Mülteci denildiğinde...
ARAPÇA ÖĞRENMEYE ŞİMDİDEN BAŞLAYIN! Mülteci denildiğinde aklımıza savaşlar geliyor… Mülteciye, sığınmacıya uzak olan Samsun’da bugün bu durumda olan yaklaşık 20 bin y
01 Mart 2016 - 19:40
ARAPÇA ÖĞRENMEYE ŞİMDİDEN BAŞLAYIN!
Mülteci denildiğinde aklımıza savaşlar geliyor…
Mülteciye, sığınmacıya uzak olan Samsun’da bugün bu durumda olan yaklaşık 20 bin yabancı var…
Şehir olarak alıştık…
Belki de uzak gelecek içinde alışsak iyi olacak!..
Bu nereden çıktı demeyin!..
Dünyada “Küresel ısınma” herkesin kabul ettiği bir gerçek…
Hem de insanlığın ve gezegeni tehdit eden en büyük tehdit…
Nedeni ise yine biz; yani insanlık ve insanoğlunun kendi içinde yarattığı tüketim toplumunun sonucu olan kapitalizm…
Tüm bu yapılar yeni bir mülteci türünü oluşturuyor; “iklim mültecileri”…
“İklim mültecileri”ni dünya üzerinde yaşam alanlarından kuraklık, su kaynaklarının azalması, aşırı soğuma, aşırı ısınma, taşkınlar, tsunami, toprak kaymaları, erozyon, orman yangını, gibi iklim değişikliği etkileri ile bağlantılı doğal ve yapay afetler sebebiyle kaçmak/göç etmek zorunda kalan insan grupları olarak tanımlayabiliriz.
İklim mültecisi kavramını volkanlar, depremler, büyük sanayi kazaları, radyoaktivite gibi çevre felaketleri ile birleştirdiğimizde ise karşımıza “çevresel mülteciler” kavramı çıkıyor…
Çevre/iklim felaketlerinin yarattığı otorite boşluklarının oluşturacağı siyasi istikrarsızlık ile birleştiğinde oluşan açlık, kıtlık, siyasi sorunlar, iç çatışmalar, savaşlar insanları daha güvenli alanlara gitmeye zorlayacaktır.
Bu öngörüler doğrultusunda 2050 yılında dünyada 1 milyar kişinin çevre/iklim mültecisi olacağı tahmini raporlarda yer alıyor…
***
Dünyada ilk kitlesel iklim mültecileri iklimlerin değişmesinin baş sorumlusu olarak gösterilen ABD'den 2005 yılında çıkmış.
Katrina kasırgası sonrası Louisiana ve Mississippi eyaletlerinden kaçan 1 milyon insan kaçarak mülteci konumuna düşmüş, bunların 375 bini uzun süre evlerine geri dönmemişti.
İlk bireysel ve resmi iklim mültecisi başvurusu ise; 2013 yılında Pasifik Okyanusu'ndaki Kiribati adasından 37 yaşındaki Ioane Teitiota, ailesiyle birlikte Yeni Zelanda'ya iklim değişikliğini neden göstererek iltica başvurusunda bulunmuştu.
***
Bugün için kasırgalar, tsunamiler ve ada ülkelerinde suların yükselmesi ile oluşan yoğun “iklim mültecileri” çok yakında ekvator bölgesinde insanoğlunun yaşayamayacağı kadar sıcak hale gelmesi, buna bağlı gıda ve su ihtiyacı nedeni ile nispeten daha soğuk bölgelere göçler olacağı öngörülüyor.
Konumuzu yine Samsun özeline indirger isek; gelecekte altımızda bulunan Arap Yarımadası coğrafyasında yaşayan birçok insanı “iklim mültecisi” olarak Karadeniz bölgesinde göreceğiz demektir…
Ha!.. Bu biz olmayız da belki torunlarımız olur…
Ama bu yakın gelecekte yaşanılacak bir gerçek…
Bu durum karşısında Arapça öğrenmeye(!) şimdiden başlasak iyi olacak!..
Yaşanabilir bir dünya/çevre temennisiyle!..
Mülteci denildiğinde aklımıza savaşlar geliyor…
Mülteciye, sığınmacıya uzak olan Samsun’da bugün bu durumda olan yaklaşık 20 bin yabancı var…
Şehir olarak alıştık…
Belki de uzak gelecek içinde alışsak iyi olacak!..
Bu nereden çıktı demeyin!..
Dünyada “Küresel ısınma” herkesin kabul ettiği bir gerçek…
Hem de insanlığın ve gezegeni tehdit eden en büyük tehdit…
Nedeni ise yine biz; yani insanlık ve insanoğlunun kendi içinde yarattığı tüketim toplumunun sonucu olan kapitalizm…
Tüm bu yapılar yeni bir mülteci türünü oluşturuyor; “iklim mültecileri”…
“İklim mültecileri”ni dünya üzerinde yaşam alanlarından kuraklık, su kaynaklarının azalması, aşırı soğuma, aşırı ısınma, taşkınlar, tsunami, toprak kaymaları, erozyon, orman yangını, gibi iklim değişikliği etkileri ile bağlantılı doğal ve yapay afetler sebebiyle kaçmak/göç etmek zorunda kalan insan grupları olarak tanımlayabiliriz.
İklim mültecisi kavramını volkanlar, depremler, büyük sanayi kazaları, radyoaktivite gibi çevre felaketleri ile birleştirdiğimizde ise karşımıza “çevresel mülteciler” kavramı çıkıyor…
Çevre/iklim felaketlerinin yarattığı otorite boşluklarının oluşturacağı siyasi istikrarsızlık ile birleştiğinde oluşan açlık, kıtlık, siyasi sorunlar, iç çatışmalar, savaşlar insanları daha güvenli alanlara gitmeye zorlayacaktır.
Bu öngörüler doğrultusunda 2050 yılında dünyada 1 milyar kişinin çevre/iklim mültecisi olacağı tahmini raporlarda yer alıyor…
***
Dünyada ilk kitlesel iklim mültecileri iklimlerin değişmesinin baş sorumlusu olarak gösterilen ABD'den 2005 yılında çıkmış.
Katrina kasırgası sonrası Louisiana ve Mississippi eyaletlerinden kaçan 1 milyon insan kaçarak mülteci konumuna düşmüş, bunların 375 bini uzun süre evlerine geri dönmemişti.
İlk bireysel ve resmi iklim mültecisi başvurusu ise; 2013 yılında Pasifik Okyanusu'ndaki Kiribati adasından 37 yaşındaki Ioane Teitiota, ailesiyle birlikte Yeni Zelanda'ya iklim değişikliğini neden göstererek iltica başvurusunda bulunmuştu.
***
Bugün için kasırgalar, tsunamiler ve ada ülkelerinde suların yükselmesi ile oluşan yoğun “iklim mültecileri” çok yakında ekvator bölgesinde insanoğlunun yaşayamayacağı kadar sıcak hale gelmesi, buna bağlı gıda ve su ihtiyacı nedeni ile nispeten daha soğuk bölgelere göçler olacağı öngörülüyor.
Konumuzu yine Samsun özeline indirger isek; gelecekte altımızda bulunan Arap Yarımadası coğrafyasında yaşayan birçok insanı “iklim mültecisi” olarak Karadeniz bölgesinde göreceğiz demektir…
Ha!.. Bu biz olmayız da belki torunlarımız olur…
Ama bu yakın gelecekte yaşanılacak bir gerçek…
Bu durum karşısında Arapça öğrenmeye(!) şimdiden başlasak iyi olacak!..
Yaşanabilir bir dünya/çevre temennisiyle!..
FACEBOOK YORUMLAR