Yerel siyaset ve seçim konularına girmeyi sevmiyorum…
Yerel siyaset ve seçim konularına girmeyi sevmiyorum… Bugüne kadar da ne yazdım, ne ima ettim, ne de yorum yaptım… Bunun temel nedeni “memleketin bu kadar sorunu ve derdi var iken yerel siyasete t
12 Ocak 2015 - 11:21
Yerel siyaset ve seçim konularına girmeyi sevmiyorum…
Bugüne kadar da ne yazdım, ne ima ettim, ne de yorum yaptım…
Bunun temel nedeni “memleketin bu kadar sorunu ve derdi var iken yerel siyasete takılı kalmanın ve dikkatleri ülke yerine yerele çekmenin yanlış olduğu”nu düşünmemdir…
Nihayetinde evde yaşanan evde kalır, komşunun karışması veya yorum yapması, dedikodu etmesi yanlıştır…
Son kongrelerde Milliyetçi hareket Partisi kongrelerinin tartışmalar ile anılması, basında yer alması mensubu olduğum partim adına şahsımı ve her kesimden memleket sevdalılarını fazlasıyla üzdü…
Nedeni ne olursa olsun “demokrasinin temel direği olan siyasi partiler”in ve teşkilatlarının arasındaki makam ve unvan yarışının tartışmalar ile anılması özellikle ülkemizin “demokrasiye sarılması gerektiği bu dönemde” üzüntü verici…
Siyasi partiler içerisindeki kavgaların yansımaları maalesef seçmen üzerinde devam etmekte, kavgacı bir profil çizmek halkın önüne çıkıldığında olumsuz olarak yansımaktadır.
Demokrasilerde tartışma da olur kavga da ama bu kavgalar “inanılan değerlerin siyasi arenada verilen haklı kavgası” olduğu zaman halk üzerinde karşılığı olur…
Kadrolar “ben” yerine, “sen” dediğinde,
“Ben” yerine, “biz” dediğinde…
“Küçük olsun, benim olsun” veya “küçültelim, benim olsun” değil de,
“Büyük olsun, bizim olsun” dediğinde başarabiliriz…
“Koltuktan güç almak” yerine “koltuğa güç veren” yöneticiler ve kadrolar ile bir noktaya varabiliriz…
Tüm kadroların hedefi de bu olmalıdır…
Yaşanan üzüntü verici durumların diğer bir nedeni de, “iletişim/diyalog eksikliği” ve “otorite boşluğu” dur.
Taraflar ile konuşmak ve tarafların aralarında konuşması yerine, varsayımlar ve dedikodular üzerine kurulan taraflar bir araya geldiklerinde “ön yargılarından uzaklaştıkları” deneyimle sabittir…
Cumartesi günü yapılan Bafra kongresi öncesinde yapılan “istişare toplantıları” maalesef kongrenin sağlıklı olarak yapılmasını sağlayamadı.
Pazar günü yapılan İlkadım kongresinin bir gün öncesinde “Samsun Ülkü Ocakları Başkanı Hüseyin Kürşat Geze”nin aday olan arkadaşları aynı masa etrafından bir araya getirerek birbirleri tanıma, ön yargıları kırma ve sorunsuz ve demokratik bir ilçe kongresi için çabası da takdir edilmesi gereken bir davranış ve otoriter duruştur.
Sonuç olarak;
Özellikle ülke gündeminin gün gün, saat saat değiştiği bu günlerde, demokratik mücadelenin temel direği siyasi partiler, teşkilatları, organları, üyeleri bir ve birlik olarak “hazır olmak gerek”…
Ve unutmamak gerekir ki; “Halk sadece hazır olanlara oy verir!..”
Yüce Türk haklının “hazır olunduğunda oyunu da yüreğini de verdiği” deneyimlerle de sabittir…
Bu fırsatla ilçe yönetimlerine gelen yeni kadroları tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum…
Bugüne kadar da ne yazdım, ne ima ettim, ne de yorum yaptım…
Bunun temel nedeni “memleketin bu kadar sorunu ve derdi var iken yerel siyasete takılı kalmanın ve dikkatleri ülke yerine yerele çekmenin yanlış olduğu”nu düşünmemdir…
Nihayetinde evde yaşanan evde kalır, komşunun karışması veya yorum yapması, dedikodu etmesi yanlıştır…
Son kongrelerde Milliyetçi hareket Partisi kongrelerinin tartışmalar ile anılması, basında yer alması mensubu olduğum partim adına şahsımı ve her kesimden memleket sevdalılarını fazlasıyla üzdü…
Nedeni ne olursa olsun “demokrasinin temel direği olan siyasi partiler”in ve teşkilatlarının arasındaki makam ve unvan yarışının tartışmalar ile anılması özellikle ülkemizin “demokrasiye sarılması gerektiği bu dönemde” üzüntü verici…
Siyasi partiler içerisindeki kavgaların yansımaları maalesef seçmen üzerinde devam etmekte, kavgacı bir profil çizmek halkın önüne çıkıldığında olumsuz olarak yansımaktadır.
Demokrasilerde tartışma da olur kavga da ama bu kavgalar “inanılan değerlerin siyasi arenada verilen haklı kavgası” olduğu zaman halk üzerinde karşılığı olur…
Kadrolar “ben” yerine, “sen” dediğinde,
“Ben” yerine, “biz” dediğinde…
“Küçük olsun, benim olsun” veya “küçültelim, benim olsun” değil de,
“Büyük olsun, bizim olsun” dediğinde başarabiliriz…
“Koltuktan güç almak” yerine “koltuğa güç veren” yöneticiler ve kadrolar ile bir noktaya varabiliriz…
Tüm kadroların hedefi de bu olmalıdır…
Yaşanan üzüntü verici durumların diğer bir nedeni de, “iletişim/diyalog eksikliği” ve “otorite boşluğu” dur.
Taraflar ile konuşmak ve tarafların aralarında konuşması yerine, varsayımlar ve dedikodular üzerine kurulan taraflar bir araya geldiklerinde “ön yargılarından uzaklaştıkları” deneyimle sabittir…
Cumartesi günü yapılan Bafra kongresi öncesinde yapılan “istişare toplantıları” maalesef kongrenin sağlıklı olarak yapılmasını sağlayamadı.
Pazar günü yapılan İlkadım kongresinin bir gün öncesinde “Samsun Ülkü Ocakları Başkanı Hüseyin Kürşat Geze”nin aday olan arkadaşları aynı masa etrafından bir araya getirerek birbirleri tanıma, ön yargıları kırma ve sorunsuz ve demokratik bir ilçe kongresi için çabası da takdir edilmesi gereken bir davranış ve otoriter duruştur.
Sonuç olarak;
Özellikle ülke gündeminin gün gün, saat saat değiştiği bu günlerde, demokratik mücadelenin temel direği siyasi partiler, teşkilatları, organları, üyeleri bir ve birlik olarak “hazır olmak gerek”…
Ve unutmamak gerekir ki; “Halk sadece hazır olanlara oy verir!..”
Yüce Türk haklının “hazır olunduğunda oyunu da yüreğini de verdiği” deneyimlerle de sabittir…
Bu fırsatla ilçe yönetimlerine gelen yeni kadroları tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum…
FACEBOOK YORUMLAR