Türkiye Cumhuriyetinin kara günleri…
Darbeler ve İhtilaller… 27 Mayıs 1961 12 Mart 1974 12 Eylül 1980 15 Haziran 2016 Türkiye Cumhuriyetinin kara günleri… Bu devletin silahlarının bu milletin evlatlarına doğrultulduğu, a
17 Temmuz 2016 - 11:15
Darbeler ve İhtilaller…
27 Mayıs 1961
12 Mart 1974
12 Eylül 1980
15 Haziran 2016
Türkiye Cumhuriyetinin kara günleri…
Bu devletin silahlarının bu milletin evlatlarına doğrultulduğu, asıldığı, ezildiği, hapsedildiği kara günler bu tarihlerde yaşandı.
Gücü elinde bulunduran, silahı eline alan, akıl dönmesi yaşayıp koltuk hırsına kapılınca tankı, topu, tüfeği eline alıp bu milletin seçtiği meşru meclisi fesh ediyor. Ülkenin Cumhurbaşkanını hapsediyor, Başbakanını ve bakanlarını asıyor…
Alenen kan döküyorlar…
Bu ihtilalin yapıldığı gün, kan döküldüğü gün bayram ilan ediliyor.
Bu bayramı bu millet yıllarca kutluyor, yetmiyor kendilerini Milli Birlikçiler ilan ediyor, cenazeleri bile Anıt Kebir’e koyuluyor.
Bir başka ihtilalci Kenan Evren Anıt Kabir’de kendisi ve arkadaşlarınca yer kalmadığını görünce bu mezarları çıkarttırıyor?..
Peki, ya 1974 muhtırasını veren Kuvvet komutanlar… Bir mektup yazarak TBMM’yi tehdit ediyor… Bu muhtıra bu yüce meclisin çatısı altında okunamaz diyen AP Trabzon Milletvekili Ekrem Dikmen ve Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan mektubu TBMM Başkanlığına veren tabii senatör emekli Orgeneral Cemal Madanoğlu’nu tokatlarken parti liderleri okumasında hiçbir mahsur yok deyip can kulağıyla dinliyorlar!!!...
Daha sonra Orgeneral Muhsin Batur emekli olup senatör seçiliyor. Cumhurbaşkanı adayı oluyor. O vekillerin çoğu kendisine oy veriyor! Çok az bir farkla kaybediyor.
12 Eylül 1980 ihtilali ile yüce meclis fesh ediliyor.
Parti liderleri hapis ediliyor. 20 yaşında gençler bir sağdan, bir soldan asılırken bu millet kendilerini meydanlarda alkışlıyor…
Kendini Cumhurbaşkanı adayı, arkadaşlarını 7 yıllığına Cumhurbaşkanı konseyi üyesi devlet protokolünün 7 sırasında yer alıyor.
Ülkenin seçilmiş Başbakanı 7 sıraya itiliyor. (İngiltere kraliyet ailesinde Kraliçe 1 Başbakan 2 sırada yer alıyor)
Bu milletin % 91,5’ o anayasaya evet diyor ve 12 Eylül de gözaltına alınan Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilince ihtilalci Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’ne davet ediyor. Devlet töreniyle karşılıyor ve ağırlıyor.
Daha sonra usulen yargılansa da devlet töreniyle defin ediliyor!...
Bunları gören emekliliği gelen askerler kendi komutanlarını askeri hiyerarşi kanun nizam dinlemeden makamda düğünde dernekte nerde bulursa zorla gözaltına alıyor, hapsediyor.
Demokrasinin mabedi TBMM bombalanıyor, kendisine engel olabilecek polisin karargâhı basılıyor, polisimizi evlatlarımızı katlediyorlar, kan döküyorlar.
Ancak, “Bu Millet” sokağa dökülünce soluğu kaçarak Yunanistan’da alıyorlar.
Ve şimdi, Başbakan kanunlarımızda idam yok diyor.
Yetki bu yüce Meclis’te.
İdamı derhal geri getirin. Bu gözü dönmüş insanları ipe çek ve Cumhuriyeti ebediyen koru, demokrasiyi koru.
Unutma en kötü demokrasi en iyi dikta rejimden çok iyidir…
27 Mayıs 1961
12 Mart 1974
12 Eylül 1980
15 Haziran 2016
Türkiye Cumhuriyetinin kara günleri…
Bu devletin silahlarının bu milletin evlatlarına doğrultulduğu, asıldığı, ezildiği, hapsedildiği kara günler bu tarihlerde yaşandı.
Gücü elinde bulunduran, silahı eline alan, akıl dönmesi yaşayıp koltuk hırsına kapılınca tankı, topu, tüfeği eline alıp bu milletin seçtiği meşru meclisi fesh ediyor. Ülkenin Cumhurbaşkanını hapsediyor, Başbakanını ve bakanlarını asıyor…
Alenen kan döküyorlar…
Bu ihtilalin yapıldığı gün, kan döküldüğü gün bayram ilan ediliyor.
Bu bayramı bu millet yıllarca kutluyor, yetmiyor kendilerini Milli Birlikçiler ilan ediyor, cenazeleri bile Anıt Kebir’e koyuluyor.
Bir başka ihtilalci Kenan Evren Anıt Kabir’de kendisi ve arkadaşlarınca yer kalmadığını görünce bu mezarları çıkarttırıyor?..
Peki, ya 1974 muhtırasını veren Kuvvet komutanlar… Bir mektup yazarak TBMM’yi tehdit ediyor… Bu muhtıra bu yüce meclisin çatısı altında okunamaz diyen AP Trabzon Milletvekili Ekrem Dikmen ve Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan mektubu TBMM Başkanlığına veren tabii senatör emekli Orgeneral Cemal Madanoğlu’nu tokatlarken parti liderleri okumasında hiçbir mahsur yok deyip can kulağıyla dinliyorlar!!!...
Daha sonra Orgeneral Muhsin Batur emekli olup senatör seçiliyor. Cumhurbaşkanı adayı oluyor. O vekillerin çoğu kendisine oy veriyor! Çok az bir farkla kaybediyor.
12 Eylül 1980 ihtilali ile yüce meclis fesh ediliyor.
Parti liderleri hapis ediliyor. 20 yaşında gençler bir sağdan, bir soldan asılırken bu millet kendilerini meydanlarda alkışlıyor…
Kendini Cumhurbaşkanı adayı, arkadaşlarını 7 yıllığına Cumhurbaşkanı konseyi üyesi devlet protokolünün 7 sırasında yer alıyor.
Ülkenin seçilmiş Başbakanı 7 sıraya itiliyor. (İngiltere kraliyet ailesinde Kraliçe 1 Başbakan 2 sırada yer alıyor)
Bu milletin % 91,5’ o anayasaya evet diyor ve 12 Eylül de gözaltına alınan Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilince ihtilalci Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’ne davet ediyor. Devlet töreniyle karşılıyor ve ağırlıyor.
Daha sonra usulen yargılansa da devlet töreniyle defin ediliyor!...
Bunları gören emekliliği gelen askerler kendi komutanlarını askeri hiyerarşi kanun nizam dinlemeden makamda düğünde dernekte nerde bulursa zorla gözaltına alıyor, hapsediyor.
Demokrasinin mabedi TBMM bombalanıyor, kendisine engel olabilecek polisin karargâhı basılıyor, polisimizi evlatlarımızı katlediyorlar, kan döküyorlar.
Ancak, “Bu Millet” sokağa dökülünce soluğu kaçarak Yunanistan’da alıyorlar.
Ve şimdi, Başbakan kanunlarımızda idam yok diyor.
Yetki bu yüce Meclis’te.
İdamı derhal geri getirin. Bu gözü dönmüş insanları ipe çek ve Cumhuriyeti ebediyen koru, demokrasiyi koru.
Unutma en kötü demokrasi en iyi dikta rejimden çok iyidir…
FACEBOOK YORUMLAR