de hani bir tabir vardır “meyve veren ağaç taşlanır” sürekli taşlanmakta. Osmanlılarda şehzadeler on - onyedi yaşına geldiklerinde sancaklara gönderilir lala dediğimiz çok tecrübeli bir devlet adamının gözetiminde hem işleri yürütür hem de yetiştirilirlerdi. Yanlarında annesi hocaları askerleri ve maiyeti küçük bir devlet teşkilatlanmasının örneğini gösterir ki bu sayede şehzade mükemmel bir şekilde yaşayarak eğitimini almış olur. Devletin başarılı olmasının temel sebebi merkezi otoritesinin çok güçlü olmasındandır. Tarih içerisinde merkezi otoritesi en güçlü olan devlet Osmanlı devletidir. En uzun ömürlü olan Türk devleti de bu sebepledir ki Osmanlılar olmuştur.
Asırlardır her topluluğun bir lideri bulunmuştur. Kur'an bu konuda bir ayet i kerimede ''Sen ancak bir uyarıcısın, her toplumun bir rehberi vardır (Ra'd 13/7). İnsanların bir kısmı bizzat yönetilemeyecek kötü görüşlere sahiptir sürekli uyulması gereken kurallara ters düşen şeylerin beşinde koştururlar. Bunlar sapıklık içindedirler, hem de etrafında bulunan insanları saptırmak için güçleri yettiğince mücadele ederler. Çeşitli alanlarda bilinçsiz insanlardan faydalanıp bu sapıklıklarını yaymak, huzuru, güveni yıpratacak girişimlerde bulunurlar. Her ne kadar karda yürüyüp izini belli etmediklerini düşünseler de ak bir sütte leke gibi meydana çıkarlar! Kimileri daha beceriksiz tıpkı deve kuşu gibi kafalarını kuma gömer. Hâlbuki tüm çirkinlikleri meydandadır… Muhalefetin bu hallerine karşı koyacak ve bu konuda aynı inanca sahip insanları uyaracak, hangi devire bakarsanız bakın taşkınlık, ayrılık çıkaran hükümleri kabul etmeyip kendi kafalarından hükümler kuran insanlar olmuştur. Birçoğu tutunamamış, birçoğu inancını kabullendirmiş, hem kendini hem saptırdıklarını kötü bir felakete sürüklemiştir.
Toplumun düzeni ancak bu fikirlere dur demek ve onları hizaya getirmekle mümkündür. Yüce Allah bazen aynı toplumda takva ve adalet sahiplerini güçsüz, zalim ve adaletsiz olanları güçlü gösterebilir… Öyle olmazsa bunun adına sınav denmez. Böylelikle inananların ne kadar doğru karar vereceklerini ve ne kadar sabırlı olduklarını denetler. Hani bir zamanlar Hz. Musa’ya uyanlar Firavun'un zulmünden kurtulduktan sonra birçoğunun buzağıyı kendilerine İlah edindiler, bir kısımda onlar iman edenlere rastladıkları zaman; «İnandık» derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman; «Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz.» derler. Bunun gibi Ayet örnekleri sadakatin ve güvenin en büyük örnekleridir. Allah doğru yola yönelenleri muvaffak eder.
Bir kısım insan da vardır ki bunlarda kısmen isabetli görüşlere sahiptirler. Bunlar doğru yola tam anlamıyla ulaşamaz. Sağlam ve köklü kararlar veremezler… Bazı fırsatları elde etseler de pek çok fırsatı kaçırırlar. Kendilerini kimseye ihtiyacı olmayan mükemmel insan görürler. Dolayısıyla onlara içerisinde bulundukları cehaleti hatırlatıp onları uyarmak için bir lidere ihtiyaçları vardır. Her toplumun olduğu gibi her kurumun da bir yöneticisi vardır. Allah Resulü (s.a.v) bir hadis i şerifinde şöyle buyurmuş; "Hepiniz gözeticisiniz, gözettiklerinizden sorumlusunuz. Lider bir gözeticidir, yönettiklerinden sorumludur. Adam ailesinin gözeticisidir, onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde gözeticidir, görevli olduğu işten sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının gözeticisidir, ondan sorumludur.
Başarılı Liderlere Allah katında büyük mükâfatlar verildiği gibi, halkına, topluluğuna yönetimi altında olan birine haksızlık ve zulüm yaparsa onun cezası açık olarak bildirilmiştir.
Adaletli olmayı, hiç kimseye haksızlık yapmamayı ve nefsinin istediklerini değil yönetimi altında bulunanlar için en hayırlı olanı yapmalı ve sürekli üzerine yüklenen mesuliyetin önemini ve hassasiyetini hatırlamalı.
“Davud! Biz seni ülkede hükümdar yaptık, sen de insanlar arasında adaletle hükmet, keyfine/nefsinin hevesine uyma ki seni Allah yolundan saptırmasın” (Sad, 38/26). Yönetici seçiminde de topluluklara çok büyük görevler düşüyor. Adaletli olması, haksızlık yapmaması, inançlarına ve geleneklerine bağlı ve güçlü ve cesaretli olması. Bu vasıflar doğrultusunda seçtikleri liderlere bağlılıklarını bildirmeleri, her hususta bu yöneticileri desteklemeleri de en mühim meselelerden birisidir.
“Ey iman edenler! Allah’a itâat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere/yöneticilere de itâat edin! Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. Bu sizin için daha hayırlıdır ve sonuç bakımından da daha güzeldir” (Nisa, 4/59).
Yöneticilerin en büyük görevi adaletli olmaktır. Yönetilenlerin en büyük görevi de, bu adaletli hükümlere uymaktır…
FACEBOOK YORUMLAR