SOYKIRIMINI ONAYLAYANLARA SERT TEPKİ!
Ondokuzmayıs Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği (OMÜ-DER) Başkanı Doç
04 Mayıs 2015 - 19:07
Ondokuzmayıs Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği (OMÜ-DER) Başkanı Doç. Dr. Yücel ÖKSÜZ ve Yönetim Kurulu üyeleri yayınladıkları bildiri ile birlikte sözde Ermeni soykırımını onaylayanları sert bir şekilde eleştirdi.
600 Akademisyenin altına imza attıkları bildiride, Asılsız mağduriyetlerden nemalanıp geçmiş istismarıyla soluklanan Ermeni diasporası ve onun ahlaksız tekliflerine kahpece göz kırpanların gerçeği acımasızca tekmeledikleri belirtildi.
Haçlı ruhunun hayâsız akınlarının bir yenisiyle daha karşı karşıya bulunmakta olduğunu belirten OMÜ-DER, hazırladıkları bildiriyle Ondokuzmayıs Üniversitesinde görev yapmakta olan akademisyenlerinde desteğini aldı.
600 Akademisyenin de altına imza attığı bildiri şu şekilde yayınlandı.
Kamuoyuna Duyurulur Asılsız mağduriyetlerden nemalanıp geçmiş istismarıyla soluklanan Ermeni diasporası ve onun ahlaksız tekliflerine kahpece göz kırpanlar gerçeği acımasızca tekmelemektedirler. Bugün haçlı ruhunun hayâsız akınlarının bir yenisiyle daha karşı karşıya bulunmaktayız. Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına uzanan Türk tarihi aynı zamanda bir insanlık dersiyken soykırım gibi bir iğrençlikle kirletilmek istenmektedir. Ermeni lobilerinin dünya çapında estirdiği 1915 olaylarının 100. yılıyla ilgili yalan rüzgârına kapılan bir kısım devletler Türk’e olan kinlerini bu vesileyle kusmaktadırlar. Türkiye’nin “soykırım safsatası” karşısındaki haklı tezlerini destekleyen birçok bilgi ve belge tarihçiler tarafından ortaya konulmuşken meseleye “kuyruk acısı” mantığıyla yaklaşanlardan başka bir şey beklemek hata olur. 11 Eylülün ardından başlatılan haçlı seferlerinin algı boyutunda, İslam âleminin umudu Türk milleti soykırımcı ilan edilmek istenmektedir. Batı, böylelikle hem kafasındaki barbar Türk olgusunu tescilleyecek hem de yeni yetişen nesillerine hedef gösterebilecektir. Ayrıca merkezinde Türk’ün yer aldığı hilal-haç mücadelesinde ne denli haklı olduğunu kıyamete dek dünyaya haykırabilecektir.
Tehcir ülke vatandaşlarımızın can ve mallarını teminat altına almak için yine o günün Osmanlı topraklarına yerleştirme amaçlı yapılmış bir uygulamadır. Bu uygulama esnasında ortaya çıkan acılar karşılıklıdır. Soykırım olarak değerlendirilmesi tarihi gerçekler ve evrensel hukukla bağdaşmayan bu acıların tek edilgeni Ermeniler değildir. Ülkemizde ortaya çıkan Türklere ait pek çok toplu mezar Ermeni mezaliminin somut delilleridir.
Küresel hesapların tarih üzerinden görüldüğü çağımızda, muhataplarımıza Anadolu coğrafyasına bakarken hafızalarını tekrar yoklamalarını ihtar ediyoruz. Bu topraklar mükemmel sanılan nice planın yerle yeksan olduğuna çok şahitlik etmiştir. Bilinmelidir ki Türk milletini tarih önünde mahcup ve mahkûm etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu milletin aydınları olarak vicdani hassasiyetlerimizi korurken bir asır önceki Ermeni ihanetine kurban verdiğimiz yüz binlerce insanımızın üzerimize yüklediği manevi sorumluluktan kaçmayacağız. Soykırım safsatasının yaslandığı tarihi kurgular ve algı operasyonlarından beslenen sahte gözyaşları ile yüzleşmeye hazır olduğumuzun bilinmesini isteriz. Bu vesile ile Türkiye’yi karalayarak asıl amaçları Sevr antlaşmasının şartlarını hortlatmak olan haçlı zihniyetini, emperyalist küresel güçlerin dayatmalarını ve onların içimizdeki uzantılarını şiddetle kınıyoruz.
Türkiye kamuoyuna saygılarımızla.
600 Akademisyenin altına imza attıkları bildiride, Asılsız mağduriyetlerden nemalanıp geçmiş istismarıyla soluklanan Ermeni diasporası ve onun ahlaksız tekliflerine kahpece göz kırpanların gerçeği acımasızca tekmeledikleri belirtildi.
Haçlı ruhunun hayâsız akınlarının bir yenisiyle daha karşı karşıya bulunmakta olduğunu belirten OMÜ-DER, hazırladıkları bildiriyle Ondokuzmayıs Üniversitesinde görev yapmakta olan akademisyenlerinde desteğini aldı.
600 Akademisyenin de altına imza attığı bildiri şu şekilde yayınlandı.
Kamuoyuna Duyurulur Asılsız mağduriyetlerden nemalanıp geçmiş istismarıyla soluklanan Ermeni diasporası ve onun ahlaksız tekliflerine kahpece göz kırpanlar gerçeği acımasızca tekmelemektedirler. Bugün haçlı ruhunun hayâsız akınlarının bir yenisiyle daha karşı karşıya bulunmaktayız. Orta Asya’nın bozkırlarından Avrupa’nın kapılarına uzanan Türk tarihi aynı zamanda bir insanlık dersiyken soykırım gibi bir iğrençlikle kirletilmek istenmektedir. Ermeni lobilerinin dünya çapında estirdiği 1915 olaylarının 100. yılıyla ilgili yalan rüzgârına kapılan bir kısım devletler Türk’e olan kinlerini bu vesileyle kusmaktadırlar. Türkiye’nin “soykırım safsatası” karşısındaki haklı tezlerini destekleyen birçok bilgi ve belge tarihçiler tarafından ortaya konulmuşken meseleye “kuyruk acısı” mantığıyla yaklaşanlardan başka bir şey beklemek hata olur. 11 Eylülün ardından başlatılan haçlı seferlerinin algı boyutunda, İslam âleminin umudu Türk milleti soykırımcı ilan edilmek istenmektedir. Batı, böylelikle hem kafasındaki barbar Türk olgusunu tescilleyecek hem de yeni yetişen nesillerine hedef gösterebilecektir. Ayrıca merkezinde Türk’ün yer aldığı hilal-haç mücadelesinde ne denli haklı olduğunu kıyamete dek dünyaya haykırabilecektir.
Tehcir ülke vatandaşlarımızın can ve mallarını teminat altına almak için yine o günün Osmanlı topraklarına yerleştirme amaçlı yapılmış bir uygulamadır. Bu uygulama esnasında ortaya çıkan acılar karşılıklıdır. Soykırım olarak değerlendirilmesi tarihi gerçekler ve evrensel hukukla bağdaşmayan bu acıların tek edilgeni Ermeniler değildir. Ülkemizde ortaya çıkan Türklere ait pek çok toplu mezar Ermeni mezaliminin somut delilleridir.
Küresel hesapların tarih üzerinden görüldüğü çağımızda, muhataplarımıza Anadolu coğrafyasına bakarken hafızalarını tekrar yoklamalarını ihtar ediyoruz. Bu topraklar mükemmel sanılan nice planın yerle yeksan olduğuna çok şahitlik etmiştir. Bilinmelidir ki Türk milletini tarih önünde mahcup ve mahkûm etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu milletin aydınları olarak vicdani hassasiyetlerimizi korurken bir asır önceki Ermeni ihanetine kurban verdiğimiz yüz binlerce insanımızın üzerimize yüklediği manevi sorumluluktan kaçmayacağız. Soykırım safsatasının yaslandığı tarihi kurgular ve algı operasyonlarından beslenen sahte gözyaşları ile yüzleşmeye hazır olduğumuzun bilinmesini isteriz. Bu vesile ile Türkiye’yi karalayarak asıl amaçları Sevr antlaşmasının şartlarını hortlatmak olan haçlı zihniyetini, emperyalist küresel güçlerin dayatmalarını ve onların içimizdeki uzantılarını şiddetle kınıyoruz.
Türkiye kamuoyuna saygılarımızla.
FACEBOOK YORUMLAR