Şehir Hastanesini Akyazı'ya Yapacağız...
Sağlık Bakanı Akdağ! Bakanlığı görevine kısa bir reklam arasının ardından yeniden dönen ve bu görevi son 15 yıldır yürüten Prof
Bakanlığı görevine kısa bir reklam arasının ardından yeniden dönen ve bu görevi son 15 yıldır yürüten Prof. Dr. Recep Akdağ, geçen hafta Trabzon’daydı.
Havalimanında, kahvaltıda, belediyede, valilikte ve son olarak Bahçecik’te cami avlusunda konuştu, aynı kişilerin beş ayrı yerde elini sıkarak sohbet etti!
Basının soruları üzerine, “Bin yataklı şehir hastanesini Akyazı’ya yapacağız” dedi!
Hemen belirtmek gerekir ki, şehir hastanesini devlet yapmaz ve yapmıyor. Bugüne kadar yapılıp açılanlar kamu-özel sektör ortaklığıyla yapıldı ve çalışmaya başladı.
Yüklenici firmanın yüzde 51 kamunun ise yüzde 49 hissesi var.
Yönetimi tamamen yüklenici firma ağırlıklı ve kamu yetkilisi toplantılardan yalnız huzur payı alıyor, hiçbir atamaya karışamıyor, doktor ve hemşireler, hatta memurlar ve güvenlikçiler özel firmadan maaş alıyor!
Yani özelleştirilen Telekom’a devlet ne kadar karışabiliyor ise şehir hastanesine de o kadar karışabiliyor!
Trabzon’un nüfusunu mevcut hastanelerdeki kişi başı yatak sayısına böldüğünüzde, bu kentte şehir hastanesine kesinlikle ihtiyaç yok.
Buna rağmen Akyazı’daki bu ısrarın sebebini anlamak mümkün değil.
Akyazı, TOKİ’nin, yani kamunun malı. Sportif ihtiyaçlara tahsis edilmiş 810 dönümlük bir alan…
Maç günleri 6 saat trafik tamamen tıkanıyor, giriş ve çıkış mümkün olmuyor!
Hal böyleyken buraya bin kişilik bir hastane kurmak istiyorlar.
Peki, pik saatlerde gelen acil bir hasta, hastaneye yetişemeden ölürse hesabını kim verecek?
Efendim, bu hastane için kıyı kenar çizgisi değişecekmiş!
Stat için, üniversite için, okul için, hastane için, liman için ve herhangi bir tesis için kıyı kenar çizgisini değişin, bazen dağa çıkartın bazen de kıyı kenar çizgisini denizin içine atın, adına da ‘Kamunun menfaati’ deyin!
Peki, bu kanunu çıkaranlar bu milletin hak ve menfaatini kollamak için yapmadılar mı bu düzenlemeyi?
Lütfen biraz saygılı olalım ve kamunun haklarını birilerine peşkeş çekmeyelim. Sonuçta şehir hastanesi, önce devleti sonra milleti soyarak ayakta duruyor, bunu sakın unutmayalım!
Gelelim Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a…
Bakanlığı üçe böldü, yeni kadrolar ihdas etti. Her ilde sağlık müdürlükleri üçe bölündü, kurulan birbirinden bağımsız üç ayrı kurum, aylık 5 bin dolar maaş alan saha koordinatörlerinden başkasına yaramadı…
Sağlık teşkilatı resmen felç oldu.
Sağlık Bakanlığı, FETÖ soruşturmalarında en fazla personeli tutuklanan kurum oldu! TOKİ’nin verdiği bunca desteğe rağmen, yapılan bunca yeni hastaneye rağmen, Akdağ’ın icat ettiği performans programları sayesinde hastanelerin içi boşaldı!
Bir örnek vereyim.
24 Aralık 2015 günü Trabzon’un Toklu mahallesinde sobadan zehirlenen anne-kız, önce Fatih Devlet Hastanesi’ne, sonra Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, ardından da Farabi Hastanesi’ne kaldırıldı!…
Ancak karbonmonoksit zehirlenmesi vakalarına müdahale edecek doktor bulunamadığı için Erzurum’a sevk edilmeleri kararlaştırıldı!...
Sağlık Bakanlığı’nın ambulans helikopteri hava karardığı için uçamayınca (!), anne-kız kara ambulansıyla Erzurum’a nakledildi…
Ancak geç kalındığı için her ikisi de sakat kaldı...
İşte sağlığın en son hali budur.
Gerçekten toplum çıkarları düşünülüyorsa, görkemli binalar, milyonluk yatırımlar ve deniz kıyısındaki hastane ısrarlarından önce, sağlıktaki hizmet kalitesi ve acil müdahale şartlarının gözden geçirilmesi gerekiyor…
FACEBOOK YORUMLAR