MHP Maçka İlçe Kongresi'nde konuşan Koray Aydın iktidara verdi veriştirdi…
AYDIN, MAÇKA’DAN HÜKÜMETE YÜKLENDİ MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın iktidara verdi veriştirdi… MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Mil
07 Aralık 2014 - 22:14
AYDIN, MAÇKA’DAN HÜKÜMETE YÜKLENDİ
MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın iktidara verdi veriştirdi…
MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın; “Bugün gerçekleştirilen Maçka İlçe Kongresinin Maçka’ya ve Trabzon’umuza hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Türkiye yeni bir sürece giriyor. Altı ay sonra genel seçimler yapılacak. Bu seçimlerin Türkiye’nin geleceği ile ilgili hakikaten bir karar seçimi olduğunu hepimiz iyi idrak etmeliyiz. Geride bir mahallî seçim bıraktık. Bu seçimde biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye genelinde baz olarak alınan belediye meclis üyeliklerinde %17,83 oy aldık. Oyumuzu iki milyon üç yüz bin arttırdık. AKP’de %43 oy aldı ve onların oyları da iki milyon üç yüz bin azaldı. Onların kaybettiği oylar MHP’ye geldi. Demek ki iktidar partisinde oluşan gayrimemnunların akışının MHP’ye olduğunu görebiliriz. Biliyorsunuz mahalli seçimlerde alınan oyları dikkate alarak çeşitli araştırma kuruluşları eğer bu mahalli seçimlerde alınan oylar genel seçimlerde alınsaydı nasıl bir sonuç çıkardı şeklinde yapmış oldukları araştırmalarda bizim aldığımız bu oy 90-95 milletvekili bandında, AKP’nin aldığı oy da 276 bandında oynayabileceği tespit edildi ve bütün Türkiye’ye duyuruldu. Demek ki iktidar partisi mahalli seçimlerde aldığı oydan birkaç puan daha kaybetse tek başına iktidar olma şansı yok. Bunları yakın rakamlarla açıklıyorum ki herkes ileri de Türkiye’de neler olabileceğini daha iyi anlasın.
İktidar partisi yaptığı lider değişikliği, ondan sonra gelişen siyasal olaylar ve yakın tarihte yaşanan olaylarla beraber kan kaybı devam eden bir siyasi parti durumundadır. Eline geçirdiği büyük medya gücünü kullanarak bu kan kaybını örtmeye çalışması herkes tarafından bilinmelidir. Çünkü başbakanın yerine gelen Davutoğlu’nun başbakanlık koltuğunu dolduramadığı, iş yapma algısı olarak yapılmış olan araştırmalarda bu manada güven duyulmayan bir yapı gösterdiği hemen hemen bütün araştırmalarla teyit edilmektedir. Bir parti oy kaybediyorsa ortaya çıkan yeni oy kümesinin hangi partiye gideceği ve hangi partinin bu oluşan boşluğu doldurabileceği ayrı bir hesap konusudur. Mahalli seçim sonuçları göstermiştir ki bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi çok avantajlıdır. Nitekim benzer durum Trabzon’da da yaşanmıştır. Biz belediye meclis üyeliklerinde yüz bin, ilçe belediye başkanlıkları düzeyinde de yüz dokuz bin küsur oy aldık. Sadece mahalli seçimin getirdiği sonuçlar olarak bunları söylüyorum. Elbette önümüzde bir genel seçim var. Bu genel seçimde Milliyetçi Hareket Partisi olarak ideali yakalamak için daha büyük bir gayret göstereceğiz. Bunun çabasını ortaya koyacağız.
Şimdi de kongrelerimizi yapıyoruz. Kongreler bir yenilenmedir. Tazelenmedir. Yeni bir heyecan meydana getirmek, yeni hedefler ortaya koyarak onun için çalışmaktır. Bu bakımdan Trabzon’da yapılan bu kongrelerimizi biz yenilenmenin ve silkinip kendine gelerek yapılacak seçimlere hazırlanmanın alt yapısı olarak görüyor ve değerlendiriyoruz.
Ortahisar ilçe teşkilatımızın Trabzon’da reklam panolarında yer alan “Her yerde MHP var, Her evde MHP var” yazılı afişlerde on bin üye ve %40 oy oranı hedefini ortaya koyan ve 12 Aralık’ta yapılacak olan ilçe divan toplantısına bütün halkı davet eden çalışması Trabzon’da MHP’nin farkındalığının sağlanabilmesi için atılmış doğru bir adımdır. Bunun gibi çalışmalarla Trabzon genelinde cazibe merkezinin Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğunu gösterecek adımları atmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bizler dikkatli olacağız. Son zamanlarda siyasi iktidarın ağzında “yeni Türkiye” kavramı var. Sürekli bunu söylüyor, söyletiyor, tartıştırıyor; özellikle televizyonlardaki artçıları ile bu konuyu gündemde tutarak, insanımıza anlatarak kabul ettirmeye çalışıyor. Peki, nedir yeni Türkiye? Ne yapmak istiyorlar? Bununla nereye varmak istiyorlar? Bunu hepimizin sorgulaması, doğru tespit yapıp, bu tespiti de halka anlatarak; onların da bu kavramın arkasında nelerin saklı olduğunu bilmesini de sağlamamız lazım. Bunu biz yapacağız. Bunu bir görev olarak kabul edip yapacağız. Bunlar Türkiye’yi yeniden formatlıyorlar. Yeni Türkiye dedikleri kavramın arkasında yatan içimizden bir parçayı bütünün önüne koyarak kendi içinde parçalara ayrılmış ve bu parçalara dayalı olarak da bunun anayasa ile teminat altına alındığı Milli Devlet vasfının ortadan kaldırılarak, etnisitelere dayalı yeni bir Türkiye modelinin ortaya konmasıdır. Yeni Türkiye dedikleri budur. Zaten PKK ile yaptıkları bütün müzakerelerde de tartıştıkları, konuştukları, vaat ettikleri de budur. Bunu yapmaya çalışıyorlar. Peki, bu yeni formatlamanın içerisinde ne yok? Türk kimliği yok. Göktürkler ’den beri tarihin her döneminde var olmuş olan büyük bir milletin adını tarih sahnesinden silerek, Türkiye’yi etnisiteler yumağı haline dönüştürecek bu adımın arkasında yatan gerçek bu. Ama halkımız bunu bilmiyor. İşte bu seçim ve seçime kadar geçecek olan süreçte vatanperver duygusu ile ülkesine karşı sorumluluk taşıdığını gören bir birey olarak, bu görevi üstüne alarak bunu tartıştırmak, konuşturmak, Türkiye’nin rotasının hangi yöne döndüğünü halkla paylaşmak hepimiz için bir ödev, bir görevdir.
Mevcut siyasal iktidar bunu yaparken çok arsız, çok yüzsüz, çok riyakâr, çok yalancı. Dün söylediğinin bugün tersini yapabilen, bunu yaparken de zerre kadar yüzü kızarmayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunun için bu yalan makinalarını takip etmek, gerçekleri her yerde bunları yüzlerine haykırmak, halk arasında bunu tartışılmasını sağlayarak bu kirli niyeti deşifre etmek bizim sorumluğumuzdur. Çünkü biz bu mücadeleyi verirken şu soruları kendimize soruyoruz. Herkesin de sorması lazım. Biz Türk Milleti olarak bir savaşa girdik de savaşı mı kaybettik? Yenildik mi? Sırtımız yerde mi? Kime karşı kaybettik bu savaşı? Bu siyasal iktidar büyük bir arsızlık içerisinde Türk Milletine karşı adeta savaş açarcasına bu milletin kimliği ile oynama cesaretini kendilerinde nasıl bulabiliyorlar?
Buna evet diyemeyiz. İşin evirildiği noktanın bu taraf olduğunu herkes bilmelidir. Gerçek bu. Bu gerçeği onlar bizimle tartışamazlar. İçlerinde bir tane cesur siyasetçi varsa gelsin gerçekleri halkın önünde bizimle konuşsunlar. Konuşamazlar. Çünkü o kirli ve haram parayla oluşturdukları havuz medyası ile kurdukları haram imparatorluğundaki satılık kalemlerle, televizyonlarla her gece evlerimize nifak tohumları ekiyorlar. Bu milletin tarihi ile oynayarak, sağlam köklerini yerinden sökmeye çalışarak insanların kafasında soru işaretleri yaratarak hain ve kirli bir planı hayata geçiriyorlar.
6-7 Ekim’de Türkiye’de yaşananlar bu kirli planı, ülkenin nasıl pazarlık konusu yapıldığını bütün Türkiye’ye gösterdi. Ne oldu 6-7 Ekim’de? PKK ve yandaşları Kobani’yi bahane ederek hükümete gözdağı verdiler. Hükümete dediler ki; ”Bizimle aylardır, yıllardır pazarlık ediyorsun. Bize sözler verdin. Bize taahhütlerde bulundun. Bizi oyalama, seçim öncesi kıvırıp durma. Bize verdiğin sözleri yerine getir” dediler. Ve askerin kışlalara, polisin karakollara hapsedildiği doğu ve güneydoğuda devlet gücünün aradan çıkarılarak o gücü PKK’ya teslim etmiş olan zihniyet şimdi de tutturmuş kamu düzeni diyor. Kim diyor bunu? Müsamere çocuğu gibi rol üstlenmiş olan şimdiki başbakan. Başbakan derseniz. Kamu düzeni sağlanmadan diyor bu iş olmaz. Sen nereyi yönetiyorsun? Bu ülkeyi on iki yıldır senin tabi olduğun siyasal iktidar yönetmiyor mu? Bu pazarlıkları PKK ile siz yapmıyor musunuz? Otuz bin kişinin katili olan bir örgüt liderini kurtarıcı gibi bu millete taktim eden siz değil misiniz? Bunu yaparken zerre kadar yüzünüz kızarmazken şimdi de çıkmış kamu düzeninden bahsediyorsun. Siz ne yüzsüz insanlarsınız… Hangi kamu düzeni? Ülkenin doğu ve Güneydoğusunu PKK’nın eline teslim etmiş biri olarak, zerre kadar utanma duygusu taşımadan şimdi çıkıp kamu düzeninden bahsetmek bu milletle alay etmektir. Her şeyin bir sınırı vardır. Riyakârlıkla vatan topraklarını teröristlerin önüne bir pazarlık masasının önüne koyarak bu gücü kendisinde görenler yanıldıklarını çok yakında anlayacaklar. Biz Türk Milleti olarak binlerce yıllık tarihimizde böyle hainlik edenleri, böyle kirli pazarlık yapanları çok gördük. Ama onlar şimdi tarihin çöplüğünde yatıyorlar. Biz tarihi okurken o insanları bu ülkeye ihanet eden hainler olarak anıyoruz. Bugün galip olabilirsin. Bugün devletin gücünü eline geçirdiğin için devletin sopasıyla, hazinesiyle bu millete hükmedebilirsin ama şunu bil ki bu millet dualı bir millettir ve bu milletin hasletlerini, duygularını taşıyan yürekli kadrolar vardır. Onlar bugün sabrediyor olabilirler ama sabrın da bir sonu vardır. Sen bu haksızlığa devam edersen ülkücü hareketin, milliyetçi hareketin tokadını önümüzdeki zaman diliminde mutlaka yiyeceksin.
İşin özeti budur. Türk kimliğini ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve parçalara ayrılmış, mümkünse federatif bir yapının kurulacağı yeni bir Türkiye formatlanıyor. Gerçek bu. Öcalan’la pazarlık masasında da bunu konuşuyorlar. Şimdi seçime kadar anlaştılar. AKP diyor ki seçime kadar durumu idare edelim, şu seçimi kazanmak için elimden geleni yapayım seçimden sonra size ne söz verdiysem yapacağım diye el sıkıştılar. Kiminle? Elinden kan damlayan Öcalan’la. O damlayan kan da Hakkâri’de arkalarından sinsice yaklaşıp ense köklerine sıkılan kalleş kurşunla şehit olan iki tane askerimiz var. Ey Davutoğlu sen ve şürekânın tuttuğu elde de o askerlerimizin kanı var. Sen bunu bilmezliğe vursan da, bu millet senin ne yaptığını elbet görecek ve sana öyle bir şamar vuracak ki nereden geldiğini anlamayacaksın. Her çıkışın bir inişi var. Bu kadar riyakârlığın, bu kadar hırsızlığın, bu kadar üçkâğıtçılığın cirit attığı bir Türkiye’de bunların bataklığa saplandığı bir gün elbet olacaktır.
Siyaset iddia işidir. İstemeden olmaz. Biz istersek yaparız, başarırız. Bu kudrete sahibiz. Ben varım diyenlerle bu yolda yürüyeceğiz. O bakımdan seçilecek bütün arkadaşlarımız, kongrelerde yenilenen bütün dava arkadaşlarımız bakış açısını bu yönde oluşturacak. Göreve gelenler kim olursa, Cenab-ı Allah kime nasip ederse de bu mücadeleyi hep beraber vererek, aramızda ayrılığa, nifak tohumlarına yer vermeden hedefe ulaşmak için el birliği ile çalışacağız“ dedi.
Kaynak Kanal Mavi
MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın iktidara verdi veriştirdi…
MHP Maçka İlçe Kongresi’nde konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın; “Bugün gerçekleştirilen Maçka İlçe Kongresinin Maçka’ya ve Trabzon’umuza hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Türkiye yeni bir sürece giriyor. Altı ay sonra genel seçimler yapılacak. Bu seçimlerin Türkiye’nin geleceği ile ilgili hakikaten bir karar seçimi olduğunu hepimiz iyi idrak etmeliyiz. Geride bir mahallî seçim bıraktık. Bu seçimde biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye genelinde baz olarak alınan belediye meclis üyeliklerinde %17,83 oy aldık. Oyumuzu iki milyon üç yüz bin arttırdık. AKP’de %43 oy aldı ve onların oyları da iki milyon üç yüz bin azaldı. Onların kaybettiği oylar MHP’ye geldi. Demek ki iktidar partisinde oluşan gayrimemnunların akışının MHP’ye olduğunu görebiliriz. Biliyorsunuz mahalli seçimlerde alınan oyları dikkate alarak çeşitli araştırma kuruluşları eğer bu mahalli seçimlerde alınan oylar genel seçimlerde alınsaydı nasıl bir sonuç çıkardı şeklinde yapmış oldukları araştırmalarda bizim aldığımız bu oy 90-95 milletvekili bandında, AKP’nin aldığı oy da 276 bandında oynayabileceği tespit edildi ve bütün Türkiye’ye duyuruldu. Demek ki iktidar partisi mahalli seçimlerde aldığı oydan birkaç puan daha kaybetse tek başına iktidar olma şansı yok. Bunları yakın rakamlarla açıklıyorum ki herkes ileri de Türkiye’de neler olabileceğini daha iyi anlasın.
İktidar partisi yaptığı lider değişikliği, ondan sonra gelişen siyasal olaylar ve yakın tarihte yaşanan olaylarla beraber kan kaybı devam eden bir siyasi parti durumundadır. Eline geçirdiği büyük medya gücünü kullanarak bu kan kaybını örtmeye çalışması herkes tarafından bilinmelidir. Çünkü başbakanın yerine gelen Davutoğlu’nun başbakanlık koltuğunu dolduramadığı, iş yapma algısı olarak yapılmış olan araştırmalarda bu manada güven duyulmayan bir yapı gösterdiği hemen hemen bütün araştırmalarla teyit edilmektedir. Bir parti oy kaybediyorsa ortaya çıkan yeni oy kümesinin hangi partiye gideceği ve hangi partinin bu oluşan boşluğu doldurabileceği ayrı bir hesap konusudur. Mahalli seçim sonuçları göstermiştir ki bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi çok avantajlıdır. Nitekim benzer durum Trabzon’da da yaşanmıştır. Biz belediye meclis üyeliklerinde yüz bin, ilçe belediye başkanlıkları düzeyinde de yüz dokuz bin küsur oy aldık. Sadece mahalli seçimin getirdiği sonuçlar olarak bunları söylüyorum. Elbette önümüzde bir genel seçim var. Bu genel seçimde Milliyetçi Hareket Partisi olarak ideali yakalamak için daha büyük bir gayret göstereceğiz. Bunun çabasını ortaya koyacağız.
Şimdi de kongrelerimizi yapıyoruz. Kongreler bir yenilenmedir. Tazelenmedir. Yeni bir heyecan meydana getirmek, yeni hedefler ortaya koyarak onun için çalışmaktır. Bu bakımdan Trabzon’da yapılan bu kongrelerimizi biz yenilenmenin ve silkinip kendine gelerek yapılacak seçimlere hazırlanmanın alt yapısı olarak görüyor ve değerlendiriyoruz.
Ortahisar ilçe teşkilatımızın Trabzon’da reklam panolarında yer alan “Her yerde MHP var, Her evde MHP var” yazılı afişlerde on bin üye ve %40 oy oranı hedefini ortaya koyan ve 12 Aralık’ta yapılacak olan ilçe divan toplantısına bütün halkı davet eden çalışması Trabzon’da MHP’nin farkındalığının sağlanabilmesi için atılmış doğru bir adımdır. Bunun gibi çalışmalarla Trabzon genelinde cazibe merkezinin Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğunu gösterecek adımları atmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bizler dikkatli olacağız. Son zamanlarda siyasi iktidarın ağzında “yeni Türkiye” kavramı var. Sürekli bunu söylüyor, söyletiyor, tartıştırıyor; özellikle televizyonlardaki artçıları ile bu konuyu gündemde tutarak, insanımıza anlatarak kabul ettirmeye çalışıyor. Peki, nedir yeni Türkiye? Ne yapmak istiyorlar? Bununla nereye varmak istiyorlar? Bunu hepimizin sorgulaması, doğru tespit yapıp, bu tespiti de halka anlatarak; onların da bu kavramın arkasında nelerin saklı olduğunu bilmesini de sağlamamız lazım. Bunu biz yapacağız. Bunu bir görev olarak kabul edip yapacağız. Bunlar Türkiye’yi yeniden formatlıyorlar. Yeni Türkiye dedikleri kavramın arkasında yatan içimizden bir parçayı bütünün önüne koyarak kendi içinde parçalara ayrılmış ve bu parçalara dayalı olarak da bunun anayasa ile teminat altına alındığı Milli Devlet vasfının ortadan kaldırılarak, etnisitelere dayalı yeni bir Türkiye modelinin ortaya konmasıdır. Yeni Türkiye dedikleri budur. Zaten PKK ile yaptıkları bütün müzakerelerde de tartıştıkları, konuştukları, vaat ettikleri de budur. Bunu yapmaya çalışıyorlar. Peki, bu yeni formatlamanın içerisinde ne yok? Türk kimliği yok. Göktürkler ’den beri tarihin her döneminde var olmuş olan büyük bir milletin adını tarih sahnesinden silerek, Türkiye’yi etnisiteler yumağı haline dönüştürecek bu adımın arkasında yatan gerçek bu. Ama halkımız bunu bilmiyor. İşte bu seçim ve seçime kadar geçecek olan süreçte vatanperver duygusu ile ülkesine karşı sorumluluk taşıdığını gören bir birey olarak, bu görevi üstüne alarak bunu tartıştırmak, konuşturmak, Türkiye’nin rotasının hangi yöne döndüğünü halkla paylaşmak hepimiz için bir ödev, bir görevdir.
Mevcut siyasal iktidar bunu yaparken çok arsız, çok yüzsüz, çok riyakâr, çok yalancı. Dün söylediğinin bugün tersini yapabilen, bunu yaparken de zerre kadar yüzü kızarmayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunun için bu yalan makinalarını takip etmek, gerçekleri her yerde bunları yüzlerine haykırmak, halk arasında bunu tartışılmasını sağlayarak bu kirli niyeti deşifre etmek bizim sorumluğumuzdur. Çünkü biz bu mücadeleyi verirken şu soruları kendimize soruyoruz. Herkesin de sorması lazım. Biz Türk Milleti olarak bir savaşa girdik de savaşı mı kaybettik? Yenildik mi? Sırtımız yerde mi? Kime karşı kaybettik bu savaşı? Bu siyasal iktidar büyük bir arsızlık içerisinde Türk Milletine karşı adeta savaş açarcasına bu milletin kimliği ile oynama cesaretini kendilerinde nasıl bulabiliyorlar?
Buna evet diyemeyiz. İşin evirildiği noktanın bu taraf olduğunu herkes bilmelidir. Gerçek bu. Bu gerçeği onlar bizimle tartışamazlar. İçlerinde bir tane cesur siyasetçi varsa gelsin gerçekleri halkın önünde bizimle konuşsunlar. Konuşamazlar. Çünkü o kirli ve haram parayla oluşturdukları havuz medyası ile kurdukları haram imparatorluğundaki satılık kalemlerle, televizyonlarla her gece evlerimize nifak tohumları ekiyorlar. Bu milletin tarihi ile oynayarak, sağlam köklerini yerinden sökmeye çalışarak insanların kafasında soru işaretleri yaratarak hain ve kirli bir planı hayata geçiriyorlar.
6-7 Ekim’de Türkiye’de yaşananlar bu kirli planı, ülkenin nasıl pazarlık konusu yapıldığını bütün Türkiye’ye gösterdi. Ne oldu 6-7 Ekim’de? PKK ve yandaşları Kobani’yi bahane ederek hükümete gözdağı verdiler. Hükümete dediler ki; ”Bizimle aylardır, yıllardır pazarlık ediyorsun. Bize sözler verdin. Bize taahhütlerde bulundun. Bizi oyalama, seçim öncesi kıvırıp durma. Bize verdiğin sözleri yerine getir” dediler. Ve askerin kışlalara, polisin karakollara hapsedildiği doğu ve güneydoğuda devlet gücünün aradan çıkarılarak o gücü PKK’ya teslim etmiş olan zihniyet şimdi de tutturmuş kamu düzeni diyor. Kim diyor bunu? Müsamere çocuğu gibi rol üstlenmiş olan şimdiki başbakan. Başbakan derseniz. Kamu düzeni sağlanmadan diyor bu iş olmaz. Sen nereyi yönetiyorsun? Bu ülkeyi on iki yıldır senin tabi olduğun siyasal iktidar yönetmiyor mu? Bu pazarlıkları PKK ile siz yapmıyor musunuz? Otuz bin kişinin katili olan bir örgüt liderini kurtarıcı gibi bu millete taktim eden siz değil misiniz? Bunu yaparken zerre kadar yüzünüz kızarmazken şimdi de çıkmış kamu düzeninden bahsediyorsun. Siz ne yüzsüz insanlarsınız… Hangi kamu düzeni? Ülkenin doğu ve Güneydoğusunu PKK’nın eline teslim etmiş biri olarak, zerre kadar utanma duygusu taşımadan şimdi çıkıp kamu düzeninden bahsetmek bu milletle alay etmektir. Her şeyin bir sınırı vardır. Riyakârlıkla vatan topraklarını teröristlerin önüne bir pazarlık masasının önüne koyarak bu gücü kendisinde görenler yanıldıklarını çok yakında anlayacaklar. Biz Türk Milleti olarak binlerce yıllık tarihimizde böyle hainlik edenleri, böyle kirli pazarlık yapanları çok gördük. Ama onlar şimdi tarihin çöplüğünde yatıyorlar. Biz tarihi okurken o insanları bu ülkeye ihanet eden hainler olarak anıyoruz. Bugün galip olabilirsin. Bugün devletin gücünü eline geçirdiğin için devletin sopasıyla, hazinesiyle bu millete hükmedebilirsin ama şunu bil ki bu millet dualı bir millettir ve bu milletin hasletlerini, duygularını taşıyan yürekli kadrolar vardır. Onlar bugün sabrediyor olabilirler ama sabrın da bir sonu vardır. Sen bu haksızlığa devam edersen ülkücü hareketin, milliyetçi hareketin tokadını önümüzdeki zaman diliminde mutlaka yiyeceksin.
İşin özeti budur. Türk kimliğini ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve parçalara ayrılmış, mümkünse federatif bir yapının kurulacağı yeni bir Türkiye formatlanıyor. Gerçek bu. Öcalan’la pazarlık masasında da bunu konuşuyorlar. Şimdi seçime kadar anlaştılar. AKP diyor ki seçime kadar durumu idare edelim, şu seçimi kazanmak için elimden geleni yapayım seçimden sonra size ne söz verdiysem yapacağım diye el sıkıştılar. Kiminle? Elinden kan damlayan Öcalan’la. O damlayan kan da Hakkâri’de arkalarından sinsice yaklaşıp ense köklerine sıkılan kalleş kurşunla şehit olan iki tane askerimiz var. Ey Davutoğlu sen ve şürekânın tuttuğu elde de o askerlerimizin kanı var. Sen bunu bilmezliğe vursan da, bu millet senin ne yaptığını elbet görecek ve sana öyle bir şamar vuracak ki nereden geldiğini anlamayacaksın. Her çıkışın bir inişi var. Bu kadar riyakârlığın, bu kadar hırsızlığın, bu kadar üçkâğıtçılığın cirit attığı bir Türkiye’de bunların bataklığa saplandığı bir gün elbet olacaktır.
Siyaset iddia işidir. İstemeden olmaz. Biz istersek yaparız, başarırız. Bu kudrete sahibiz. Ben varım diyenlerle bu yolda yürüyeceğiz. O bakımdan seçilecek bütün arkadaşlarımız, kongrelerde yenilenen bütün dava arkadaşlarımız bakış açısını bu yönde oluşturacak. Göreve gelenler kim olursa, Cenab-ı Allah kime nasip ederse de bu mücadeleyi hep beraber vererek, aramızda ayrılığa, nifak tohumlarına yer vermeden hedefe ulaşmak için el birliği ile çalışacağız“ dedi.
Kaynak Kanal Mavi
FACEBOOK YORUMLAR