Toplumların kaderini bazen kalabalıklar değil, küçük ama kararlı gruplar değiştirir.
Bunu en net gösteren yaklaşımlardan biri de son yıllarda adını sıkça duyduğumuz % 3,5 Kuralı.
Harvard Üniversitesi’nden Erica Chenoweth ve Maria Stephan’ın 1900-2006 arasında 323 toplumsal hareketi inceleyerek geliştirdiği bu yaklaşım, önemli bir tespit sunuyor:
Bir toplumda nüfusun sadece yüzde 3,5’i sürekli ve aktif biçimde bir direnişe katılırsa, değişim ihtimali ciddi şekilde artıyor.
Üstelik araştırmalar gösteriyor ki, şiddete başvurmadan yapılan protestoların başarı şansı, şiddet içeren hareketlere göre iki kat daha fazla.
Özetle; değişim için ezici çoğunluk gerekmiyor.
Kararlı bir azınlık, doğru yöntemlerle toplumun gidişatını değiştirebiliyor.
Tarihten Örnekler
Tarih bu tezi doğrular nitelikte.
Hindistan’da Gandhi'nin başlattığı Tuz Yürüyüşü, milyonları harekete geçirdi ve İngiliz sömürge yönetimini zora soktu.
Amerika'da Martin Luther King'in liderliğinde yürüyen sivil haklar mücadelesi, federal yasaların değişmesini sağladı.
Filipinler’de milyonlarca insanın barışçıl protestoları, diktatör Marcos’un devrilmesine yol açtı.
Doğu Almanya’da, küçük bir şehirde başlayan barışçıl yürüyüşler Berlin Duvarı'nın yıkılmasına giden süreci başlattı.
Bu örneklerde dikkat çeken nokta şuydu:
Başarı, bir anda oluşan büyük kalabalıklarla değil;
sürekli, sabırlı ve kararlı bir direnişle geldi.
Günümüzde Direnişler Neden Zorlaştı?
Bugün, dünya çok daha farklı bir dönemde.
Şili’de küçük bir zam protestosu, kısa sürede milyonları sokağa döktü ve anayasayı değiştirme sürecini başlattı.
Benzer şekilde, Hong Kong’da iki milyon insan haftalarca sokaklardaydı.
Ancak bazı durumlarda, geniş katılıma rağmen kalıcı değişimler sağlanamadı.
Buradaki fark şu:
Bugün sosyal medya sayesinde insanlar çok kısa sürede örgütlenebiliyor.
Ama aynı hızla dağılabiliyorlar.
Bir gün meydanları dolduran kitleler, ertesi gün sessizliğe gömülebiliyor.
Bu yüzden sadece insanları sokağa dökmek yetmiyor.
Önemli olan, bu kararlılığı uzun süre devam ettirebilmek, ortak hedefler etrafında birleşebilmek.
Katılımın Ötesinde Başarı
%3,5 kuralı bize şunu gösteriyor:
Sayının bir eşiği var; ama bu eşiği geçmek tek başına yeterli değil.
Başarı için:
Sürekli bir direnç gösterebilmek,
Dağılmadan, yorulmadan mücadele edebilmek,
Farklı kesimleri ortak hedeflerde birleştirebilmek,
Ve en önemlisi, baskılara rağmen yola devam edebilmek gerekiyor.
Sayı önemlidir;
ama nasıl bir duruş sergilendiği her şeyden daha belirleyicidir.
Çünkü büyük değişimler, yalnızca kalabalığın gücüyle değil;
akılcı, örgütlü ve sabırlı bir hareketle mümkün olur.
Victor Hugo’nun meşhur sözü bu noktada daha da anlam kazanıyor:
"Dünyada hiçbir şey, zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir."
FACEBOOK YORUMLAR