TBMM'de Samsun'un Sorunlarını Anlattı!...
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu'nun, 28 Nisan 2021 Çarşamba günü TBMM Genel Kurulu'nda Samsun'un sorunları hakkında gündem dışı konuşma yaptı.
28 Nisan 2021 - 17:35
Neslihan Hancıoğlu (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ve kurtuluşunun ilk adımının atıldığı Samsun ve Samsunlu hemşehrilerim adına sizleri selamlıyorum.
Bu yüce çatı altında her fırsatta Samsun'un sorunlarına dikkat çekip çözümü için çaba harcıyorum fakat bırakın mevcut sorunların çözüme kavuşmasını, her yeni güne yepyeni sorunlarla uyanıyoruz. Sırf vatandaşın oyunu alabilmek için onu aldatan; aklıyla, hafızasıyla alay eden, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Samsun'un sorunlarına sırt çeviren, Samsunluları kaderine terk eden ve bu durumdan zerre kadar rahatsızlık duymayan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz.
Bakın, yerel seçim arifesinde Sayın Cumhurbaşkanı, ilimize gelip partisinin adayları için Samsunlulardan oy istedi. Sonra akşam karanlığında Tekkeköy'de hastane temeli attı, hastane şartnameye göre yedi yüz elli günde bitecekti. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşın önünde müteahhitle pazarlığa tutuştu "Altı yüz günde bitecek." dedi. Aradan altı yüz gün geçti, yedi yüz elli gün geçti, bugün tam dokuz yüz yirmi dördüncü gün hastane ortada yok. İnşaatın temeli daha ilk kazma vurulduğunda yeraltından gelen deniz suyuyla doldu. Tekkeköylüler, hastane beklerken şimdi havuz sahibi oldu. Oy avcılığı için gece yarısı temel atma törenleri, mitingler yapanlar şimdi suskun. Samsunlu hemşehrilerimiz soruyor, biz de Sağlık Bakanına soruyoruz: Ne oldu bu hastaneye? Lütfedip cevap dahi yok. Buradan bir kez daha soruyorum: Ne oldu bu hastane?
Size başka bir örnek vereyim: Samsun Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı, rüşvet, zimmet, irtikâp suçlamasıyla görevden alındı ve aylardır hapiste. "Bu bürokratın Büyükşehir Belediyesinde ve daha önce görev yaptığı belediyelerdeki işlemleri hakkında mülkiye teftişi yapılıyor mu?" diye İçişleri Bakanına soruyoruz; cevap yok. Millet İttifakı belediyelerine uydurma gerekçelerle müfettiş ordusu yığanlar, rüşvetin, zimmetin ayyuka çıktığı, daire başkanının hapse atıldığı bu olayda 3 maymunu oynuyor. Ben buradan Samsunlulara söz veriyorum: Bu devran dönecek, bugün işgal ettiği makama güvenip harama el uzatan, işlenen suçları perdeleyen her kimse milletimize ve adalete bunun hesabını verecek, kimsenin yanına yaptığı kâr kalmayacak.
Değerli milletvekilleri, bu iktidar, sadece Samsun halkının umuduyla, hayalleriyle oynamıyor, aynı zamanda bu kenti yağmalıyor, talan ediyor. Göz bebeğimiz Çarşamba Ovamız zehir santraliyle hançerleniyor. Kavak ilçemizdeki orman alanları, kentimizin su kaynakları Büyükşehir Belediyesinin taş ocaklarıyla katlediliyor. Bitmedi, dahası da var. Bakın, Kızılırmak Deltası ve Kuş Cenneti; ülkemizin en büyük doğa harikalarından biri, ziyaretçilerin, doğa fotoğrafçılarının bile izinle girebildiği özel korunan yer. Allah aşkına, Kuş Cenneti'nin ortasına düğün salonu yapmak hangi aklın ürünüdür? Bu, nasıl bir vicdandır?
Ormanlar, deltalar, su havzaları yok olurken Mecliste bir yandan da komisyon kurulup iklim değişikliğinin sebepleri araştırılıyor. Şaka gibi bir ülkeyiz; fail belli, sebep ortada.
Daha anlatacak, çözüm bekleyen o kadar çok sorun var ki Vezirköprü'de kendi ağırlığını taşıyamayıp daha hizmete girmeden yıkılan köprüyü mü, Ayvacık'ın bir türlü bitmeyen yollarını mı, Terme'yi her yıl yaşanan sel felaketlerinden kurtaracak projelerin bir türlü hayata geçirilememesini mi, Bafra'da halkın kendi arasında para toplayıp inşaatını başlattığı yirmi beş yıldır tamamlanamayan ve şu an metruk hâlde duran hastane projesini mi… Sözün özü, Samsun'un sorunu tektir, o sorun da Adalet ve Kalkınma Partisinin ta kendisidir. Hizmet vaadiyle oy isteyip sonra Samsun'u kaderine terk eden anlayışın hesabı, elbette, sandıkta sorulacaktır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu sabah Samsun'da bir kadın cinayeti daha yaşandı; Ayşe Canikli, hakkında uzaklaştırma kararı alınan bir kişi tarafından sabah işe giderken evinin önünde katledildi ve şimdi Ayşe adına ve katledilen, şiddet ve istismara maruz kalan tüm kadınlar adına soruyorum.
İstanbul Sözleşmesi'ni yırtıp atarken vicdanınızı da mı çöpe attınız? Ayşe'nin canına kıyanlar, onu yaşatmayanlar aslında İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatmayanlardır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu yüce çatı altında her fırsatta Samsun'un sorunlarına dikkat çekip çözümü için çaba harcıyorum fakat bırakın mevcut sorunların çözüme kavuşmasını, her yeni güne yepyeni sorunlarla uyanıyoruz. Sırf vatandaşın oyunu alabilmek için onu aldatan; aklıyla, hafızasıyla alay eden, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Samsun'un sorunlarına sırt çeviren, Samsunluları kaderine terk eden ve bu durumdan zerre kadar rahatsızlık duymayan bir anlayış tarafından yönetiliyoruz.
Bakın, yerel seçim arifesinde Sayın Cumhurbaşkanı, ilimize gelip partisinin adayları için Samsunlulardan oy istedi. Sonra akşam karanlığında Tekkeköy'de hastane temeli attı, hastane şartnameye göre yedi yüz elli günde bitecekti. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşın önünde müteahhitle pazarlığa tutuştu "Altı yüz günde bitecek." dedi. Aradan altı yüz gün geçti, yedi yüz elli gün geçti, bugün tam dokuz yüz yirmi dördüncü gün hastane ortada yok. İnşaatın temeli daha ilk kazma vurulduğunda yeraltından gelen deniz suyuyla doldu. Tekkeköylüler, hastane beklerken şimdi havuz sahibi oldu. Oy avcılığı için gece yarısı temel atma törenleri, mitingler yapanlar şimdi suskun. Samsunlu hemşehrilerimiz soruyor, biz de Sağlık Bakanına soruyoruz: Ne oldu bu hastaneye? Lütfedip cevap dahi yok. Buradan bir kez daha soruyorum: Ne oldu bu hastane?
Size başka bir örnek vereyim: Samsun Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı, rüşvet, zimmet, irtikâp suçlamasıyla görevden alındı ve aylardır hapiste. "Bu bürokratın Büyükşehir Belediyesinde ve daha önce görev yaptığı belediyelerdeki işlemleri hakkında mülkiye teftişi yapılıyor mu?" diye İçişleri Bakanına soruyoruz; cevap yok. Millet İttifakı belediyelerine uydurma gerekçelerle müfettiş ordusu yığanlar, rüşvetin, zimmetin ayyuka çıktığı, daire başkanının hapse atıldığı bu olayda 3 maymunu oynuyor. Ben buradan Samsunlulara söz veriyorum: Bu devran dönecek, bugün işgal ettiği makama güvenip harama el uzatan, işlenen suçları perdeleyen her kimse milletimize ve adalete bunun hesabını verecek, kimsenin yanına yaptığı kâr kalmayacak.
Değerli milletvekilleri, bu iktidar, sadece Samsun halkının umuduyla, hayalleriyle oynamıyor, aynı zamanda bu kenti yağmalıyor, talan ediyor. Göz bebeğimiz Çarşamba Ovamız zehir santraliyle hançerleniyor. Kavak ilçemizdeki orman alanları, kentimizin su kaynakları Büyükşehir Belediyesinin taş ocaklarıyla katlediliyor. Bitmedi, dahası da var. Bakın, Kızılırmak Deltası ve Kuş Cenneti; ülkemizin en büyük doğa harikalarından biri, ziyaretçilerin, doğa fotoğrafçılarının bile izinle girebildiği özel korunan yer. Allah aşkına, Kuş Cenneti'nin ortasına düğün salonu yapmak hangi aklın ürünüdür? Bu, nasıl bir vicdandır?
Ormanlar, deltalar, su havzaları yok olurken Mecliste bir yandan da komisyon kurulup iklim değişikliğinin sebepleri araştırılıyor. Şaka gibi bir ülkeyiz; fail belli, sebep ortada.
Daha anlatacak, çözüm bekleyen o kadar çok sorun var ki Vezirköprü'de kendi ağırlığını taşıyamayıp daha hizmete girmeden yıkılan köprüyü mü, Ayvacık'ın bir türlü bitmeyen yollarını mı, Terme'yi her yıl yaşanan sel felaketlerinden kurtaracak projelerin bir türlü hayata geçirilememesini mi, Bafra'da halkın kendi arasında para toplayıp inşaatını başlattığı yirmi beş yıldır tamamlanamayan ve şu an metruk hâlde duran hastane projesini mi… Sözün özü, Samsun'un sorunu tektir, o sorun da Adalet ve Kalkınma Partisinin ta kendisidir. Hizmet vaadiyle oy isteyip sonra Samsun'u kaderine terk eden anlayışın hesabı, elbette, sandıkta sorulacaktır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu sabah Samsun'da bir kadın cinayeti daha yaşandı; Ayşe Canikli, hakkında uzaklaştırma kararı alınan bir kişi tarafından sabah işe giderken evinin önünde katledildi ve şimdi Ayşe adına ve katledilen, şiddet ve istismara maruz kalan tüm kadınlar adına soruyorum.
İstanbul Sözleşmesi'ni yırtıp atarken vicdanınızı da mı çöpe attınız? Ayşe'nin canına kıyanlar, onu yaşatmayanlar aslında İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatmayanlardır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
FACEBOOK YORUMLAR