Son günlerdeki uygulamalara baktığınızda Türkiye'de gerçekten
Son günlerdeki uygulamalara baktığınızda Türkiye’de gerçekten “Rejim değişikliği korkusu!” yaşanıyor
17 Ocak 2015 - 20:13
Son günlerdeki uygulamalara baktığınızda Türkiye’de gerçekten “Rejim değişikliği korkusu!” yaşanıyor.
Şahsen bana soracak olursanız, ben kişisel olarak bu konuda endişeliyim.
Gelin hep beraber soralım;
-Türkiye’de Rejim değişir mi?
-Şeriat mı geliyor?
-İran’a benzer miyiz?
Böyle korku dolu sorular zihinlerimizi sürekli rahatsız ediyor.
Türkiye’nin yüzyılı bile bulmayan gencecik tarihini okuduğunuzda rejimin değişip değişmediğini görürsünüz.
Bugün burada yaşadığımız sıkıntı şurada galiba; eleştireceğimiz, bizi rahatsız eden gerçek konular hakkında bilgimiz ve söyleyecek sözümüz olmadığı için tek başlık altında tepkimizi ortaya koyuyoruz... Bizim derdimiz işsizlik, ekonomi, vergide eşitsizlik, sosyal güvenlik, sağlık, trafikte işlenen cinayetler, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, yolsuzluk, çevrecilik değil; en büyük derdimiz rejim korkusu... Rejim yerinde dursun da gerisi bir şekilde yürür diyoruz...
Acaba gerçekten öyle mi?
SİVAS’TAN ÖTESİ…
Türkiye’de her kafadan bir ses çıkıyor.
Kürtler resmen özerklik istiyorlar. Bunun anlamı, eğer iktidar bu istekleri kabul ederse Sivas’tan ötesini unutun..
Yani benim öteden beri dediğim ve endişelendiğim Sivas’tan öteye gitmek için pasaport gerekecek...!
AKP. İktidarı üç seçimdir “çözüm. Çözüm” deyip duruyor. Bu çözümün ana ögesi nedir kimse bilmiyor. Ben bu iktidarın Kürtlere özerklik gibi bir yetkiyi vereceğini zannetmiyorum.
KOLAY MI?
Türkiye’de rejim değişikliği öyle kolay iş değildir.
Bunun için bir hükümet ve bir avuç iş adamı yetmez.
O zaman soralım, yarın sabah rejim değişti, monarşi veya adına ne derseniz deyin Cumhuriyet dışı bir rejim geldi ve başımızdaki adam dedi ki: kadınlar örtünecek, erkekler sakal bırakacak, İslam şartlarına göre yaşayacaksınız!
Mümkün mü?
Tam tersi bile olsa, bir çılgın gelse, monarşi ilan etse ve dese ki herkes soyunacak, çıplak gezeceksiniz. İmkân var mı?
Eğer bunu yaparsa, hem kendi ipini çeker, hem de Türkiye’de rahat ve huzur kalmaz...
İşte o zaman rejim elden gitmiş olur...
KAN DÖKÜLMEDEN OLMAZ
Az çok kafası çalışanlar şöyle diyorlar ;
“...Bu ülkede sayısal çoğunluk ülke rejimini kuranlardadır. Kaldı ki bu sayısal çoğunluk meselesi değildir. Bir tür zihinsel, siyasal evrim, gelişmedir. Evrimde geriye dönüş olmaz. Tek yön vardır, ileri... Biz bu gelişmeyi seksen yıl önce gerçekleştirdik. Ayrıca beş milyon insanın kanı dökülmeden bu ülkede rejim değişmez... Böyle kanlı bir denemeye kalkışacak babayiğit ben tanımıyorum.
Cumhuriyeti kuranlar, başta Atatürk, temeli öyle güzel atmış ki... Biz su basmaz kat denen yerdeyiz, bunun üzerine ister Avrupa kültüründe yaşayan bir mimari yap, istersen İslam geleneklerine uygun bir gökdelen, işte o her iki gökdelenin temeli ve su basmazı Laik ve Demokratik Cumhuriyettir. Deprem, kasırga, yangın iskambil kâğıdı gibi gökdeleni devirir, ama temel ve su basmaz yerinde kalır...”
Ben de bu son temenniye katılıyorum.
İnşallah yaşayarak görürüz ve de yanılmayız...
Şahsen bana soracak olursanız, ben kişisel olarak bu konuda endişeliyim.
Gelin hep beraber soralım;
-Türkiye’de Rejim değişir mi?
-Şeriat mı geliyor?
-İran’a benzer miyiz?
Böyle korku dolu sorular zihinlerimizi sürekli rahatsız ediyor.
Türkiye’nin yüzyılı bile bulmayan gencecik tarihini okuduğunuzda rejimin değişip değişmediğini görürsünüz.
Bugün burada yaşadığımız sıkıntı şurada galiba; eleştireceğimiz, bizi rahatsız eden gerçek konular hakkında bilgimiz ve söyleyecek sözümüz olmadığı için tek başlık altında tepkimizi ortaya koyuyoruz... Bizim derdimiz işsizlik, ekonomi, vergide eşitsizlik, sosyal güvenlik, sağlık, trafikte işlenen cinayetler, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, yolsuzluk, çevrecilik değil; en büyük derdimiz rejim korkusu... Rejim yerinde dursun da gerisi bir şekilde yürür diyoruz...
Acaba gerçekten öyle mi?
SİVAS’TAN ÖTESİ…
Türkiye’de her kafadan bir ses çıkıyor.
Kürtler resmen özerklik istiyorlar. Bunun anlamı, eğer iktidar bu istekleri kabul ederse Sivas’tan ötesini unutun..
Yani benim öteden beri dediğim ve endişelendiğim Sivas’tan öteye gitmek için pasaport gerekecek...!
AKP. İktidarı üç seçimdir “çözüm. Çözüm” deyip duruyor. Bu çözümün ana ögesi nedir kimse bilmiyor. Ben bu iktidarın Kürtlere özerklik gibi bir yetkiyi vereceğini zannetmiyorum.
KOLAY MI?
Türkiye’de rejim değişikliği öyle kolay iş değildir.
Bunun için bir hükümet ve bir avuç iş adamı yetmez.
O zaman soralım, yarın sabah rejim değişti, monarşi veya adına ne derseniz deyin Cumhuriyet dışı bir rejim geldi ve başımızdaki adam dedi ki: kadınlar örtünecek, erkekler sakal bırakacak, İslam şartlarına göre yaşayacaksınız!
Mümkün mü?
Tam tersi bile olsa, bir çılgın gelse, monarşi ilan etse ve dese ki herkes soyunacak, çıplak gezeceksiniz. İmkân var mı?
Eğer bunu yaparsa, hem kendi ipini çeker, hem de Türkiye’de rahat ve huzur kalmaz...
İşte o zaman rejim elden gitmiş olur...
KAN DÖKÜLMEDEN OLMAZ
Az çok kafası çalışanlar şöyle diyorlar ;
“...Bu ülkede sayısal çoğunluk ülke rejimini kuranlardadır. Kaldı ki bu sayısal çoğunluk meselesi değildir. Bir tür zihinsel, siyasal evrim, gelişmedir. Evrimde geriye dönüş olmaz. Tek yön vardır, ileri... Biz bu gelişmeyi seksen yıl önce gerçekleştirdik. Ayrıca beş milyon insanın kanı dökülmeden bu ülkede rejim değişmez... Böyle kanlı bir denemeye kalkışacak babayiğit ben tanımıyorum.
Cumhuriyeti kuranlar, başta Atatürk, temeli öyle güzel atmış ki... Biz su basmaz kat denen yerdeyiz, bunun üzerine ister Avrupa kültüründe yaşayan bir mimari yap, istersen İslam geleneklerine uygun bir gökdelen, işte o her iki gökdelenin temeli ve su basmazı Laik ve Demokratik Cumhuriyettir. Deprem, kasırga, yangın iskambil kâğıdı gibi gökdeleni devirir, ama temel ve su basmaz yerinde kalır...”
Ben de bu son temenniye katılıyorum.
İnşallah yaşayarak görürüz ve de yanılmayız...
FACEBOOK YORUMLAR