Usta'dan Hükümete OVP Uyarısı

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı, Samsun Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Dr. Erhan Usta, Orta Vadeli Programa ilişkin eleştirilerini sıralayarak “Bir ekonomi programı uygulandığı iddia ediliyor.

Usta'dan Hükümete OVP Uyarısı
06 Eylül 2024 - 11:47
Bu ekonomik programın yükünü emekli, asgari ücretli, memurlar, çiftçiler, ucuz kredi alamayan hatta ihtiyaç kredisi alarak bakkalına bir şeye koymaya çalışan küçük esnaf çekiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Dolayısıyla hükümeti, programın yükünün daha adaletli dağıtılması konusunda uyarıyoruz.” dedi. 
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı, Samsun Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Dr. Erhan Usta, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Programa ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Açıklanan programın Türkiye’nin 20’inci orta vadeli programı olduğuna işaret eden Usta, “Yeni bir şeymiş gibi sunuluyor ama daha önceden de 19 tane orta vadeli programın açıklandığını hatırlatmak lazım” dedi. 
Orta vadeli programlara, ekonomik programmış gibi bir misyon yüklenmesinin hata olduğunu savunan Usta, “Bu aslında yanlış. Orta vadeli programların kanunda da tanımı bellidir. Bütçe sürecini başlatan dokümanlardır. Ekonomik programlardan farklıdır. Her yıl ekonomik program yayınlanmazsınız. Orta vadeli programlar ise yenilenen ve bütçe sürecini başlatan programlardır. Elbette önemlidir, elbette kıymetlidir ancak buna bir ekonomik program demek yanlış olur” şeklinde konuştu. 
Prim yapacak durum olsaydı Erdoğan kendisi açıklardı
Geçen yılki orta vadeli programın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığını hatırlatan Usta, “Bu işi Cumhurbaşkanı Yardımcısına bıraktı. Niye böyle yapıldığını tam biliyor değiliz ama anlamak mümkün. Çünkü bu orta vadeli program belli ölçüde bazı hedeflerine ulaşsa da özellikle vatandaş açısından büyük ölçüde başarısız bir orta vadeli program olmuştu. Geçen yılki orta vadeli program; vatandaşın daha fazla bunaldığı, daha fazla sıkıldığı, ekonominin daha fazla yavaşladığı, enflasyon hedefinin tutmadığı bir orta vadeli program oluştur. Sayın Cumhurbaşkanı o yüzden bu sefer açıklamadı. Yoksa Cumhurbaşkanı biliyorsun bu tür fırsatları kaçırmaz. Onun açısından burada prim yapacak bir durum olmuş olsaydı bizzat kendisi açıkladı.” değerlendirmesini yaptı. 
Adalet gözetilmeden vergi düzenlemeleri yapıldı
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, geçen yıl kabine değiştikten sonra özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi oranlarını arttırdığını hatırlatan Usta, “Hatta akaryakıtta ve sigarada otomatiğe bağladı. Her 6 ayda bir artacak şekle getirdi. Katma değer vergisi genel oranını yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarttı. IMF programı uyguladığımız dönemlerde IMF her defasında talep etmesine rağmen Türkiye'de bürokrasi ve siyaset buna direnmiştir. Çünkü bunun adaletsiz olduğunu herkes biliyor.  Bu dönemde ise güya IMF yok. Fakat bir IMF programı uygulandığı için yüzde 18’den 20’ye çıkarıldı. Bu anlamda baktığımızsa Mehmet Şimşek ya da hükümet, adaleti gözetmeden birtakım vergi düzenlemeleri yapmıştır.” ifadesini kullandı. 
Bir kısım insanlar vergi düzenlemesine karşı çıktı
Kamu maliyesinde bahsedilen düzelmelerin önemli olduğunu ancak bunun nasıl yapıldığına bakılması gerektiğine işaret eden Usta, “Kamu maliyesindeki açıkların, öngörülenin bir miktar altında gelmesinin temelinde adaletsiz vergileme vardır. Milleti canından bezine bu vergiler nedeniyle olmuştur. Yoksa bunun dışında bir vergi adaleti gözetilerek veya devletin harcamalarının kısılması suretiyle bir bütçe performansı gerçekleşmemiştir. Tamamen milletin sırtına adaletsiz vergiler yüklenerek, bütçe sürecinde bir iyileşme olmuştur. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın vergiye ilişkin bir çalışması biliyorsunuz kamuoyuna sızdı veya sızdırıldı. Aslında orada çok önemli şeyler vardı. Sonra da Meclis’e bir vergi paketi geldi.  Vergi adaleti açısından önemli olan bazı düzenlemelerin kanun teklifine taşınmadığını gördük. Çünkü bir kesim insanlar buna karşı çıktı. Vergilenmeyen alanların vergilenmesi sağlanacağı için buna engel olundu. Bunun neden olduğunu biliyoruz. Türkiye'de limanların kimin elinde olduğunu da biliyoruz. Beşli çete bastırdı ve limanların biraz daha fazla vergilendirilmesine ilişkin o maddeler çıkarıldı. Dolayısıyla kuşa dönmüş bir vergi kanunu çıktı” ifadesini kullandı. 
Faizi arttırmak ekonominin sorunlarını çözmez
Türkiye’de geçen 1 buçuk yıl içerisinde faiz oranlarının arttırılmasından başka bir şey yapılmadığını belirten Usta, “Bu gerekiyor muydu? Evet. Daha önceki irrasyonel politikalar nedeniyle bunu yapmak kaçınılmazdı. Ancak biz hep şunu söyledik; ‘yalnız başına faizi arttırmak bu ekonominin sorunlarını çözmez. Bunun kaliteli maliye politikasıyla, adaleti gözeten maliye politikasıyla, yapısal reformlarla desteklenmesi lazım. Sayın Cevdet Yılmaz ve Sayın Mehmet Şimşek bunu yeni yeni söylemeye başladı. Ancak yapısal reformların altında hala ne olduğunu bilmiyoruz. Buna ilişkin kamuoyunu ikna edici hiçbir şey söylemiş değil. Faiz ekonomi için bir yüktür, faizi arttırırsınız ama bunu uzun süre sürdüğünüzde bu sefer bu tersine dönmeye başlar. Şu anda enflasyon son verilere göre yüzde 52. Fakat dolar kurundaki son 1 yıl içindeki artış yüzde 17,6.  Sizin elinizde hangi verimlilik oldu da yüzde 52 enflasyona rağmen kur artışı yüzde 17’de kaldı. Mesela yıl sonundan itibaren faizi düşüreceğiz diyoruz. Faiz düşmeye başladığında, dolardaki artış ortaya çıktığında enflasyonu nasıl tutacaksınız? Tekrar bir kısır döngü başlayacak. Siz faizi aşağı çekmeye başladığınızda veya dolar üzerindeki baskı bir yerde patladığında yüksek enflasyon tekrar karşımıza çıkacak. Bu kısır döngüyü aşmanın yolu yapısal reform ajandasıdır, ekonomide güveni tesis etmektir. Fakat bunları yapacak herhangi bir şeyi hükümetten duymuyoruz” diye ekledi. 
Yapılan yanlışları bize karşı savundular
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘enkaz devraldık’ edebiyatı yaptıklarını savunan Usta, “Sanki yeni bir hükümet geldi. Sanki başka bir parti siyasi iktidar oldu ve 2023’ün ne kadar kötü olduğunu anlattılar. Meclis konuşmalarımızda 2023’te yapılan hataları söyledik. Bu hükümetin bakanları bize ‘Evet sizin söylediğiniz haklı, siz doğru söylüyorsunuz’ demiş olsalardı bugün onu eleştirme hakları olurdu. Biz bu yanlışları eleştirirken, bunları bize karşı savundular ama şimdi geldiler 2023’ün ne kadar kötü olduğunu kendileri söylemeye başladı” diye ekledi.
“Şöyle bir çelişki ve ikiyüzlülük var” diyen Usta, “Ekonomide dengelenme denilen bir şey var. 2023’te biraz yüksek büyüme geldi ve o gün bu büyümeyle övdüler. Bugün büyümeyi düşürüyorlar. Düşürmek gerekiyor çünkü enflasyonu tutmanız gerek. Peki büyümeyi düşürme ne demek oluyor? Aslında talebi kısmı. Bu da ithalatı kısmakla oluyor. Cari açık bir miktarı azalınca, bu sefer geçen yıl yaptıklarının tersini yapıyorlar. Bu sefer de ‘ekonomide dengelenmeyi oluşturduk’ diye övünmenin yolunu arıyorlar. Bunlar teknik olarak da çok doğru değil. Siyasi ahlaka da uygun hususlar değil” dedi. 
Büyümeyi düşünüyorsanız enflasyonun da düşük olması gerekir
Orta vadeli program için “Büyüme düşürüldü, enflasyon artırıldı, işin özü bu” yorumunda bulunan Usta, “Bunu teknik olarak bize açıklamaları lazımdı. Normal şartlarda büyümeyi düşünüyorsanız enflasyonun da düşük olması lazım. Büyümeyi aşağıya enflasyonu yukarı revize etmek teknik olarak anlamsızdır. Bunun bir tane anlamı olabilir; ya geçen yıl kurguyu yanlış yaptınız, geçen yıl yanlış bir dengeyi kamuoyuna açıkladınız veya bu yılki dengenizi yanlış. Dolayısıyla bunun hangisi olduğunu bize söylemek durumundadırlar. Bu ciddi bir tutarsızlık. Yapılan şey doğru, fakat ben tutarsızlığı anlatmaya çalışıyorum. Yoksa gelecek yıl göreceğiz. Büyümeyi düşürdüler, bundan da daha düşük olacak. 2024 büyümesi de 2025 büyümesi de muhtemelen bunun altında gerçekleşecek” şeklinde konuştu. 
Hükümetlerin kur hedefi olmaz ama kur tahmini olur
Gelecek yıl için dolar kuru tahmininin yüzde 42 olduğunu hatırlatan Usta, “Sayın Cevdet Yılmaz, ‘tahminimiz yok’ diyor. Kur hedefinin olmaması normal. Dalgalı kur sisteminde hükümetlerin kur hedefi olmaz ama kur tahmini olur. ‘Tahminimiz de yok’ diyor.  Tahminimiz yoksa o zaman siz ne yapıyorsunuz? Kurun 40 TL olmasının 50 TL olmasının sizin dengeleriniz açısından hiçbir anlamı yok mu? 40 da olsa 50 de olsa; ‘Benim enflasyonum şu olacak, benim büyümem bu olacak, benim bütçe açığım bu olacak’ mı diyorsunuz? Böyle saçmalık olabilir mi? Elbette ki kur tahmini vardır. Kuru hedeflemek ayrı bir şeydir, bir kur tahminle çalışıp o çerçevede bir denge kurmak farklıdır. Kurun 30 TL olduğu durumla, 40 TL olduğu durumla, 50 TL olduğu durumla bütün makro çerçevesi birbirinden farklıdır. Kurdan bağımsız bir denge yapıyorsanız yanlış bir şey yapıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu. 
Burası tamamen tutarsız
Yıl sonu kur artışının yüzde 23,9 olmasına rağmen yıl sonu TÜFE’nin 17.5 olduğuna işaret eden Usta, “Burası tamamen tutarsız. Peki bu tutarsızlık nereden kaynaklanıyor? Büyük ölçüde kurdan değil, bence enflasyondan kaynaklanıyor. Çünkü yüzde 17,5’lik bir enflasyon son derece düşük ve iyimser bir enflasyon. Az önceki söylediğimi 12 aylıklar üzerinden söyledim. Bunu yıllık ortalama üzerinden söylesek de yine aynı şey. Kurda yıllık ortalama artış 2024-25 yılında yüzde 26 buçuk olarak alınıyor. Ama TÜFE'nin bizim yaptığımız tahminlere göre yüzde 22’lik bir artışı var” dedi. 
Fiyat artışı olmamış gibi sevinç çığlıkları atanları görüyoruz
Geçen yılki orta vadeli programdan bugüne kadar yüzde 52’lik bir fiyat artışı olduğuna işaret eden Usta, “Hiç fiyat artışı olmamış gibi sevinç çığlıkları atanları görüyoruz. Özellikle Mehmet Şimşek geldiğinde veya bu kabine kurulduğunda yüzde 38,2’ idi. Bu oranda aldığı enflasyonu yüzde 52’ye getirdik diye bize dezenflasyon programının ne kadar başarılı olduğunu anlatıyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Yüzde 52’lik bir enflasyon şu anda dünyada üçüncü enflasyondur. Dünyada en yüksek enflasyon olan üçüncü ülkeyiz” bilgisini paylaştı. 
Programa ilişkin eleştirilerini sıralayan Usta, basın toplantısının sonunda şöyle konuştu; “Bir ekonomi programı uygulandığı iddia ediliyor. Bu ekonomik programın yükünü emekli, asgari ücretli, memurlar, çiftçiler, ucuz kredi alamayan hatta ihtiyaç kredisi alarak bakkalına bir şeye koymaya çalışan küçük esnaf çekiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Dolayısıyla hükümeti, programın yükünün daha adaletli dağıtılması konusunda uyarıyoruz.”
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum