İZİ KALACAK, BEN O İZLE YAŞAYAMAM

İntihar eden Ahmetli Kaymakamı Necmi Akman’ın veda mektubu ortaya çıktı

İZİ KALACAK, BEN O İZLE YAŞAYAMAM
21 Temmuz 2016 - 22:52
7- Boş kalıp haberİntihar eden Ahmetli Kaymakamı Necmi Akman’ın veda mektubu ortaya çıktı.
15 Temmuz Fethullahçı Terör Örgütü tarafından yapılan darbe girişiminden sonra görevinden alınması sebebiyle intihar ederek yaşamına son veren Ahmetli Kaymakamı Necmi Akman’ın veda mektubu ortaya çıktı.
Sosyal Medyada Necmi Akman hesabından yapılan ve son mektup olduğu bahsedilen açılamada şu ifadelere yer verildi; Hayatım boyunca darbelere karşı oldum. Darbeleri, terörün en ağır şekli olarak tanımladım. Bunun üzerine okuyup yazdım. 15 Temmuz günü, saat 20.30 gibi, İlçe Emniyet Amiri Mustafa, Zorpuzan beni arayarak “İstanbul’da ve Ankara’da bir hareketlilik var. Tanklar Boğaz Köprüsüne çıkıyor CNN Türk’ü aç” demesi üzerine. Haber kanalını açtım. Anormal bir hareketlilik vardı ve tanklar boğaz köprüsünün bir tarafını kapatmıştı. A Haber’e baktım. “yurt genelinde terör alarmı” var şeklinde haber geçiyordu. Sonra Gölmarmara İlçe Emniyet Amiri aradı. “Efendim ne oluyor tanklar çıkmış” dedi. “Bilmiyorum. Araştıracağım, sana dönerim” dedim. Sonra bilgisi olabilir diye dönem arkadaşım Merkez Valisi Kemal Cirit’i aradım, “Ankara’da ne oluyor” diye sordum. “Bir şey yok ortalık sakin” dedi. Niğde Valisi Peynircioğlu’nu aradım. “Ağabey ne oluyor. Ankara’da bir hareketlilik varmış, İstanbul’da tanklar çıkmış” dedim. “Bilmiyorum” dedi. “Darbe oluyor galiba abi” dedim. “Galiba” dedi. “Bizim valimizin haberi var mı” dedim. “Olması lazım istersen bir ara” dedi. Bu arada Olay TV Ankara temsilcisi Mehmet Çatakçı’ya sordum, ne oluyor diye. “ihtilal” dedi. “Şu anda MİT’e saldırı var” dedi. Daha önce Sivas’ta bir yıl kadar birlikte vali yardımcısı olarak çalıştığımız Veysel Çiftçi’yi aradım. “Ankara’da ne oluyor” diye sordum. “Abi anlamadım, helikopterler MİT’e saldırıyor” dedi.  Manisa Valisi Sayın Hakan Güvençer’i aradım. “Efendim haberleri izliyor musunuz” dedim. “Evet, kaymakam bey, ben de valiliğe geçiyorum” dedi. “Darbe oluyor galiba efendim” dedim, “ben de hazırlanıyorum kaymakamlığa geçiyorum. Bir emriniz var mı” dedim. “Yok, kaymakam bey. Kaymakamlığa geçin, duruma vaziyet edin” dedi. “Başka bir şey var mı efendim” dedim. “Yok kaymakam bey bekleyin” dedi. Ben de kaymakamlığa geçerken İlçe Emniyet Amiri Mustafa Zorpuzan’a “istirahatteki ve izindeki her personeli çelik yelekli ve uzun namlulu silahları ile hazırla ve emniyet amirliğinde hazır et” dedim. 22.45 sularında Kaymakamlık binasında bulunan Emniyet Amirliği önünde herkes hazırdı. Emniyet Amirliği önünde hazır olan personele ve İlçe Emniyet Amirine, İlçe Emniyet Amiri yanımda olduğu halde, “bu bir darbe girişimidir. Sonuna kadar direnilecek, kaymakamlığa ve emniyet amirliğine girmeye çalışan darbeci terörist unsurlar vurulacak” dedim. Benzer talimatları telefonla Salihli İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Taşçı’ya verdim. Gölmarmara İlçe Emniyet Amiri İlker Burak Zeydanlı’yı arayarak “Bunun bir darbe girişimi olduğunu ve sonuna kadar direneceğimizi, kaymakamına haber vermesini derhal kaymakamlığa geçmesini istemesini” söyledim.  Beraberimde İlçe Emniyet Amiri olduğu halde Kaymakamlığa geçtim. İlçe Emniyet Amirine “jandarma komutanını ara. İstiyorsa gelsin” dedim. Daha sonra belediye başkanını arayarak “parti başkanlarını derhal aramasını, bir Cunta faaliyeti olduğunu ve direnileceğini, halkı meydanlara toplamasını, anons yapmasını” istedim. Bu arada ilçe jandarma komutanı intikal etmişti. O da darbeci Cuntaya karşı direnişte olacağını söyledi.
Ahmetli ilçesinde gerekenleri yaptıktan sonra Salihli ilçesine hareket ettim. Oraya ulaştığımda Salihli İlçe Emniyetinin gerekli tertibatları almış olarak buldum. Kaymakamlık önünde bulunan personele “bunun bir darbe girişimi olduğunu sonuna kadar direnileceğini gerekirse darbeci teröristlerin vurulacağını” söyledim. Beraberimde İlçe Emniyet Amiri olduğu halde Kaymakamlığa geçtim. İlçe Emniyet Amirine “jandarma komutanını ara. İstiyorsa gelsin” dedim. Daha sonra belediye başkanını arayarak “parti başkanlarını derhal aramasını, bir cunta faaliyeti olduğunu ve direnileceğini, halkı meydanlara toplamasını, anons yapmasını” istedim. Bu arada ilçe jandarma komutanı intikal etmişti. O da darbeci Cuntaya karşı direnişte olacağını söyledi.
Durumu birlikte değerlendirdikten sonra belediye başkanını aradım ve durumu ona söyledim. “halkı ve partilileri meydanlara indirmesini istedim. İstiyorsa Kaymakamlığa gelebileceğini” söyledim. Bu arada sürekli olarak başta şahsım olmak üzere, İlçe Yazı İşleri Müdürü, İlçe Emniyet Müdürü sürekli AK Parti İlçe Başkanına ulaşmaya çalıştık. AK parti ilçe başkanına çok geç oluşabildik. Ancak zaten caddelerde yürüyüşe geçmişlerdi.  Bu arada Köprübaşı Kaymakamı aradı. “Ne oluyor abi” dedi. “sen neredesin” dedim. İzine ayrıldığını otobüste olduğunu, o anda Uşakta bulunduğunu söyledi. “derhal otobüsten inmesini ilçesine geri dönmesini, bir darbe girişimi olduğunu, emniyet teyakkuza geçirip sonuna kadar direnmeleri gerektiğini, halkı meydanlara indirmek için belediye başkanını ve partileri aramasını” söyledim. Daha sonra Gördes Kaymakamını aradım. Nerede olduğunu sordum. “İzmir’de bulunduğunu annesini ve babasını oraya bırakmakta olduğunu” söyledi. “Derhal ilçesine dönmesini, emniyetini direnişe hazır etmesini ve sonuna kadar darbeye direnmeleri gerektiğini” söyledim. “Hemen dönüşe geçtiğini” söyledi. Daha sonra Alaşehir Kaymakamını aradım, “ne yaptıklarını” sordum. “Tertibat aldıklarını ve sonuna kadar direneceklerini” söyledi.  Sarıgöl Kaymakamı aradı. “Abi ne oluyor ne yapacağız” dedi. “Darbe girişimi var. Emniyeti tam kadro hazır etmesini ve sonuna kadar direnmesi gerektiğini, belediye başkanını aramasını ve halkı meydanlara indirmesini istemesini” söyledim. Orada muhalefet olduğunu nasıl olacağı konusunda tereddüt gösterir gibi olunca, “sorun olmayacağını bunun bir memleket meselesi olduğunu, dolayısıyla herkesin katılacağını, endişe etmemesi gerektiğini” söyledim. Akhisar Kaymakamını aradım. “Abi siz ne yapıyorsunuz” dedim. “Direneceğiz kardeş” dedi.  Turgutlu Kaymakamı Uğur Turan’ı aradım. “Aslında izinde olduğunu tesadüfen ilçede bulunduğunu” söyledi. “İyi olmuş abi sonuna kadar direniyoruz”, dedim. Sonra Demirci Kaymakamı Atilla Kantay aradı. “Ne oluyor. Ben aslında izindeydim. Tesadüfen ilçedeyim” dedi. “Darbe girişimi olduğunu, darbeye direneceğimizi” söyledim. “Meydanlara çağırıyorlar. Ne yapayım gideyim mi, nasıl olur” dedi. “Git, halka konuşma yap, onların moralini yükselt” dedim.  Sonra Salihli Belediye Başkanı ve Salihli İlçe Jandarma Komutanı intikal etti. Jandarma komutanı, “aslında ‘harekât yıldırım’ emrinin geldiğini onu gördüğünü, il jandarma emriyle onu imha ettiğini ve sildiğini” söyledi. Bu sırada İlçe Başsavcımız Ali Rıza San da yanımızdaydı. “Bundan Başsavcımızı ve beni daha önce haberdar etmiş olması gerektiğini” söyledim. Daha önceden rutin işleyiş için oluşturduğum whatsapp ilçe yöneticileri grubu üzerinden her sivil kurumu direnişe meydanlara davet ettim. Whatsapp üzerinden oluşturduğum kriz merkezleri, asayiş ve ilçe yönetimleri grupları üzerinden ve telefonlarla krizi yönettim. Uyumaksızın göreve devam ettim meydanların terkedilmemesini söyledim. Gölbaşı rahatladığında, Gölbaşı Kaymakamı Şahin Aslan’ı aradım. Meşguldü. Bir süre sonra dönüş yaptı. “Abi geçmiş olsun” dedim. “Çok şükür gölbaşı tamam bizim hâkimiyetimizde, ancak çok şehit verdik” dedi. Şehitlere rahmet diledikten sonra ona moral vermeye çalıştım. Meydanlara halkın inerek süreci yönetmeye devam ettim. Ancak pazartesi günü Valiliğe davet edildim ve görevden uzaklaştırıldığım tarafıma bildirildi. Darbeci FETÖ/PDY terör örgütü tarafında yer aldığım gibi ne benim ne ailemin ne hiçbir akrabamın kabul edemeyeceği bir durumla karşılaştım. Babalarını o 47’sinde, annelerini 42’sinde iken kaybeden fakir bir belediye işçisinin çocukları olan 7 kardeş olarak devam ettik hayatımıza. Hayatımız sıkıntılar içinde geçse de ben okuyarak Devlet memuru olmayı başarmıştım. Yıllarca eski Türkiye’nin sıkıntılı hayatını çekmiştik ki yıllarca özlemini duyduğumuz hükümete 3 Kasım 2002 seçimleri kavuştuk. Bir Kaymakam olarak bu hükümetin başarılı olması için taşrada var gücümle çalıştım. İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Âlâ Batman Valisi iken onun Gercüş Kaymakamlığını yaptım. Sayın Cengiz Aydoğdu Artvin Valisi iken onun vali yardımcılığını yaptım. Onlar buna şahitlik edeceklerdir. Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı o İstanbul Belediye Başkanı iken tanıdım. Ben, Kaymakam Adayı ve İstanbul Adalar Kaymakam Vekili idim. O zamandan beri kendisine hayranım ve hayranlığım devam etmektedir. Onu, sadece Türkiye’nin değil, bu coğrafyanın kurtarıcısı olarak görüyorum. Bu hükümeti de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı hükümeti olarak görüyorum. Bu düşüncem değişmemiştir. Bu vatanı, milleti, bayrağı, Başkomutanımızı, parlamentoyu ve hükümeti savunmak için ölmeye hep hazır oldum ve yine hazırım. Ömrüm boyunca, devletin meşru kurumları dışında hiç kimseden emir almadım almam da. Kanunların emrettiği hususların dışına da asla çıkmadım ve çıkmam da. Hiçbir grup, yapılanma, örgütlenme, cemaat, cemiyet üyesi olmadım. Olmam da. Sadece örgütlerin örgütü devletin bir üyesi oldum ve öyle kalmak istiyorum. Çünkü 13 yaşında mecburi hizmeti olan yatılı okula okumaya giderken anneme, “anne ben artık Samsun’a emekli oluncaya kadar dönemem. Ben artık devletin adamıyım” demiştim. Ve ben hâlâ devletin adamıyım. Şimdi öğreniyorum ki benim devletim için, ülkem için, vatanım için, çok sevdiğim başkomutanım için, her hâl şartta desteklediğim ve temsil ettiğim hükümetim için bir tehdit unsuru olmakla itham ediliyorum.
Vatanıma, devletime, milletime, çok sevdiğim başkomutanıma, her zaman onun için çalışmaktan ve onu temsil etmek onur ve gurur duyduğum Türkiye Cumhuriyeti hükümetine bir tehdit olarak değerlendirilmişim. Millet varlığıma saldıran, devletimi yıkmaya çalışan, vatanıma acılar saçan, bulunduğum coğrafyanın gelişmesini ve iyileşmesini istemeyen dış güçlerin içimize sızmış FETÖ/PDY terör örgütünün bir üyesi olarak görülmüşüm; vatanıma, devletime, milletime, çok sevdiğim başkomutanıma, her zaman onu temsil etmekten onur ve gurur duyduğum Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine bir tehdit olarak değerlendirilmişim. Ben kendimden eminim. Hiçbir zaman Cumhurbaşkanıma, Başkomutanıma, Hükümetime bağlı olmaktan ayrılmadım. Onlar zarar görmesin diye gövdemi siper etmekten çekinmedim. Ancak şimdi benim varlığım; ülkem için, vatanımız için, bayrağımız için, başkomutanımız için, hükümetimiz için, demokrasimiz için bir tehditse, bir kaymakam olarak benim görevim de onu ortadan kaldırmaktır.
Aziz milletimizin 15 Temmuzdan itibaren yazdığı destan, emniyet teşkilatımızın, polis memurlarımızın hiç tereddüt etmeksizin darbeye karşı direniş göstermesi her türlü takdirin üstündedir. Sayın Başkomutanımızın Ve Hükümetimizin darbeye karşı verdiği mücadele Arap ve diğer Müslüman ülkelere örnektir, örnek olacaktır. Aziz milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başkomutanımızın kıymetini bilmelidir.
Sevgili ailem ve akrabalarım. Lütfen üzülmeyiniz. Sizin meydanlara bu darbeyi def etmek için canla başla çalıştığınız gibi, ben de üzerime düşeni kaymakamlıkta yaptığımı düşünüyorum. Ama bertaraf edilmesi gereken bir tehlike daha varmış şimdi onu bertaraf ediyorum.
Ben her zaman Başkomutanımızın, Hükümetimizin yanında oldum. Bunlara Batman-Gercüş halkının, Artvin halkının, Sakarya-Kocaali halkının, Çanakkale-Ayvacık halkının, Sivas halkının, Manisa-Ahmetli halkının hepsi olmasa bile önemli bir kısmı şehadet edecektir. Mesai arkadaşlarım, beni yakından tanıyan meslektaşlarım şehadet edeceklerdir. Bir iftira ile karşı karşıyayım, sonuçta aklanacağım belki ama izi kalacak ve ben o izle yaşayamam.
Beni merak eden vatandaşlarımız,
https://www.facebook.com/necomannicomedian http://necmiakman.blogspot.com.tr/ http://beyazyildiz69.blogspot.com.tr/ @StarWhite69 @ncmakman Adreslerinden okuyabilirler…
Aileme; Biliyor musun güzel Zeynep’im; Tıp Fakültesi okumanı çok istiyordum. Sen Diş Hekimliği okumak istiyordun. Şimdi sen her ikisini kazanabilecek bir puan aldın. Ama ben senin hak ettiğin şekilde sevinemedim. İnşallah Tıp Fakültesini tercih edersin. Senin sınav sonuçların açıklandığı gün, ülkesine, milletine, devletine, Başkomutanına, hükümetine, parlamentosuna silah çeken, insanları bombalayan haşhaşilerin arasında adım anılarak ben çok sevdiğim işimden, uzaklaştırıldım. Lütfen üzülme, babanın hiçbir şekilde o haşhaşilerle, o darbecilerle, o canavarlarla bir ilgisi yok. Baban daima Demokrasiyi ve millet iradesini savundu ve işini öyle yaptı. Sayın Başkomutanımız, onları “haşhaşi” diye tanımlarken ne kadar da isabetli söylüyormuş değil mi. Tam da geçmişte haşhaşilerin yaptıkları gibi çok sevdiğim Başkomutanımıza suikast düzenlemeye kalktılar. Sen müsterih ol kızım babanın onlarla hiçbir bağı yok.
Biliyor musun tatlı Ayşe’m; Çok başarılısın. Kore üniversitelerinden birinde okumak istiyordun. İnşallah bir yıl boyunca girdiğin sınavlar seni oraya götürür. Ablan için söylediklerim senin için de geçerli…
Sevgili eşim; Çok sıkıntı çektin. Hiç iyi bir ilçede ya da ilde çalışamadık. Puanımız yeterli olduğu halde, bazı “şanslı” meslektaşlarımızın gittiği gibi yurt dışında yüksek lisans ya da doktora çalışmasına da gidemedik. Hak ettiğimiz ilçe sınıflarına da gidemedik. Malum 1. Sınıf Kaymakamlık hizmetini de 4. Sınıf bir Kaymakamlık da yapıyorduk. Biliyorum, hiç şikâyet etmedin. Hep mutlu olacak bir yol buldun. Olsun diyordun, bir yanımızda Salihli var, diğer yanımızda Turgutlu. Oralarda her şey var. İzmir de yakın. Biliyorum ben üzülmeyeyim diye yapıyordun. Zira hiç talep ettiğimiz yerlerin yakınlarına bile gidemedik. Ahmetli hariç. Ama Ahmetli… Hatırlıyor musun 2002’deki Körfez harekâtı zamanında kamu görevlilerin eşleri ve çocukları ilçeyi ve bölgeyi terk ederken, sizlerin gitmesine izin vermemiştim. Şimdi bu zorunluluklardan kurtuluyorsun. Derdin ki şu “onurlu ve dik duruşun sebebiyle hep sıkıntı yaşıyoruz. Lütfen biraz alttan almaya alış”. Sana “benim karakterim bu, o zaman evlendiğin Necmi, ben olmam ki”, derdim. Evet son bir kez daha zedelenen onurumu, onurumuzu kurtarmaya çalışıyorum. Özellikle 17/25 darbe girişiminden sonra, sana bu “haşhaşi”lerin, bu FETÖ’nün ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Evet, sevgili eşim beni en iyi sen tanırsın. Benim güzel kraliçem metin ol, prenseslerimize iyi bak. Onları sana ve Kadriye teyzelerine emanet ediyorum. Hemen hemen hiç varlığımız yok biliyorum. Size pek bir şey bırakamadığım için üzgünüm. Sakın Başkomutanımıza ve Hükümetimize kırgınlık gösterme, olağanüstü zamanlarda böyle şeyler olur, her şey birbirine karışır. Allah’a emanet olun.
Kaynak: 45 Haber
şokhaber.net

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum