Sadece Yandaş Patronlar Değil, 82 Milyon Vatandaşımız Bedel Ödüyor!
Samsun'da, sayısı şehir nüfusunun üçte biri oranına ulaşan icra dosyalarını Meclis gündemine taşıyan CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu; yaşanan bu krizde iktidarı sadece yandaş patronları kurtarmaya odaklanmakla eleştirerek "sadece yandaş patronlar değil, 82 milyon vatandaşımız bedel ödüyor" dedi.
12 Aralık 2019 - 13:01
CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda 2020 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) ile Sermaye Piyasası Kurulu'nun(SPK) bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Samsun'da nüfusun üçte biri oranına ulaşan icra dosyası sayısını da gündeme getirdi. Bankacılık kökenli bir milletvekili olan Hancıoğlu, devlet bankaları üzerinde siyasi baskı oluşturulduğunu, bu bankaların asli görevlerini yerine getiremediklerini ve kaynaklarının sadece yandaş müteahhitlere aktarmak zorunda bırakıldığını ifade etti.
Hancıoğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Hepimizin malumudur, bu kurum(BDDK) 2001 yılında ülkemizin yaşadığı büyük ekonomik kriz sonrasında oluşturuldu. O süreci doğru tahlil edemezsek bugünü de doğru okuyamayız. Bu nedenle şu noktaları hatırlamakta fayda var: Bankalar, özellikle 1994-1999 yılları arasında yüksek yabancı para açık pozisyonlarıyla yani dışarıdan yüksek maliyetle temin ettikleri paraları devlete satarak çalıştılar. Sonra bu sistem çöktü ve süreç 11 bankaya el konulmasıyla son buldu. O andan itibaren bankacılık sisteminin daha sağlıklı çalışması için bir mekanizma inşa edilmesi gerekti. BDDK’nin kuruluş gerekçesi ve çalışma mantığı işte budur.
ÇİFTÇİNİN BANKASI ÇİFTÇİYE KAPALI, YANDAŞ MÜTEAHHİTE HİZMETKÂR
Peki, bu kurum ne yapar? Tüzel kişi, gerçek kişi hiç fark etmez, tasarruf sahibi herkesin hak ve menfaatlerini korur; piyasalarda güven ve istikrarı, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlar. Şimdi bu 3 asli görevden hareketle bugünün analizini yapalım: Siyasi otorite talimat veriyor, devletin bankaları bütün kaynaklarını yandaş sermaye için seferber ediyor. Örneğin, çiftçiye üretim yapabilmesi için daha düşük maliyetle kaynak sağlama amacıyla kurulmuş olan Ziraat Bankası, çiftçiye ve üreticiye her türlü zorluğu çıkarıyor ama havaalanı inşaatı yapan müteahhidi fonluyor. Yandaş medya patronlarına yeni televizyonlar, gazeteler alabilmeleri için koşulsuz şartsız kredi imkânı sağlıyor.
ESNAFIN BANKASI, TERMİK SANTRAL PARTONLARINI FONLUYOR
Örneğin, esnafa can suyu versin, meslekler, sanatlar yaşatılsın diye kurulan Halkbank, otoyol müteahhitlerini, özelleştirilen termik santrallerin yeni patronlarını fonluyor. Sıra esnafa, KOBİ’ye gelince kırk dereden su getiriliyor. Bu bankadan sağlanacak kaynağa gerçekten ihtiyacı olan, o kapılardan eli boş dönüyor. BDDK işte burada asli görevini yapacak, finansal anlamda gerçek hak ve ihtiyaç sahiplerini gerektiği gibi koruyacak. BDDK, siyasi otorite ve onun kurduğu yandaş patronları besleme sistemi yüzünden bugün ne yazık ki asli görevinden uzaklaşmıştır, yapamamaktadır.
SİSTEM GÜÇLÜ OLSA, BEYZBOL SOPASIYLA, PAPAZLA TEHDİT EDİLEMEZDİ!
Bankacılık ve sermaye piyasası; bugün ilk bakışta düzgün işleyen, bağımsız, kaidelerin ve kuralların uygulandığı sistemlermiş gibi görünebilir ancak gerçeğin böyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu sistem, şu an ne özerktir ne de dış müdahalelere karşı korunaklı durumdadır. Beyzbol sopasıyla, papazla, F-35’le, S-400’le tehdit edilen bir sisteme güçlü bir sistem denilemez.
BEDEL ÖDEYEN SADECE YANDAŞ PATRONLAR DEĞİL, 82 MİLYONDUR
Ekonomideki sorunların sebebi olarak küresel güçlerin kur ve faiz üzerinden Türk ekonomisini ve siyaset kurumunu hedef alması gösteriliyor. Bu iddia dışında ekonomik krizin sebepleri ve teşhisi konusunda, iktidar ne yapıyor? Mesela, devletin bankaları, dışarıdan ülkemize yönelen saldırının bir krize dönüşmemesi adına sektörleri koruyucu ve ayakta tutucu bir kaynak dağıtımı politikası izliyor mu? Gerekli, kalıcı ve yapısal tedbirler alınıyor mu? Hayır. Varsa yoksa yandaş müteahhit, yandaş patron. Dışarıdan bir saldırı varsa sadece yandaşınız bedel ödemiyor, 82 milyon Türk vatandaşının hepsi aynı bedeli ödüyor.
BU FELAKETİN GÜNAHI DA VEBALİ DE BOYNUNUZADIR!
Size çok basit bir örnek veriyorum: Seçim bölgem Samsun, nüfusu 1 milyon 335 bin, icra dosyası sayısı 407.861 yani Samsun nüfusunun üçte 1’i kadar icra dosyası var. Son bir yılda Samsun’da karşılıksız çıkan çek sayısı yüzde 53 oranında arttı, Türkiye genelinde ise yüzde 33 seviyesinde. İşte bu tabloyu yok sayıp kontrolünüz altındaki bankaları üç beş yandaş patrona hizmet sunan darphaneye dönüştürürseniz Samsun’daki veya ülkemizin herhangi bir yerindeki felaketin günahı da vebali de boynunuzadır."
Hancıoğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Hepimizin malumudur, bu kurum(BDDK) 2001 yılında ülkemizin yaşadığı büyük ekonomik kriz sonrasında oluşturuldu. O süreci doğru tahlil edemezsek bugünü de doğru okuyamayız. Bu nedenle şu noktaları hatırlamakta fayda var: Bankalar, özellikle 1994-1999 yılları arasında yüksek yabancı para açık pozisyonlarıyla yani dışarıdan yüksek maliyetle temin ettikleri paraları devlete satarak çalıştılar. Sonra bu sistem çöktü ve süreç 11 bankaya el konulmasıyla son buldu. O andan itibaren bankacılık sisteminin daha sağlıklı çalışması için bir mekanizma inşa edilmesi gerekti. BDDK’nin kuruluş gerekçesi ve çalışma mantığı işte budur.
ÇİFTÇİNİN BANKASI ÇİFTÇİYE KAPALI, YANDAŞ MÜTEAHHİTE HİZMETKÂR
Peki, bu kurum ne yapar? Tüzel kişi, gerçek kişi hiç fark etmez, tasarruf sahibi herkesin hak ve menfaatlerini korur; piyasalarda güven ve istikrarı, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlar. Şimdi bu 3 asli görevden hareketle bugünün analizini yapalım: Siyasi otorite talimat veriyor, devletin bankaları bütün kaynaklarını yandaş sermaye için seferber ediyor. Örneğin, çiftçiye üretim yapabilmesi için daha düşük maliyetle kaynak sağlama amacıyla kurulmuş olan Ziraat Bankası, çiftçiye ve üreticiye her türlü zorluğu çıkarıyor ama havaalanı inşaatı yapan müteahhidi fonluyor. Yandaş medya patronlarına yeni televizyonlar, gazeteler alabilmeleri için koşulsuz şartsız kredi imkânı sağlıyor.
ESNAFIN BANKASI, TERMİK SANTRAL PARTONLARINI FONLUYOR
Örneğin, esnafa can suyu versin, meslekler, sanatlar yaşatılsın diye kurulan Halkbank, otoyol müteahhitlerini, özelleştirilen termik santrallerin yeni patronlarını fonluyor. Sıra esnafa, KOBİ’ye gelince kırk dereden su getiriliyor. Bu bankadan sağlanacak kaynağa gerçekten ihtiyacı olan, o kapılardan eli boş dönüyor. BDDK işte burada asli görevini yapacak, finansal anlamda gerçek hak ve ihtiyaç sahiplerini gerektiği gibi koruyacak. BDDK, siyasi otorite ve onun kurduğu yandaş patronları besleme sistemi yüzünden bugün ne yazık ki asli görevinden uzaklaşmıştır, yapamamaktadır.
SİSTEM GÜÇLÜ OLSA, BEYZBOL SOPASIYLA, PAPAZLA TEHDİT EDİLEMEZDİ!
Bankacılık ve sermaye piyasası; bugün ilk bakışta düzgün işleyen, bağımsız, kaidelerin ve kuralların uygulandığı sistemlermiş gibi görünebilir ancak gerçeğin böyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu sistem, şu an ne özerktir ne de dış müdahalelere karşı korunaklı durumdadır. Beyzbol sopasıyla, papazla, F-35’le, S-400’le tehdit edilen bir sisteme güçlü bir sistem denilemez.
BEDEL ÖDEYEN SADECE YANDAŞ PATRONLAR DEĞİL, 82 MİLYONDUR
Ekonomideki sorunların sebebi olarak küresel güçlerin kur ve faiz üzerinden Türk ekonomisini ve siyaset kurumunu hedef alması gösteriliyor. Bu iddia dışında ekonomik krizin sebepleri ve teşhisi konusunda, iktidar ne yapıyor? Mesela, devletin bankaları, dışarıdan ülkemize yönelen saldırının bir krize dönüşmemesi adına sektörleri koruyucu ve ayakta tutucu bir kaynak dağıtımı politikası izliyor mu? Gerekli, kalıcı ve yapısal tedbirler alınıyor mu? Hayır. Varsa yoksa yandaş müteahhit, yandaş patron. Dışarıdan bir saldırı varsa sadece yandaşınız bedel ödemiyor, 82 milyon Türk vatandaşının hepsi aynı bedeli ödüyor.
BU FELAKETİN GÜNAHI DA VEBALİ DE BOYNUNUZADIR!
Size çok basit bir örnek veriyorum: Seçim bölgem Samsun, nüfusu 1 milyon 335 bin, icra dosyası sayısı 407.861 yani Samsun nüfusunun üçte 1’i kadar icra dosyası var. Son bir yılda Samsun’da karşılıksız çıkan çek sayısı yüzde 53 oranında arttı, Türkiye genelinde ise yüzde 33 seviyesinde. İşte bu tabloyu yok sayıp kontrolünüz altındaki bankaları üç beş yandaş patrona hizmet sunan darphaneye dönüştürürseniz Samsun’daki veya ülkemizin herhangi bir yerindeki felaketin günahı da vebali de boynunuzadır."
FACEBOOK YORUMLAR