KIZILIRMAK DELTASI'NIN "SULAK ALANLARI"NI YOK MU EDİYORUZ?

Ferruh ÇETİN'den anılar

KIZILIRMAK DELTASI'NIN "SULAK ALANLARI"NI YOK MU EDİYORUZ?
08 Aralık 2014 - 22:34
Ferruh ÇETİN'den anılar...

KIZILIRMAK DELTASI'NIN "SULAK ALANLARI"NI YOK MU EDİYORUZ?[gallery ids="17379"]



Kızılırmak Deltası, ülkemizde bulunan en büyük sulak alanlardan birisidir.
Ama ne kadar korunuyor. İşte o tartışma götürür.
Kızılırmak deltasının, doğal özellikleri bugüne kadar onca tahribata rağmen büyük ölçüde korunabilmiştir.
Buna da şükür diyebiliyoruz yani.!
Ancak, uzmanların da belirttiği gibi, bu günlerde deltanın geleceği tartışılır hale gelmiş...
Bazı uzmanlar ise Kızılırmak deltasının yerinde 30 yıl kadar sonra yeller eseceğini iddia ediyorlar.
Bir defa deltanın en güzel alanlarında kaçak yazlıklar yapılmış, bu yapılar yasal olmamasına rağmen yıkılmamış veya yıkılamamıştır, göz yumulmuştur.
Hala da göz yumuluyor.
Çevredeki belediyelerin deltaya zarar verebilecek her türlü girişime göz yummaları deltanın geleceğini daha da tehlikeye sokmaktadır.
Profesörler, doğaseverler, suyu, yeşili sevenler avaz avaz bağırıyorlar; "Bu cennet köşeleri koruyun" diyorlar.
Ama gözleri ranta dönük idareciler ve onlara yol veren siyasi erkler deltanın yok oluşunu hep birlikte hazırlıyorlar.
Yapılanları gördükçe içimiz acıyor.
Bu girişten sonra bilmeyenler için gelin Kızılırmak deltası neymiş, ne değilmiş Sulak alanların yararları neymiş ona bakalım :
NASIL BİR YERDİR KIZILIRMAK DELTASI?
Deniz, ırmak, göl, sazlık, bataklık, çayır, mera, orman, kumul ve tarım alanları gibi farklı ekolojik karakterlerdeki habitatların bir arada bulunması Kızılırmak deltasını dünya çapında bir sulak alan haline getirmiştir.
Delta'da, altısı doğu, birisi ise batı yakasında olmak üzere yedi adet göl bulunmaktadır. Deltanın batısında yer alan Karaboğaz gölünün çevresindeki sazlık ve bataklık alanlarla birlikte toplam alanı 1.400 hektardır. Deltanın doğusunda yer alan göller ise Balık gölü, Uzun göl, Çernek gölü, Liman gölü, Gıcı gölü ve Tatlı göldür. Bunlardan Balık gölünün denizle bağlantısı vardır. Göllerin suları tatlı denebilecek kadar az tuzludur. Sadece, denizle bağlantısı olan Balık Gölü'nde denizden su girişinin olduğu dönemlerde tuzluluk artmaktadır.
Tamamı sığ olan göllerin en derin yeri su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde dahi 3 metreyi geçmez. Ortalama derinlik 1,5 metre civarındadır. İlkbaharda suların yükselmesiyle geniş alanlar su altında kalmakta, Delta’nın doğu bölümündeki göllerin tamamına yakını birleşmekte ve tek bir gölü andırmaktadır. Bu dönemde, Balık gölü ile deniz arasında bulunan Galeriç ormanının da büyük bir kısmı su altında kalmakta ve eşsiz bir görünün oluşturmaktadır.
Deltadaki karakteristik oluşumlardan biride göllerle deniz arasındaki kumullardır. 200-300 metrelik şeritler halinde kıyı boyunca uzanan kumulların yükseklikleri 7/8 metredir. Bazı yerlere 12 metre yüksekliğe ulaştıkları da görülmektedir.
BALIKÇILIĞIN DEVAMINI SAĞLIYOR
Deltalar, balıkların yumurta döktüğü, özellikle yavru balıkların beslendiği, korunduğu alanlardır. Yapılan araştırmalar, yediğimiz balıkların 2/3’sinin yaşamlarının tamamını ya da belirli bir devresini sulak alanlarda geçirdiğini göstermiştir. Bu nedenle sulak alanlar, özellikle deltalar balıkçılığın devamlılığı yönünden hayati öneme sahiptirler.
Kızılırmak Deltası, yaşama ortamlarının çeşitliliği ve önemleri barındırdığı hayvan varlığı ve türlerin durumları ile çok sayıda Uluslararası öneme sahip sulak alan kriterine sahip bir sulak alan ekosistemidir.
Değişik habitatları, zengin bitki ve hayvan varlığı ile bilimsel çalışmalar için açık hava laboratuvarıdır. Taban suyunu dengeleme, denizden tuzlu su girişini önleme gibi işlevleriyle bulunduğu bölgenin su rejiminin düzenlenmesine katkı sağlar.
Tüm bunların yanı sıra, Kızılırmak deltası su ürünleri üretimi, saz kesimi ve otlatma imkânlarıyla yöre ekonomisine önemli katkılar sağlayan çok yönlü bir sulak alan ekosistemidir.
Güzel manzarası ve barındırdığı yaban hayatı ile kuş gözleme, balık tutma, avcılık gibi rekreasyonel faaliyetler için de ideal ortamdır.
MANDALARIN YAŞAM ALANI
Deltada sütü ve kaymağı aranan bir hayvan olan Manda üretimi de yapılmaktadır. Ayrıca at ve  sığırcılık da deltanın çevresinde yaşayanların önemli gelir kaynaklarını oluşturmaktadır.
ZENGİN BİTKİ ÇEŞİDİNE SAHİP
Değişik ekolojik karakterdeki habitatların varlığı deltayı bitki çeşitliliği yönünden de zengin kılmıştır. Göl kıyıları, sazlıklar ve bataklıklar yoğun vejetasyonla kaplıdır. Göllerde su sümbülleri cinsine ait türler hâkimdir. Kıyılarda ise kamış, saz, sivri hasırotu bulunmaktadır. Bazı yerlerde nilüferlere de rastlanmaktadır.
Kuru kesimlerde vejetasyon daha zayıftır. Bu kesimlerde hasırotu vejetasyonu içerisinde ayrıkotu, sinirotu, beşparmakotu ve sütleğen türleriyle, göl soğanı, engerekotu ve orkide yayılış göstermektedir.
Kumulların yer aldığı sahil kesimleri bitki örtüsünden yoksundur. Diğer kesimlerde sütleğen, sığır kuyruğu yaygındır. Daha çok eski kumullarda olmak üzere yer yer defne, kocayemiş, mersin, süpürge otu, şimşir, orman gülü, çıkırgan ve erkek kızılcık gibi bodur ağaç ve çalılarla kaplı alanlar mevcuttur.
Türkiye'deki nadir subasar ormanlardan biri olan Galeriç ormanının hâkim ağaç türü dişbudaktır. Diğer önemli ağaç türleri ise; meşe, söğüt, peruka çalısı ve yemişgendir.
BOL BALIK ve KEREVİT DE VAR
 Deltada bulunan göller, sazlıklar ve bataklıkların plaktonlar ve omurgasız canlılar bakımından zengin oluşu alanın değişik türde zengin faunaya sahip olmasını sağlamıştır. 16000 hektarlık alanda 100.000 su kuşunun barınması deltanın besin maddesince ve fauna elemanlarınca zenginliğinin en iyi göstergesidir.
Deltada bulunan göllerde, sazan, sudak, has kefal, mersin merinosu, alabalık türlerine ait zengin balık popülasyonları mevcuttur. Ayrıca bol miktarda kerevit bulunmaktadır.
Yeşil kurbağa, sıçrayıcı kurbağa, ağaç kurbağası ile su kaplumbağaları va su yılanları deltanın değişmez ve önemli sakinlerindendir.
Delta ve yakın çevresi memeliler bakımından da oldukça zengindir. Yörede görülen başlıca memeli türleri su sıçanı, ev sıçanı, su samuru, yaban kedisi, çakal, ağaç sansarı, sincap ve yaban domuzudur.
TÜRKİYE KUŞLARININ % 74'Ü DELTADA
Deltada bu güne kadar 308 kuş türü saptanmıştır. Bu sayı, Türkiye kuşlarının % 74'ü olup, Türkiye'de Göksu deltasından (332 tür) sonra bir alanda tespit edilmiş en yüksek sayıdır. Bölgede görülen türlerden büyük deniz düdükçünü ve kuzey incir kuşu bu güne dek Türkiye'de sadece Kızılırmak deltasında saptanmıştır. Yine küçük kiraz kuşu ve ak kiraz kuşu son 25 yılda Türkiye'de sadece Kızılırmak deltasında görülmüştür.
Deltadaki türlerden tepeli pelikan, cüce karabatak, al boyunlu kaz, dikkuyruk, şah kartal, küçük kerkenez ve toy dünya çapında nesilleri tehlikede olan türlerdir. Bu türlerden tepeli pelikan deltada kuluçkaya yatmaktadır.
1992 yılında yapılan bir araştırmada 140 kuş türünün deltada ürediği tespit edilmiştir. Bunlardan tepeli pelikan 6 çift, erguvan balıkçıl 500 çift, karaleylek 50 çift, kaşıkçı 75 çift, boz ördek 200 çift, turna 50 çift, macar ördeği 75 çift, pasbaş patka 150 çift, kocagöz 50 çift ve bataklık kırlangıcının 100 çift üreme popülasyonlarıyla delta uluslararası öneme sahip sulak alan özelliğini kazanmaktadır.
Deltada üreyen başlıca diğer kuş türleri küçük batağan 350 çift, bahri 250 çift ve küçük sumru 45 çifttir.
NADİR SU BASAR ORMANLARI VAR
Deltada bulunan Galeriç ormanı, Ülkemizdeki nadir subasar ormanlardan birisidir. Biyolojik çeşitlilik bakımından oldukça zengin olan ormanda 35 ötücü kuş türü kuluçkaya yatmaktadır.
Kızılırmak deltası, göç sırasında Karadeniz’i doğrudan aşan kuş türleri için hayati önem taşımaktadır. İlkbaharda Karadeniz’i geçmek üzere uzun bir yolculuğun hazırlığını yaptıkları ve sonbahar göçlerinde ise Karadeniz’i aşan kuş türlerinin Karadeniz kıyısında sığınabilecekleri en önemli sulak alandır. Bu nedenle, özellikle göç sırasında bazı kuş türleri deltada büyük sayılara ulaşmaktadır. Örneğin göç sırasında bir günde Çernek gölü üzerinde 42.000 kum kırlangıcı sayılmış olup, bölgeden geçit yapan kırlangıç sayısının bir milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Ötücüler dâhil olmak üzere deltadan geçen su kuşlarının sayısı bir kaç milyonu bulmaktadır.
SAZ KESİMİ DÖVİZ GETİRİYOR
Deltadaki diğer bir ekonomik etkinlik ise saz kesimidir. Her yıl toplam saz alanının yaklaşık % 25'i kesilmektedir. Kesilen sazın büyük bir bölümü ihraç edilmektedir. Bir kısmı ise hasır, sepet vb. yapımında, binaların özellikle hayvan barınaklarının çatılarını örtmede ve ahırlarda zemine sermek için kullanılmaktadır.
İKİNCİL İŞ BALIKÇILIK YAPILIYOR
Göllere yakın olan köyler ikinci bir gelir kaynağı olarak balıkçılığa yönelmişlerdir. Deltanın doğu bölümünde toplam 358 üyeli üç, batı bölümünde ise 24 üyeli bir kooperatif vardır.
Göllerde, sazan, sudak, haskefal, mersin morinosu, alabalık ve inici balığı avlanan balık türleridir. Su seviyesinin yüksek olduğu yıllarda Balık Gölü'nde tirsi ve hamsiye de rastlanmaktadır. Ayrıca, göllerde aynalı sazan da yetiştirilmektedir. Son yıllarda kerevit avcılığı da yaygınlaşmıştır.
KAÇAK AVCILIK YAPILIYOR
Deltada yer alan Çernek gölü ve çevresini kapsayan 4000 hektarlık alan 1979 yılında Orman Bakanlığınca Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilerek deltanın bu bölümünde avcılık tamamen yasaklanmıştır. Ancak, yeterli denetim yapılamadığı için yasa dışı avcılık yapılmaktadır.
PROF. AYAN UYARIYOR AMA...
Bafra Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Ali Kemal Ayan, Kızılırmak Deltası'nın kuşlar için en önemli doğal yaşam alanlarından birisi olduğunu vurgulayıp, "Küresel ölçekte nesli tehlike altında olan kuş türlerinden 10 tanesi deltada bulunmaktadır." ifadeleriyle Kızılırmak Deltası'nın önemine bir kez daha dikkat çekmiş.
"Avrupa’da 773 Türkiye’de 465 kuş türü, Kızılırmak Deltası’nda ise 341 kuş türü tespit edilmiştir. Bu sayı, yüzde 73’lük oranla Türkiye’nin en çok kuş türü tespit edilmiş alanıdır. Bir karşılaştırma yapılacak olursa Kızılırmak Deltası’nda, Batı Palearktik bölge kuş türlerinin yaklaşık yüzde 40’ı bulunmaktadır." demiş.
"DELTA KİMYASAL TARIMIN, KAÇAK YAPILAŞMANIN BASKISI ALTINDA"
Bu arada Kızılırmak Deltası üzerinde yapmış olduğu akademik ve bilimsel çalışmalar ile birlikte Kızılırmak Deltasını sürekli gündeme taşıyan Prof. Dr. Ali Kemal Ayan konuşmasında şu hususlara  da dikkat çekmiş: "Delta, üreyen, kışlayan, göç eden kuş türleri için oldukça önemli barınma, konaklama ve beslenme alanı özelliği göstermektedir. Delta, Mersin balığı başta olmak üzere iç su balıkları için de önemli bir alandır.  Kızılırmak deltası bir dünya mirasıdır. Bu miras Samsunumuzun en değerli hazinesi ve turizmde çıkış noktasıdır. Maalesef Samsunumuzun en önemli çıkış noktası olan bu alan halen kimyasal tarımın, susuzluğun, avcılığın, kirliliğin, kaçak toplayıcılığın, kaçak yapılaşmanın ve orman açmasının derin baskısı altındadır. Kızılırmak deltasının etrafındaki sahipsizliği Ekolojik okuryazarlık anlayışı içinde bir yönetim birliği oluşturarak hızla çözmeliyiz. Kızılırmak deltası etrafındaki tarım alanlarını Ekolojik Tarıma ve turizmi de Ekolojik Turizme yönelik planlayarak hayata geçirmeliyiz.”
Evet, Ali Kemal hoca böyle diyor.
Ama hocayı ne kadar dinliyorlar bu belli değil!.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum