OMÜ Medya Sohbetleri'nin Konuğu AA Muhabiri Abdullah Coşkun
Güz döneminde basın sektöründen birçok deneyimli simayı konuk eden Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Medya Sohbetlerinin bahar dönemindeki ilk konuğu Anadolu Ajansı (AA) Foto Muhabiri Abdullah Coşkun oldu.
11 Mart 2021 - 13:27
Google Meet uygulaması üzerinden on-line (çevrim içi) gerçekleştirilen söyleşinin danışmanlığını Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Faruk Çeçen yaparken; moderatörlüğünü ise OMÜ Medya Sohbetleri ekibinden Gazetecilik Bölümü öğrencisi Aslıhan Çağla Kılıçlı üstlendi. İlgiyle takip edilen programda Abdullah Coşkun ile fotoğraf editörlüğü ve foto muhabirliği üzerine konuşuldu.
AA Foto Muhabiri Coşkun, ilk olarak katılımcıların sorusu üzerine savaş muhabirliğine dair “Bir savaş bölgesinde savaş muhabiri ya da foto muhabiri olarak görev aldıysanız öncelikle bunun eğitimini alıyorsunuz. Size orada nasıl davranmanız gerektiği ve soğukkanlılığınızı nasıl koruyacağınız anlatılıyor. Gazetecilik, sadece savaş bölgelerinde değil, aslında her yerde birtakım zorluklara göğüs geren bir meslek.” değerlendirmesinde bulundu.
Foto muhabiri, imzanın peşinden koşar
Basın sektöründe herkesin, yaptığı işte imzasının yer almasını istediğini belirten AA Foto Muhabiri Abdullah Coşkun “Bu sektörde her ne kadar emeğin karşılığı maddi olarak mükâfatlandırılsa da aslında her gazeteci işine imzasını atmak ister. Fakat bu durum özellikle fotoğrafçılıkta bayağı zordur. Çektiğiniz fotoğrafta kendi tarzınızı yansıtmanız lazım. Hâliyle foto muhabiri imzanın peşinden koşar” dedi.
Türkiye’nin, dünya medyasını geriden takip ettiğini ileri süren Coşkun “Türkiye’de en büyük sorun, çekilen fotoğrafların imzasının olmaması. İmza olmayınca o fotoğraf anonim olarak kalıyor ve nihayetinde bu durum, söz konusu fotoğrafın pek çok yerde paylaşılmasına neden oluyor. Bu yüzden fotoğraflarda imza olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Ajansta ve gazetede çalışmanın farklılıklarına değinen Coşkun, konuşmasının devamında “Gazetede belirli bir zaman aralığınız vardır. Mesela bir sonraki gün çıkacak gazete için haberi yetiştirmeniz gerekir ama ajansta daha hızlı olmalısınız. Güncel bir olaya anında ulaşıp güvenilir bir şekilde gazetelere ve haber bültenlerine ulaştırmanız gerekir. Mesela bir deprem olduğunda ajans anında oraya gidip fotoğraf çeker, bilgi edinir. Bir muhabir ise iki gün sonra gidip yaşam hikâyesini konu edinebilir” sözlerine yer verdi.
Fotoğraf editörleri sahadan olmalı
Türkiye’de fotoğraf editörlüğünün pek iyi durumda olmadığını öne süren Coşkun, fotoğraf editörlerinin, sahada fotoğrafçılık yapmış uzman kişiler olması gerektiğine dikkat çekerek “Fotoğraf editörü, fotoğrafçının çektiği fotoğraflardan sorumludur. Bunun için fotoğrafı okumak gerekir ve bunu yapmak bambaşka bir sanattır. Ülkemizde pek çok gazetede haberle fazla alakası olmayan fotoğraflar servis ediliyor. Bu da doğal olarak kaliteyi düşürüyor.” diye konuştu.
AA Foto Muhabiri Coşkun, ilk olarak katılımcıların sorusu üzerine savaş muhabirliğine dair “Bir savaş bölgesinde savaş muhabiri ya da foto muhabiri olarak görev aldıysanız öncelikle bunun eğitimini alıyorsunuz. Size orada nasıl davranmanız gerektiği ve soğukkanlılığınızı nasıl koruyacağınız anlatılıyor. Gazetecilik, sadece savaş bölgelerinde değil, aslında her yerde birtakım zorluklara göğüs geren bir meslek.” değerlendirmesinde bulundu.
Foto muhabiri, imzanın peşinden koşar
Basın sektöründe herkesin, yaptığı işte imzasının yer almasını istediğini belirten AA Foto Muhabiri Abdullah Coşkun “Bu sektörde her ne kadar emeğin karşılığı maddi olarak mükâfatlandırılsa da aslında her gazeteci işine imzasını atmak ister. Fakat bu durum özellikle fotoğrafçılıkta bayağı zordur. Çektiğiniz fotoğrafta kendi tarzınızı yansıtmanız lazım. Hâliyle foto muhabiri imzanın peşinden koşar” dedi.
Türkiye’nin, dünya medyasını geriden takip ettiğini ileri süren Coşkun “Türkiye’de en büyük sorun, çekilen fotoğrafların imzasının olmaması. İmza olmayınca o fotoğraf anonim olarak kalıyor ve nihayetinde bu durum, söz konusu fotoğrafın pek çok yerde paylaşılmasına neden oluyor. Bu yüzden fotoğraflarda imza olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Ajansta ve gazetede çalışmanın farklılıklarına değinen Coşkun, konuşmasının devamında “Gazetede belirli bir zaman aralığınız vardır. Mesela bir sonraki gün çıkacak gazete için haberi yetiştirmeniz gerekir ama ajansta daha hızlı olmalısınız. Güncel bir olaya anında ulaşıp güvenilir bir şekilde gazetelere ve haber bültenlerine ulaştırmanız gerekir. Mesela bir deprem olduğunda ajans anında oraya gidip fotoğraf çeker, bilgi edinir. Bir muhabir ise iki gün sonra gidip yaşam hikâyesini konu edinebilir” sözlerine yer verdi.
Fotoğraf editörleri sahadan olmalı
Türkiye’de fotoğraf editörlüğünün pek iyi durumda olmadığını öne süren Coşkun, fotoğraf editörlerinin, sahada fotoğrafçılık yapmış uzman kişiler olması gerektiğine dikkat çekerek “Fotoğraf editörü, fotoğrafçının çektiği fotoğraflardan sorumludur. Bunun için fotoğrafı okumak gerekir ve bunu yapmak bambaşka bir sanattır. Ülkemizde pek çok gazetede haberle fazla alakası olmayan fotoğraflar servis ediliyor. Bu da doğal olarak kaliteyi düşürüyor.” diye konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR