Karaman, İktidarın Eğitim Politikasını ve MEB Bütçesini Eleştirdi
Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, ‘‘1 trilyon 254 milyar liranın faize ayrıldığı bir bütçede “En büyük payı eğitime ayırdık” demek ne kadar gerçekçidir? Aksine, bu ifade milletle alay etmek değil midir!’’ dedi.
20 Aralık 2023 - 20:01
Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, iktidarın eğitim politikasını ve Milli Eğitim Bütçesini eleştirdi. Eğitimin en temel prensiplerinden birinin süreklilik olduğunu belirten Karaman, Ak Parti iktidarı döneminde 8 kez Milli Eğitim Bakanının değiştiğini hatırlattı.
“En büyük payı eğitime ayırdık” demek ne kadar gerçekçidir?
İktidarın her fırsatta gelişmeleri 2002 ile kıyasladığına değinen Karaman, ‘‘Bir kıyası da ben size yapayım; 2002’de Millî Eğitim’in bütçedeki payı %17 iken, 2024 bütçesinde bu oran %9’a gerilemiş, neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Faizde ise durum tam aksine; 2002’de 52 milyar lira iken, 2024 bütçesinde bu rakam 24 kat artarak 1 trilyon 254 milyar lira olmuştur. Yani neredeyse Milli Eğitim Bütçesine denk hale gelmiştir. Peki, soruyorum; bugün, 1 trilyon 254 milyar liranın faize ayrıldığı bir bütçede “En büyük payı eğitime ayırdık” demek ne kadar gerçekçidir? Aksine, bu ifade milletle alay etmek değil midir!” dedi.
Hedefler koltuk işgalinden öteye gitmedi
İktidar’ın 2023, 2053, 2071 hedeflerinin de koltuk işgalinden öteye gidemediğini söyleyen Karaman, şunları kaydetti; “Eğitimde başarı için; ciddiyet, disiplin ve süreklilik isteyen bir devlet politikası gereklidir. Eğitimdeki yapboz modelinizden vazgeçin artık. Eğitimin kalitesi; ahlakla, siyasetten uzak, özgür şekilde yükselecektir. Sayın Bakanımızdan da bu özerk alanda bir zihniyetin askeri gibi değil, tüm vatandaşları kucaklayacak ve devlet politikası olacak adımları atması, en büyük beklentimizdir. Evet, bu bahsettiklerim ideal olanlardır. Ama dönüp kendimize baktığımızda, ideallerin çok gerisinde kaldığımız ortada. İstediğiniz kadar 2023, 2053, 2071 hedefleri koyunuz. Hedefiniz yalnızca bu tarihlere ulaşmak mı? Bu tarihlerde o koltuklarda oturmak mı? Yoksa ecdadımızın taşıdığı o kutlu sancağı daha yükseklere taşımak mı? Ne yazık ki üzülerek söylüyorum sayılıp dökülen tarihler, o koltukların işgalinden öteye gitmedi. Bakınız 100 yılı geride bıraktık ancak bu geçen yüzyılın muhasebesi ne ölçüde yapıldı ne dersler çıkarıldı? İşte bizler akıp giden zamandan ders çıkarmadıkça, eğitim politikalarına gereken hassasiyeti vermedikçe, o idealler bir rakam olmaktan öteye gidemez! Şair Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi: “Zirvesine göz koyduğum dağlara bak. Koşup takıldığım çitlere bak” misali çitlerden öteye gidemeyiz.”
Aslan yattığı yerden belli olur!
Okullarda sosyal donatı alanlarının eksikliği ve fiziki şartların iyileştirilmesi gerektiğini belirten Karaman, “Aslan yattığı yerden belli olur! Birçok okulumuzda sosyal donatı alanlarının eksikliği, çok katlı oluşları ve okul başına öğrenci sayılarının fazla olması gibi fiziki şartların iyileştirilmesi gerekmektedir ve eğitim ortamının temizliği sağlanmalıdır. Okullarımız yetersiz bütçeler sebebiyle ihtiyacı kadar yardımcı personel ve güvenlik personeli sürekli olarak istihdam edememektedir. Bu durum düzeltilmeli ve sürekli istihdam sağlanmalıdır. Mevcut durumdaki haliyle İŞKUR üzerinden görevlendirmeler yapılacaksa dahi bunlar eğitim- öğretim başlamadan tamamlanmalıdır. Neticede hepimiz çocuklarımızı bu alanlara emanet ediyoruz. Bu yapıları verimli olacak şekilde dizayn etmeliyiz okullarımız denetim serbestlik merkezi gibi değil birer cazibe merkezi gibi olmalıdır. Her öğrencimiz okullarımızda ilgi, bilgi, birikim ve yeteneğine göre istifade edebilmelidir” dedi.
“En büyük payı eğitime ayırdık” demek ne kadar gerçekçidir?
İktidarın her fırsatta gelişmeleri 2002 ile kıyasladığına değinen Karaman, ‘‘Bir kıyası da ben size yapayım; 2002’de Millî Eğitim’in bütçedeki payı %17 iken, 2024 bütçesinde bu oran %9’a gerilemiş, neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Faizde ise durum tam aksine; 2002’de 52 milyar lira iken, 2024 bütçesinde bu rakam 24 kat artarak 1 trilyon 254 milyar lira olmuştur. Yani neredeyse Milli Eğitim Bütçesine denk hale gelmiştir. Peki, soruyorum; bugün, 1 trilyon 254 milyar liranın faize ayrıldığı bir bütçede “En büyük payı eğitime ayırdık” demek ne kadar gerçekçidir? Aksine, bu ifade milletle alay etmek değil midir!” dedi.
Hedefler koltuk işgalinden öteye gitmedi
İktidar’ın 2023, 2053, 2071 hedeflerinin de koltuk işgalinden öteye gidemediğini söyleyen Karaman, şunları kaydetti; “Eğitimde başarı için; ciddiyet, disiplin ve süreklilik isteyen bir devlet politikası gereklidir. Eğitimdeki yapboz modelinizden vazgeçin artık. Eğitimin kalitesi; ahlakla, siyasetten uzak, özgür şekilde yükselecektir. Sayın Bakanımızdan da bu özerk alanda bir zihniyetin askeri gibi değil, tüm vatandaşları kucaklayacak ve devlet politikası olacak adımları atması, en büyük beklentimizdir. Evet, bu bahsettiklerim ideal olanlardır. Ama dönüp kendimize baktığımızda, ideallerin çok gerisinde kaldığımız ortada. İstediğiniz kadar 2023, 2053, 2071 hedefleri koyunuz. Hedefiniz yalnızca bu tarihlere ulaşmak mı? Bu tarihlerde o koltuklarda oturmak mı? Yoksa ecdadımızın taşıdığı o kutlu sancağı daha yükseklere taşımak mı? Ne yazık ki üzülerek söylüyorum sayılıp dökülen tarihler, o koltukların işgalinden öteye gitmedi. Bakınız 100 yılı geride bıraktık ancak bu geçen yüzyılın muhasebesi ne ölçüde yapıldı ne dersler çıkarıldı? İşte bizler akıp giden zamandan ders çıkarmadıkça, eğitim politikalarına gereken hassasiyeti vermedikçe, o idealler bir rakam olmaktan öteye gidemez! Şair Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi: “Zirvesine göz koyduğum dağlara bak. Koşup takıldığım çitlere bak” misali çitlerden öteye gidemeyiz.”
Aslan yattığı yerden belli olur!
Okullarda sosyal donatı alanlarının eksikliği ve fiziki şartların iyileştirilmesi gerektiğini belirten Karaman, “Aslan yattığı yerden belli olur! Birçok okulumuzda sosyal donatı alanlarının eksikliği, çok katlı oluşları ve okul başına öğrenci sayılarının fazla olması gibi fiziki şartların iyileştirilmesi gerekmektedir ve eğitim ortamının temizliği sağlanmalıdır. Okullarımız yetersiz bütçeler sebebiyle ihtiyacı kadar yardımcı personel ve güvenlik personeli sürekli olarak istihdam edememektedir. Bu durum düzeltilmeli ve sürekli istihdam sağlanmalıdır. Mevcut durumdaki haliyle İŞKUR üzerinden görevlendirmeler yapılacaksa dahi bunlar eğitim- öğretim başlamadan tamamlanmalıdır. Neticede hepimiz çocuklarımızı bu alanlara emanet ediyoruz. Bu yapıları verimli olacak şekilde dizayn etmeliyiz okullarımız denetim serbestlik merkezi gibi değil birer cazibe merkezi gibi olmalıdır. Her öğrencimiz okullarımızda ilgi, bilgi, birikim ve yeteneğine göre istifade edebilmelidir” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR