İslam'da sen ben kavramı…

HAKİKATI BULMAK İslam’da sen ben kavramı… Aynı ümmette ayrı kavramlar! İslam’da ayrılıklar günümüz afetlerinden birisi

İslam'da sen ben kavramı…
30 Kasım 2015 - 01:25
HAKİKATI BULMAK

İslam’da sen ben kavramı… Aynı ümmette ayrı kavramlar! İslam’da ayrılıklar günümüz afetlerinden birisi.  Peygamber Efendimiz (s.a.v) veda hutbesinde Müslümanın Müslümana kardeş olduğunu, böylelikle bütün Müslümanların kardeş olduğunu, bir Müslümanın kanı ve canı diğer Müslümana haram olduğunu, tenleri renkleri birbirlerinden farklı olanların aynı ümmet içerisinde hiçbir üstünlüğünün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu, tüm Müslümanlara bildirmiş.
Bir zamanlar takva ahlak ve iyilikte birbirleriyle yarışan ümmet maalesef günümüze birbirlerini dışlama yarışı içerisine girdiler. Benim ibadetim, benim imanım, benim doğrularım! Sanki kendisinden olmayanlar o inancın, o ümmetin bir mensubu değil… Maalesef bu bozuk inanç İslam camiasını yavaş yavaş bir sarmaşık gibi sarmakta. Maalesef bunlar İslam inancından uzak anlayışlar. Sanki o müminin kalbini açıp bakmışlar! İnancını tartmış ve ona bazı hükümlerde bulunmuş hatta bu hükümlerde İslam’a hiç yakışmayan bazı atıflar bile kullanılmakta.
Rasulullah hayatta iken müslümanlar arasında bölünmelere neden olacak herhangi bir ihtilaf olmadı. Rasulullah müslümanların öğretmeni ve önderi idi. Ona itaat etmek müslüman olabilmenin zorunlu gereği idi. O müslümanlar arasında Allah'ın Kitabı ile hükmediyordu, onlara vahyin anlaşılması ve yaşanması hususunda şahitlik yapıyordu. Ve onun döneminde müslümanlar vasat bir ümmet olarak vahdeti oluşturmuşlar ve insanlara tevhidi hakikatlerin şahitliğini, sosyal yaşam içinde gösterebilmişlerdi. Bununla birlikte Kur'an'ın mesajı evrenseldi. O her dönemde ve her iklimde yaşanabilecek vahyi ilkeler ve emirler dizisiydi. Müslümanların daha sonraki dönemlerde de Kur'an'ın bildirdiği ve Rasulullah'ın uygulamasını gösterdiği doğrultuda Allah'a topluca kulluk yapmak, aralarındaki işleri istişare ile halletmek, birlikte rükû etmek, zulüm ve saldırı karşısında topluca tavır almak, birbirlerine karşı merhametli ve bağışlayıcı olmaktı. Şu an müslümanlar arasında gittikçe azalan özellikler arasına ''Eğer Rabbin dileseydi elbette bütün insanları tek bir ümmet yapardı. Hâlbuki yine de ihtilaf edip duracaklardı. Ancak Rabbinin rahmeti ile bağışladığı kimseler başka. Zaten onları bunun için yarattı ve Rabbinin; «Andolsun ki, cehennemi tamamen cinlerden ve insanlardan dolduracağım!» sözü tamamen yerine geldi. Hud süresi 118 ve 119 ayet i kerimeleri günümüzün bu hastalığını en açık şekilde ifade etmektedir.
Önceleri İslam’a sokulan fitne yavaş yavaş ümmetin kendi aralarına soktuğu fitne ve ayrılıklara dönüştü. Böylelikle ümmet birlik ruhu yavaş yavaş ayrılıklara dönüştü. Bugün Hz. Muhammet s.a.v’e Tabi olan fakat ayrı ayrı islami anlayışlara bürünen bir anlayış türemekte, sürekli kendilerinde bir farklılık bir üstünlük anlayışı… Hiç bir kelama hiç bir ilme uymayan bu anlayışlar İslam’da bazen ümmet arasında huzursuzluk ve güvensizlik sorunu yaratmakta. Ehlisünnet anlayışına zarar vermekte. Tapiki bu anlayışlar ümmet arasında sanki berrak bir süte damlayan leke gibi kendilerini açığa çıkarmakta. Kardeşlik birlik beraberlik kavramından uzak senlik benlik kavramları oluştu. Böylelikle bir müminin parmağı kanasa diğeri sadece seyretmekte! Oysaki ümmet anlayışı bir müminin bir yeri kanarsa diğer müminin yüreği kanamalı.  Ne zaman bu duyguları yaşarsak gerçek ümmet olmuş oluruz. Sürekli birilerini yüceltip ona takılıp kalıyoruz, yani asıl hedefe ulaşmaktansa sürekli kendimize yeni hedefler oluşturmaktayız.  Nasıl ki Hz. İsa’ya takılıp doğru yolu, ana hedefi yani Allah cc bulmaya çalışanlar Hz. İsa’yı yüceltip ona takılıp kaldılar. Efendimiz ümmetine sakın bu yanlışa düşmeyin diye uyarmış olsa da 73 fırkaya düşme endişesi bugüne gelindiğinde bırakın 73 ü 173 fırka olmuş desek sanırım yanılmayız.
Bütün bu fırkaların genel kaynak klasörlerinde bu uyarıcı Hadis-i Şerif bulunur. Benim ve ashabımın yolunda yürüyenler böylelikle ümmet ne kadar bölünürse o kadar ümmeti bölüyorlar.
Yani kısacası bölündükçe bölünmekteyiz…
Böylelikle sünnetin birçok değerlerinden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz.
Yani bize bırakılan mirasa gerekli değeri vermiyoruz…

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum