Samsun'umuzun Bu Tarihi Olaydan Ötürü Kazandığı Misyon!..

AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Yusuf Ziya Yılmaz, 102. yılı kutlanan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda şahsı adına gündem dışı söz alarak konuşma gerçekleştirdi.

Samsun'umuzun Bu Tarihi Olaydan Ötürü Kazandığı Misyon!..
20 Mayıs 2021 - 17:30
Yılmaz konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Gazi Meclisimizin çok saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce aziz milletimizin ve gençliğimizin kutlamış olduğu 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bir Samsun Milletvekili olarak 19 Mayıs tarihî hadisesini içselleştirmiş ve onun âdeta 19 Mayıs şehri haline gelmesiyle övünen Samsun'umuzun bu tarihi olaydan ötürü kazandığı misyondan ve bu tarihi olayın Samsun'a yansımış boyutlarından bahseden bir sunum yapmak üzere şahsım adına söz aldım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve 18 silah arkadaşı. Tabii, Bandırma Gemisi'nde aslında 74 kişiye varan bir mürettebat var ama silah arkadaşı olarak daha sonra bakanlık yapmış, çeşitli devlet görevlerinde bulunmuş olan Refet Bele, Kazım Dirik, Hüsrev Gerede, Refik Saydam, Kemal Doğan, Cevat Abbas Gürer gibi o zamanın birçok devlet ricaliyle, silah arkadaşıyla birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul'dan 16 Mayıs 1919 sabahı Bandırma Gemisiyle Samsun'a hareket ediyor. Bu tarihi olay zaten biliniyor ama bunu şunun için özellikle söylüyorum: Farkındaysanız 19 Mayıs sabahı yani üç gün Karadeniz'de bir seyrüsefer yapılıyor. Karadeniz'deki bu seyrüseferi yapmaya hiç müsait olmayan bir Bandırma Gemisiyle geliyor. 47 metre uzunluğunda, bugün için küçük bir tekne muamelesi yapılabilecek, 7 metre genişliğinde, tek motorlu ve oldukça güvenliği tartışılabilir bir gemiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları 19 Mayıs sabahı saat sekiz buçukta Samsun'a ulaşıyor.
Bu gemi daha sonra, satılıyor. Gemiyi satın alan armatör, gemiyi tekrar işletmeye müsait bir deniz taşıtı olarak görmediği için Haliç'te parçalıyor,   çelik olarak satılıyor. Biz bu geminin projelerini bulduk. O zamanın Valisi -buradan adını anmak istiyorum, Allah sağlık ve sıhhat versin, şu anda emekli olan Metin İlyas Aksoy Bey'le birlikte yaptığımız bir protokolle bu gemiyi birebir ölçekte Samsun'da inşa ettik. Gemi, şu anda Samsun'da Bandırma Müze Gemisi olarak hizmet veriyor. Kurtuluş Mücadelesinin neredeyse bütün anılarını içinde taşıyan bir müze gemi hâlinde.  35 dönümlük bir bir alan ve Kurtuluş Savaşı Açık Hava Müzesi hâlinde donatılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda kullanılmış olan birçok silah, araç gereç de orada sergilenmektedir. Böylece, Bandırma gemisiyle ilgili anı, şu anda Samsun'da yaşamaktadır. Ama Samsun halkı, Bandırma gemisinin bağlandığı, deniz kenarında karaya oturtturulduğu yerin, Atatürk'ün karaya ayak bastığı yer değil… "Atatürk'ün karaya ayak bastığı, 19 Mayıs sabahı Samsun'a çıktığı yerin de ihya edilmesi gerekliydi. Biz, Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı, o zaman Tütün İskelesi adındaki iskeleyi Kurtuluş İskelesi adı altında iyi de bir gemi maketiyle birlikte yeniden inşa ettik. Büyük Önder ve 19 silah arkadaşının heykelleriyle birlikte güzel bir açık hava müzesi oluşturuldu.  Yani Samsun'a gelip de orada onu görmemek bir eksikliktir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii Atatürk'ün ayak bastığı bu iskele ve ondan sonraki o Kurtuluş Meydanı ve Kurtuluş Yolu… Bundan üç sene önce, 19 Mayıs'ın yüzüncü yıl seneidevriyesi için yapılmış olan Samsun toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımızın ve siyasi partilerimizin liderlerinin birlikte fotoğraf çektirdiği yerdir burası, son derece güzel bir anıdır. Ama Samsun halkı bizden bir şey daha istedi.
İskeleden Havza'ya kadar, 89 kilometrelik bir yol var. Bu, Mahmur Dağı'ndan geçer. Son derece geçit vermez, o yolun kullanıldığı yıllardaki geçit vermez Mahmur Dağı geçilirse Karadeniz'e inilir, Mahmur Dağı geçilirse Karadeniz'den İç Anadolu'ya ulaşılır efsanesinin olduğu yolu da ihya etmemizi, bunu bir Ata Yolu olarak,  Kurtuluş Yolu olarak ihya etmemizi.
Atatürk bildiğiniz gibi Samsun'da beş gün kalıyor. 1919'un 25 Mayıs günü de sabah erkenden ekibiyle birlikte, taşıtla Samsun'dan Havza'ya hareket ediyor. Tabii, Samsun'dan Havza'ya hareket etmesinin sebebi, Samsun'da İngilizlerin işgali altında, tıpkı İstanbul'un da İngilizlerin işgali altında olduğu gibi, Samsun'da çalışma güvenliği yok. Şimdi, Atatürk ve silah arkadaşları Havza'da daha rahat bir çalışma ortamı içerisinde oluyorlar. Biz bu yolu Ata Yolu olarak, bir tarihi izlek olarak, bir tarihi rota olarak üzerindeki o zamandan kalma veya yoksa da onların çekilmiş eski fotoğraflarından da hareketle hanlar, çeşitli sundurmalar, çeşitli güvenlik durakları, işte, tuz depoları vesaire gibi unsurları da bu yol üzerine yaparak o yola girip de Samsun'dan Havza'ya giden birisinin adeta 1919'un 25 Mayıs günlerini, 19 Mayıs günlerini yaşamasına imkân verecek ölçekte birtakım donatılarla o yolu donatmıştık.
Atatürk, 19 Mayısı takip eden Havza çalışmaları esnasında Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuruyor. Hatta orada ilk toplantıyı, ilk mitingi yapıyor. Bu mücadelenin Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleriyle birlikte yapılacak olan bir mücadeleye dönüştürülmesi gerektiğini söyleyince İngilizler bundan rahatsız oluyor, Atatürk'ün görevden alınmasını istiyorlar, Padişah maalesef Atatürk'ü görevden alıyor. Atatürk, oradan Amasya'ya, Amasya'dan bildiğiniz gibi, Erzurum'a ve Sivas'a artık görevden alınmış, 9'uncu Ordu Müfettişi olarak değil ama bir general olarak bu görevine devam ediyor.
Havza'da da Atatürk'e ait olan bu hatıraların tümünü yaşattık. Ama bu arada adını anmadan ve onların aziz hatırasına da hitap etmeden sözümü bitirmek istemediğim 3 şahsiyet var: Bu şahsiyetlerden bir tanesi Canbulatoğlu Ekrem Bey. Canbulatoğlu Ekrem Bey ve oğulları Kâzım, Hazım ve Nazım Beyler, torunları, benim hep arkadaşım oldular, ben onlardan dedelerinin hikâyelerini hep dinledim. Atatürk'ün Samsun'dan Havza'ya kadar olan güvenliğini yani Ermeni ve Rum çetelerinden korunmasını sağlayacak olan şahsiyetlerin başında bu Ekrem Bey geliyordu.
Onun da heykelini bir yere yaparak yaşattık. Bölgedeki Akaloğlu Hacı Yusuf Ağalar ve Çonoğlu Bayram Efendiler, bütün samimiyetimle söylüyorum Atatürk'ün güvenliğini sağlamakla kalmıyorlar hatta sahip oldukları bazı mülkleri, vesaireleri de Atatürk'ün emrine veriyorlar. Bunlardan Çonoğlu Bayram Efendi, Rauf Orbay'la Amasya'ya giderken gece Atatürk'le buluşuyor ve birlikte oldukları Sekizgöz Un Fabrikasındaki toplantıda da onları orada barınmak ve onların güvenliğini sağlamakla ilgili bir sorumluluk alıyor. Allah onları da rahmet eylesin.
Kurtuluş Mücadelesi'nin bu kahramanlarını burada minnet ve şükranla anıyorum ama o 10 milyon nüfuslu fakir, savaş yorgunu bir milleti büyük kurtuluş mücadelesi vererek bugünkü Cumhuriyeti kuran, ülkemizin bugünkü noktaya gelmesini sağlayan, bu süreç içerisinde ülkemize hizmet eden, bugün 180 milyar dolar ihracatı, 800 milyar dolar gayrisafi millî hasılası olan bir ülke hâline getiren, bugüne kadar bu ülkemize hizmet eden bütün çalışanlarını da, devletimizi yönetenleri de minnetle ve şükranla anıyorum.
Samsun'unda işgal altında olması nedeniyle Büyük Önder Atatürk ve silah arkadaşları Havza'da daha rahat bir çalışma ortamı içerisinde oluyorlar.
Samsun halkı bizden bu yolun da ihya edilmesini istedi. Biz de bu yolu Ata Yolu olarak, bir tarihî izlek olarak, bir tarihî rota olarak üzerindeki o zamandan kalma veya yoksa da onların çekilmiş eski fotoğraflarından da hareketle hanlar, çeşitli sundurmalar, çeşitli güvenlik durakları, işte, tuz depoları vesaire gibi unsurları da bu yol üzerine yaparak o yola girip de Samsun'dan Havza'ya giden birisinin âdeta 1919'un 25 Mayıs günlerini, 19 Mayıs günlerini yaşamasına imkân verecek ölçekte birtakım donatılarla o yolu donatmıştık.
Atatürk, 19 Mayısı takip eden Havza çalışmaları esnasında Havza'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuruyor, hatta orada ilk toplantıyı, ilk mitingi yapıyor.
Bu mücadelenin müdafaa-i hukuk cemiyetleriyle birlikte yapılacak olan bir mücadeleye dönüştürülmesi gerektiğini söyleyince İngilizler bundan rahatsız oluyor, Atatürk'ün görevden alınmasını istiyorlar. Büyük Önder Müfettişlik görevinden alıyor. Atatürk, Havza'dan Amasya'ya, Amasya'dan bildiğiniz gibi, Erzurum'a ve Sivas'a artık görevden alınmış, 9'uncu Ordu Müfettişi olarak değil ama bir general olarak bu görevine devam ediyor.
Havza'da da Atatürk'e ait olan bu hatıraların tümünü yaşattık. Ama bu arada adını anmadan ve onların aziz hatırasına da hitap etmeden sözümü bitirmek istemediğim 3 şahsiyet var. Bu şahsiyetlerden bir tanesi Canbulatoğlu Ekrem Bey. Canbulatoğlu Ekrem bey ve onun oğulları Kâzım, Hazım ve Nazım beyler, torunları, benim hep arkadaşım oldular, ben onlardan dedelerinin hikâyelerini hep dinledim. Atatürk'ün Samsun'dan Havza'ya kadar olan güvenliğini yani Ermeni ve Rum çetelerinden korunmasını sağlayacak olan şahsiyetlerin başında bu Ekrem Beyefendi geliyordu.
Onun da heykelini yaparak yaşattık. Bölgedeki Akaloğlu Hacı Yusuf Ağalar ve Çonoğlu Bayram Efendiler -bütün samimiyetimle söylüyorum- Atatürk'ün güvenliğini sağlamakla kalmıyorlar hatta sahip oldukları bazı mülkleri, vesaireleri de Atatürk'ün emrine veriyorlar. Bunlardan Çonoğlu Bayram Efendi, Rauf Orbay'la Amasya'ya giderken gece Atatürk'le buluşuyor ve birlikte oldukları Sekizgöz Un Fabrikasındaki toplantıda da onları orada barınmak ve onların güvenliğini sağlamakla ilgili bir sorumluluk alıyor. Allah onları da rahmet eylesin.
Kurtuluş Mücadelesi'nin bu kahramanlarını burada minnet ve şükranla anıyorum ama o 10 milyon nüfuslu fakir, savaş yorgunu bir milleti büyük kurtuluş mücadelesi vererek bugünkü Cumhuriyeti kuran, ülkemizin bugünkü noktaya gelmesini sağlayan, bu süreç içerisinde ülkemize hizmet eden, bugün 180 milyar dolar ihracatı, 800 milyar dolar gayrisafi millî hasılası olan bir ülke hâline getiren, bugüne kadar bu ülkemize hizmet eden bütün çalışanlarını da, devletimizi yönetenleri de minnetle ve şükranla anıyorum."

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum