Konumuz Deizm!...
ADAMI DİNDEN EDERSİNİZ!
13 Nisan 2018 - 18:56
ADAMI DİNDEN EDERSİNİZ!..
Konumuz Deizm!
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, gençlerde deizm ve ateizmin yaygınlaştığı iddialarına ilişkin, "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın." dedi.
Dedi ama biraz geç dedi?
Geç dedi çünkü birileri çıkar “Bu durum oluşana kadar neredeydiniz?” diye haklı olarak sorar.
‘Deizm neden gündeme geldi veya yayılma eğilimi gösterdi’ diye incelemek gerek.
Nihayetinde; Hiçbir şey sebepsiz olmaz…
***
Önce Deizmin ne olduğundan başlayalım;
Deizm, Yaradan’a inanmakla birlikte, belli bir dinin dogmalarını ve ilkelerini benimsemeyen görüş, bir nevi Yaradan’ın evreni yarattıktan sonra onu kendisi işlemesi için kendi başına bıraktığı inancı…
Biz inananlar için Deizm kutsal kitabı ve peygamberleri yok saydığından uzak durulması gereken bir düşünce şekli.
Aslında Deizm haricinde farklı yaklaşımlar ve inanışlarda var!
Mesela Ateizm!
Yaradan’ı reddettiği gibi tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları ve dinleri reddeden; doğruluğuna inanılan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımıdır. Bunlara, Ateist yani “Tanrı tanımaz” veya “Allahsız” diyoruz.
Bir de Agnostisizm var!
Agnostikler teolojik olarak Yaradan’nın varlığının veya yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır. Bu akımın takipçilerine agnostik veya “bilinemezci” denir.
***
Deizm insanların dinden uzaklaşması ile oluşan bir seviye. Bir sonraki aşaması ise Ateizm!
Peki Türk toplumunu dinden, Müslümanlıktan uzaklaştıran, Deizm’e iten nedenler ne diye bakalım.
Televizyon programlarında dini sohbetler adı altında işin ucu sapkınlığa, aptallığa, uyanıklığa, popülist yaklaşımlara, magazin programlarına kadar uzanan sorulu-cevaplı sözde hocalı sohbetler ile başladı her şey!
TV’de “Hocam eşarbımın üzerine gözlük takıyorum. Caiz mi?” soruları ile başlayıp,
“Sevgilime kavuşmak için dua ediyorum, o da kendi sevdiğine kavuşmak istediği sevgilisi için dua ediyor. Kimin duası kabul olur?” gibi aptalca sorulara.
Küçük çocuklara sırf magazin olsun diye saçma soru sordurup reyting adına mübarek Ramazan ayında dini komik sorulara mahkûm edenlerden,
“Ben imam nikâhlı birisiyle evliyim, günah işliyor muyum?” gibi bırakın dini evrensel ahlaki kurallara bile ters olan ve cevabını herkesin bildiği soruların sorulduğu TV şov programları…
***
Bu TV programları zaman içinde evrildi ve Diyanetin yapmadığı, yapamadığı ve bu boşluktan yararlanan bazı yapıların şov amaçlı sözlerine, kendi kendilerine soru sorup cevabi olarak fetvalar verdikleri bir süreç başladı!
Biraz hatırlayalım!
Çıkıp “6 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir” diyerek toplumda infial yaratan zihniyetin sanki devamıymış gibi “1 yaşındaki kızla da evlenilebilir” e varan zihniyetin vardığı son nokta ise “Asansörde halvet” gibi söylemesi, düşünmesi bile utanç verici söylemler ve sözde söylemler…
Başka söylemler ve ürünlerde var!
Cinsel organ duaları kitabı,
375 liraya cevşenli yanmaz kefen,
130 liraya terlik,
Vs. vs…
Birlere Allah tarafından okuyup anlayalım diye indirilen kutsal kitabımız yaşama dair bir yasa ve kurallar kitabıdır. Özü güzel ahlaktır. Ama birileri dinden ahlakı çıkarıp işlerine gelen kısımlarını söyleme sürekli gündem olma ve inananları sürekli bir yapıya angaje etme, kurdukları yapıyı besleme ve büyütme derdinde…
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda toplumun önüne zorlaştırılmış, ahlaktan uzak, cevabı evrensel ahlaki değerlerin içinde olan sapkın ve belden aşağı sorular ve fetvalar ile dini magazinsel hale getiren yapılar insanları dinden uzaklaştırıyor.
Sadece bu da değil;
Hocaların merkeziyetçi ve siyasi Cuma hutbeleri, siyaset kokan vaazları, cemaati hakir gören ve sürekli yargılayan söylemleri, her hutbenin, vaazın, söylemin sonuna “camimize yardım” denilerek cebinde çay içmeye parası olmayan cemaati toplum içinde ezmeleri bir yerden patlak vermeye başladı.
Ve nihayetinde Diyanet yıllar sonra gerçeği gördü ve endişe içinde üst üste açıklamalar ve icraatlar yapmaya başladı!
E biraz geç oldu yani!
Diyanetin bu çalışmaları biraz daha gecikir veya devamı gelmezse maazallah bu millet Deizm’den Ateizm seviyesine geçer!
Dönüşü de olmaz!
Aman ha!
Konumuz Deizm!
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, gençlerde deizm ve ateizmin yaygınlaştığı iddialarına ilişkin, "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın." dedi.
Dedi ama biraz geç dedi?
Geç dedi çünkü birileri çıkar “Bu durum oluşana kadar neredeydiniz?” diye haklı olarak sorar.
‘Deizm neden gündeme geldi veya yayılma eğilimi gösterdi’ diye incelemek gerek.
Nihayetinde; Hiçbir şey sebepsiz olmaz…
***
Önce Deizmin ne olduğundan başlayalım;
Deizm, Yaradan’a inanmakla birlikte, belli bir dinin dogmalarını ve ilkelerini benimsemeyen görüş, bir nevi Yaradan’ın evreni yarattıktan sonra onu kendisi işlemesi için kendi başına bıraktığı inancı…
Biz inananlar için Deizm kutsal kitabı ve peygamberleri yok saydığından uzak durulması gereken bir düşünce şekli.
Aslında Deizm haricinde farklı yaklaşımlar ve inanışlarda var!
Mesela Ateizm!
Yaradan’ı reddettiği gibi tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları ve dinleri reddeden; doğruluğuna inanılan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımıdır. Bunlara, Ateist yani “Tanrı tanımaz” veya “Allahsız” diyoruz.
Bir de Agnostisizm var!
Agnostikler teolojik olarak Yaradan’nın varlığının veya yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır. Bu akımın takipçilerine agnostik veya “bilinemezci” denir.
***
Deizm insanların dinden uzaklaşması ile oluşan bir seviye. Bir sonraki aşaması ise Ateizm!
Peki Türk toplumunu dinden, Müslümanlıktan uzaklaştıran, Deizm’e iten nedenler ne diye bakalım.
Televizyon programlarında dini sohbetler adı altında işin ucu sapkınlığa, aptallığa, uyanıklığa, popülist yaklaşımlara, magazin programlarına kadar uzanan sorulu-cevaplı sözde hocalı sohbetler ile başladı her şey!
TV’de “Hocam eşarbımın üzerine gözlük takıyorum. Caiz mi?” soruları ile başlayıp,
“Sevgilime kavuşmak için dua ediyorum, o da kendi sevdiğine kavuşmak istediği sevgilisi için dua ediyor. Kimin duası kabul olur?” gibi aptalca sorulara.
Küçük çocuklara sırf magazin olsun diye saçma soru sordurup reyting adına mübarek Ramazan ayında dini komik sorulara mahkûm edenlerden,
“Ben imam nikâhlı birisiyle evliyim, günah işliyor muyum?” gibi bırakın dini evrensel ahlaki kurallara bile ters olan ve cevabını herkesin bildiği soruların sorulduğu TV şov programları…
***
Bu TV programları zaman içinde evrildi ve Diyanetin yapmadığı, yapamadığı ve bu boşluktan yararlanan bazı yapıların şov amaçlı sözlerine, kendi kendilerine soru sorup cevabi olarak fetvalar verdikleri bir süreç başladı!
Biraz hatırlayalım!
Çıkıp “6 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir” diyerek toplumda infial yaratan zihniyetin sanki devamıymış gibi “1 yaşındaki kızla da evlenilebilir” e varan zihniyetin vardığı son nokta ise “Asansörde halvet” gibi söylemesi, düşünmesi bile utanç verici söylemler ve sözde söylemler…
Başka söylemler ve ürünlerde var!
Cinsel organ duaları kitabı,
375 liraya cevşenli yanmaz kefen,
130 liraya terlik,
Vs. vs…
Birlere Allah tarafından okuyup anlayalım diye indirilen kutsal kitabımız yaşama dair bir yasa ve kurallar kitabıdır. Özü güzel ahlaktır. Ama birileri dinden ahlakı çıkarıp işlerine gelen kısımlarını söyleme sürekli gündem olma ve inananları sürekli bir yapıya angaje etme, kurdukları yapıyı besleme ve büyütme derdinde…
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda toplumun önüne zorlaştırılmış, ahlaktan uzak, cevabı evrensel ahlaki değerlerin içinde olan sapkın ve belden aşağı sorular ve fetvalar ile dini magazinsel hale getiren yapılar insanları dinden uzaklaştırıyor.
Sadece bu da değil;
Hocaların merkeziyetçi ve siyasi Cuma hutbeleri, siyaset kokan vaazları, cemaati hakir gören ve sürekli yargılayan söylemleri, her hutbenin, vaazın, söylemin sonuna “camimize yardım” denilerek cebinde çay içmeye parası olmayan cemaati toplum içinde ezmeleri bir yerden patlak vermeye başladı.
Ve nihayetinde Diyanet yıllar sonra gerçeği gördü ve endişe içinde üst üste açıklamalar ve icraatlar yapmaya başladı!
E biraz geç oldu yani!
Diyanetin bu çalışmaları biraz daha gecikir veya devamı gelmezse maazallah bu millet Deizm’den Ateizm seviyesine geçer!
Dönüşü de olmaz!
Aman ha!
FACEBOOK YORUMLAR